Mide kanamasının en sık görülen nedeni yüzde 40 oranında mide ülserlerine bağlı gelişen kanamalardan kaynaklanıyor. Dr. Özdal Ersoy, “Bu kanamalar önemlidir çünkü bu kanamaların yarısı yoğun ve şiddetli kanamalar şeklinde olabilir. Ayrıca yüzde 5-10 civarında da ölüm riski taşırlar” diyor. Mide ülserleri dışında mide kanamasına yol açan diğer sebepler arasında, erozyonlu gastritler, alkol kullanımı, özofagus ve mide varisleri, özofagusta oluşan yüzeyel yırtıklar, stres ülserleri, mide tümörleri ve damar genişlemelerinin yer aldığını söyleyen Dr. Özdal Ersoy, ani ve çok miktarlı kan kaybına yol açabilen mide kanaması geçiren kişinin ve yakınlarının bu durumu anlayabileceğini belirterek en sık görülen 5 belirtisini şöyle sıralıyor: “1-Baş dönmesi. 2-Göz kararması. 3-Ayakta zor durma. 4-Halsizlik. 5-Bayılma ve şok.”
Tüm bunların dışında her kişide kanama miktarının farklı olacağını, bunun da kanamanın hızı, kan kaybının miktarı ve kişide bulunan başka hastalıklarla bağlantı olarak değişebileceğini ifade eden Dr. Özdal Ersoy, “Kanama nedeniyle hastanın taze kan kusması, kahve renkli (kahve telvesi şeklinde) kusması, dışkının siyahlaşması ve yumuşaması gibi yakınmalar da ortaya çıkabiliyor” diyor.
Kanama belli başlı belirtilerle adeta geleceğini haber veriyor. Ancak mide kanamasının tanısı, hastadan veya yakınlarından alınan bilgilerden sonra yapılacak ayrıntılı muayene ile konuluyor. Ardından laboratuvar testleri yapılıyor. Hastalığın kesin tanısının hastanın genel durumunun iyi olduğu an yapılan “Gastrodudenoskopi” ile konulduğunu ifade eden Dr. Özdal Ersoy, mide kanaması hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor:
Hasta hekime başvurduğunda ve mide kanaması şüphesi varlığında hekim öncelikle hastanın hayati fonksiyonlarını kontrol eder. Hastanın genel durumu kötü, tansiyonu düşük, nabız yüksek veya şuurda bozulmalar fark edilirse hastanın hemen damar yolu açılır. Serum ve kan nakli yapılır. Mide kanaması belirtileri kesin varsa, hastanın genel durumu toparlayıp gastro duodenoskopi yapılana kadar hastaya ayrıca damardan asit baskılayıcı ilaçlar da verilmeye başlanır. Hastanın genel durumu çok kötü değilse de hastanın ileri tetkikleri istenir ve sonuçlara göre ileri müdahaleler için planlamaları yapılır. Hastanın hayati fonksiyonları elverdiğinde ise kanamanın nedeninin araştırılması için hastaya en kısa zamanda gastro duodenoskopi işlemi yapılır. Endoskopik işlemin amacı hem kanamanın sebebini netleştirmek hem de kanamaya endoskopik tekniklerle müdahale edip tedavi etmektir. İlaçlarla ya da endoskopik müdahalelerle kanaması durmayan hastalarda cerrahi tedaviler de nadir de olsa gerekebilir.
Kişinin aspirin, kortizon, kan sulandırıcı ve romatizmal ilaçlar ve ağrı kesici ilaçlar kullanması, düzensiz ve mide asidini artırıcı gıdalarla beslenmesi, alkol kullanımı, stresin varlığı, sigara kullanımı, yanık veya ağır travmaların geçirilmesi, yoğun bakımda herhangi bir sebeple tedavi edilmesi ve yaşın ilerlemesi mide kanamasını tetikleyen faktörlerdir.
Mide ağrısının da eşlik ettiği mide kanamalarında hastaya ağrısını azaltması sebebi ile ağrı kesicilerin verilmesi veya yemek yedirilmesi, süt içirilmesi mideye daha çok tahribat vereceğinden dolayı kesinlikle yapılmaması gereken bir müdahaledir. Mide kanaması kişinin hayati fonksiyonlarını oldukça kötüleştirecek bir duruma getirdiyse (halsizlik, baş dönmesi, bayılma gerçekleştiyse) kişi en kısa zamanda hastane ortamına getirilmelidir. Hafif şiddette bir kanamada ise yani kişi dışkısının renginin koyulaştığını fark ettiğinde veya ağızdan kan telvesi şeklinde kusması olduğunda da en kısa zamanda yemek yemeyi keserek hekime başvurmalıdır.
Evet geçirebilir. Mide kanamasına yol açan sebep ortadan kaldırılmadığı sürece (Helicobacter pylori varlığının devam etmesi, karaciğer sirozuna bağlı özofagus varislerinin yeterli tedavi edilmemesi gibi) mide kanaması tekrarlayabiliyor. Eğer kişi mide koruyucu ilaçlar almadan yoğun ağrı kesici kullanımına devam ediliyorsa da hastalık tekrar ediyor.
Kişinin daha düzenli ve mideye dokunmayan gıdalarla beslenmesi gerekiyor. Yani yoğun baharatlı gıdalar, kafeinli ve gazlı içeceklerden uzak durması önem taşıyor. Ağrı kesici kullanımını azaltmak lazım. Ama bu ilaçların kullanılması mutlaka gerekli görülüyorsa, mide asidini baskılayan mide koruyucu ilaçlarla (Proton pompa inhibitörleri, anti-asit ilaçlarlar gibi) birlikte kullanmasında fayda var. Hastanın stresli bir yaşamı varsa bu yaşam tarzını değiştirmesi de fayda sağlayabiliyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?