Amsterdam’da düzenlenen 10. Avrupa Meme Kanseri Konferansı’nda (EBCC) 2005 – 2015 yıllarını kapsayan bir meme kanseri analizinin sonuçları “On Yıllık Rapor” adıyla sunuldu. Analiz, dünyanın dört bir yanındaki 34 ülkede meme kanseri durumunun genel kamuoyu, hasta dernekleri, Meme Kanseri Merkezleri, onkologlar ve hemşireler tarafından nasıl algılandığını inceleyen başlıca üç ankete dayanarak yapıldı.
Yeni nesil ilaçlar böbrek kanseri tedavisinde başarı umudunu arttırdı
Raporda metastatik meme kanseriyle (mMK) ilgili yanlış bilinenlerin yanı sıra, hastaların hissettiği yalnızlık ve çaresizliğin derecesi de ortaya konuldu rapor sonuçlarından yola çıkarak ileri evre meme kanseri ve Türkiye konulu bir değerlendirme yapan Prof. Dr. Mahmut Gümüş, sosyoekonomik düzeyle, kanser bilincinin de arttığını belirtti. “Eğitimin buna çok fazla katkısı var. Fakat son 10 yıla baktığımızda eskisi kadar bir fark kalmadı ve artık insanlar sağlığa daha kolay ulaşıyorlar. Tedaviler konusundaki bilinç düzeyleri daha yüksek. Bu durum, hastaların doktora daha rahat başvurmalarını ve korkularının azalmasını sağlayarak daha pozitif bir etki yaratıyor.”
Raporda, tam anlamıyla tedavi edilemeyen meme kanserinin yol açtığı sosyal sorunların ölçüleri de vurgulanıyor. Beş Avrupa ülkesi genelinde insanların %22 ila 42’si (Fransa %22, İngiltere %24, Almanya %27, Polonya %33, Türkiye %422) metastatik meme kanseri hastalarının, hastalığı yalnızca hekimleriyle konuşmaları gerektiğini düşünüyor.1
Bu sosyal damgalanma çoğu zaman hastalık hakkındaki yanlış anlamalardan kaynaklanıyor. Prof. Dr. Mahmut Gümüş, Türkiye’deki meme kanseri hastalarının hastalıklarını gizlemesi konusunda şunları söyledi: Türkiye’de meme kanserli kadınlar hastalıklarını bir süre gizleyebiliyorlar ve bunun en büyük nedeni hastalık korkusu. Sosyal konum kaynaklı bir gizleme değil bu. Ama kanseri kendisine yakıştıramama ve korku duyma nedeniyle bazı hastalar hastalıklarını gizleyebiliyor.
Ankete katılanların %24 ila 59’u metastatik meme kanseri hastalarının koruyucu önlemleri dikkate almadıklarına ve hastalıklarından bir şekilde sorumlu olduklarına inanıyor.2 Ankete katılan Avrupa ülkelerinin çoğunda katılımcıların en az yarısı (Fransa %45, İngiltere %60, Almanya %59, Polonya %68, Türkiye %692) erken teşhis ve tedavinin hastalığın ilerlemesini önleyebildiğine2 ve %48 ila 76’sı (Fransa %48, İngiltere %52, Almanya %55, Polonya %61, Türkiye %762) meme kanserinin tamamen tedavi edilebileceğine inanıyor.1
Prof. Dr. Mahmut Gümüş’ün bu konudaki görüşleri şöyle: “Meme kanseri mamografi gibi, kendi kendine muayene gibi tarama metotlarıyla erken evrede üstesinden gelinebilecek bir hastalık. Bu dolaylı olarak toplumun da sorumluluğudur. Hem sağlıkçılar, hem de bu konuda bilinçli insanlar olarak bu taramaları yapabilmek için gerekli imkanları, gerekli olanakları, teçhizatı toplumun hizmetine sunmalıyız.”
Kamuoyunun meme kanseriyle ilgili bilgisi çoğu zaman erken evre meme kanserli hastaların hayatta kalma öykülerine dayanıyor. Bu hikâyeler meme kanserinin çoğu insanın bildiği bir hastalık olmasını sağlıyor.1 Öte yandan, rapor “ileri evre meme kanseri” veya “metastatik meme kanseri” teriminin daha az bilindiğini gösteriyor.1
Prof. Dr. Mahmut Gümüş, metastazın kelime olarak bilindiğini ancak ileri evre kanser ve erken evre kanser arasındaki farkların çok fazla bilinmediğini belirtti ve şunları söyledi: “İleri evre ya da metastatik meme kanserini, hastalığın bulunduğu organdan çıkıp başka bir organa gitmiş olması olarak tanımlıyoruz. Henüz halkımızın bu konudaki bilinç düzeyi çok yüksek değil. Genelde algılarında sadece tek tip bir hastalık var ‘meme kanseri’”.
Metastatik meme kanseri hastaları hayatlarının geri kalanında tedavi almaya devam ediyorlar ve çoğu zaman hastalar ve hekimler tarafından bakım sürecindeki en büyük motivasyon kaynağı yaşam kalitesi olarak gösteriliyor. Onkologlar, hemşireler ve meme kanseri liderleri arasında (Almanya, İtalya, Portekiz ve İsveç dahil dokuz ülkede) yapılan bir ankette katılımcıların %79’u, metastatik meme kanseri hastalarında yaşam kalitesini ve psikolojik desteği, medikal tedavi ihtiyaçlarından daha önemli görüyor.2
Prof. Dr. Mahmut Gümüş’ün bu konudaki görüşleri şöyle: “İleri evre meme kanserinde yaşam süresi henüz erken evre kadar uzun olmasa da özellikle son yıllarda geliştirilen tedavilerle eskisine göre daha uzun süreli bir yaşam süresi sağlamak mümkün. Bu da yaşam kalitesi açısından hastalara bir takım önerilerde bulunup yaşamlarını daha da kaliteli hale getirmeyi mümkün ve gerekli kılıyor.
Öncelikle tedavi süreçleri ve sonuçları konusunda onları bilgilendirmek gerekir ki, umutları kaybolmasın. Onun dışında yine aile ve sosyal çevre desteği hem hastalığın iyi seyretmesini hem onların daha mutlu olmasını sağlayacaktır. Bunun dışında özellikle günlük faaliyetler, beslenme, psikolojik destek ve cinsellik gibi konularda doktorlarımızın hastalarıyla konuşup, bu noktalardaki bir takım korkuları veya yanlış bilgileri gidermesi gerekiyor. Bu konuları hastalar ile mümkün olduğunca konuşmaya çalışıp, kendilerini aydınlatıp bu gibi konularda doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamamız önemli.”
Global Durum Raporu, metastatik meme kanseriyle yaşayan kadınların bakım ve destek ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla dayanışmaya ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyor. Halk sağlığı uzmanları dünya genelinde meme kanseriyle ilişkili ölümlerin sayısının 2030’a kadar %43 artacağını öngörüyor.
Prof. Dr. Mahmut Gümüş, bu öngörüyü Türkiye özelinde şöyle değerlendirdi: “Özellikle Türkiye için, hem meme kanseri ile ilgili olarak hem de genel kanser türleriyle ilgili olarak böyle bir tahmin gerçekçi. Türkiye genç bir nüfusa sahip ve genç nüfusa sahip olmasına rağmen bir yaşlanma süreci yaşıyor. Ortalama yaş arttıkça kanser sıklığı da artacak. Rapordaki rakamlara göre Türkiye’de biraz daha çarpıcı sonuçlar bekleniyor. Çünkü Avrupa’da halihazırda bir yaşlı nüfus var. Ama Türkiye yaşlanan bir nüfusa sahip. Kanser genç yaşlarda da görülebilmesine rağmen, daha çok ileri yaşlarda görülüyor. Türkiye’de şu anda genç nüfusun fazla olması nedeniyle, kanser sıklığı daha az. Ancak zaman geçtikçe ileri yaşlarda görülen kanser vakaları artacak, bunun da nedeni yaşlanma.”
Pfizer tarafından European School of Oncology (ESO) ile işbirliği içerisinde geliştirilen Metastatik Meme Kanserinde (mMK) Global Durum: 2005 – 2015 On Yıllık Rapor’da hasta bakımı, geniş meme kanseri ortamı ve bilimsel gelişmelerle ilerlemeler açısından mMK’nın durumu değerlendirilmektedir. Analiz, yeni yaptırılan ve dünyanın dört bir yanındaki 34 ülkede meme kanseri durumunun genel kamuoyu, hasta savunucusu gruplar, Meme Kanseri Merkezleri, onkologlar ve hemşireler nezdinde nasıl algılandığını inceleyen başlıca üç ankete dayanmaktadır.
Analize 14 ülkede 14.315 yetişkin (mMK hastaları ve hasta olmayanlar) üzerinde global popülasyon algısını araştıran birinci anket de dahildir. Ankete Avrupa’da İngiltere, Fransa, Almanya, Polonya ve Türkiye katılmıştır. Ayrıca ikincil analizler yapılmış ve geçtiğimiz on yılda global mMK ortamını belirlemek üzere hâlihazırdaki meme kanseri kaynaklarıyla önceden yayınlanmış 3.000’den fazla makale ve abstrakt incelenmiştir. Bu rapor geçtiğimiz on yılda global ileri ve metastatik meme kanseri ortamının en geniş kapsamlı incelemesini oluşturmaktadır ve mMK topluluğundaki disiplinlerarası liderlerden oluşan global bir yönlendirme komitesinin rehberliğinde hazırlanmıştır. Rapor hakkında metodoloji de dahil daha fazla bilgi için: www.BreastCancerVision.com.
MMK kanserin memeden kemikler, akciğerler, karaciğer ve beyin de dahil, vücudun diğer kesimlerine yayılmasıyla ortaya çıkar.5 Dünya genelinde her yıl her evreden tahmini 1,7 milyon yeni meme kanseri olgusuna tanı konmaktadır.6 Gelişmiş ülkelerde erken evre meme kanseri tanısı alan kadınların %20-30’unda mMK’ya ilerleme görülür ve bu sayı daha az gelişmiş ülkelerde çok daha yüksek olabilir.7,8
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?