JAMA Oncology: Meme Kanseri Tedavisinde Her Hasta İçin Ameliyat Gerekli Olmayabilir

Yazan Hüseyin Kandemir
3 Nisan 2025   |    10 Nisan 2025    |   Kategori: Güncel / Literatür, Onkoloji Print

JAMA Oncology dergisinde yeni yayımlanan çalışmaya göre, meme kanserinde onlarca yıldır standart tedavi adımlarından biri olarak uygulanan cerrahinin, bazı hastalar için zorunlu olmayabilir. Araştırmada, kemoterapi ve radyoterapiye tam yanıt veren erken evre meme kanseri hastalarında, cerrahi müdahale olmaksızın beş yıl boyunca hastalığın geri dönmediği saptandı. Çalışma cerrahisiz tedavinin mümkün olabileceğini gösteren ilk uzun vadeli veri olma özelliği taşıyor. Bu sonuçlar, meme kanseri tedavinde önemli bir paradigma değişikliği demek.  

Ameliyatsız beş yıl: Tüm hastalar hastalıksız kaldı

Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi araştırmacılarının yürüttüğü Faz II aşamasındaki bu klinik çalışmaya, üçlü negatif veya HER2-pozitif erken evre meme kanserine sahip 50 kadın katıldı. Katılımcıların ortalama yaşı 62 idi. Neoadjuvan (ameliyat öncesi) kemoterapi sonrası, tümör kalıntısı 2 cm’den küçük olan ve görüntüleme sonrası tümör yatağından alınan örneklerde kanser tespit edilmeyen 31 hastaya cerrahi uygulanmadı. Bunun yerine, bu hastalar yalnızca standart radyoterapi ile tedavi edildi.

Yeni Antikor Tedavisi, Dirençli Meme ve Yumurtalık Kanseri İçin Umut Olabilir

Beş yıllık takip süresinin sonunda, bu 31 hastanın tamamında hastalık tekrar etmedi ve hayatta kalma oranı %100 olarak kaydedildi. Araştırmanın başyazarı Prof. Dr. Henry Kuerer, elde ettikleri sonuçlarla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Beş yıl boyunca memede nüks görülmemesi, ameliyatsız tedavi yönteminin ne denli etkili olabileceğini gösteriyor.”

Seçilmiş hastalar için cerrahisiz tedavi mümkün olabilir

Çalışma, cerrahi uygulanmadan sadece radyoterapi ile tedavi edilen erken evre invaziv meme kanseri hastalarında uzun vadeli başarı oranlarını değerlendiren ilk modern ve prospektif araştırma olma özelliği taşıyor. Bu yöntem, kemoterapiye güçlü yanıt veren hastalarda tümör yatağında hastalık kalıp kalmadığını hassas şekilde saptamak için görüntüleme eşliğinde yapılan vakum destekli biyopsi (VAB) tekniğini temel alıyor.

Güvenli ve umut verici sonuçlar

Araştırmada biyopsiyle ilgili ciddi bir yan etki ya da tedavi kaynaklı ölüm yaşanmadı. Elde edilen başarılı sonuçlar, daha fazla hastayı içerecek yeni çalışmaların önünü açtı. Şu anda bu araştırmanın daha büyük bir hasta grubuyla tekrarlanmakta olduğu ve Güney Kore’de de benzer çalışmaların sürdüğü bildirildi.

Araştırma sınırlı sayıda hasta ile yapılmış olsa da meme kanserinin tedavisinde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Prof. Dr. Kuerer, “Kadınların bedenlerini koruyarak tedavi olabilmesi için bu yaklaşım çok önemli bir potansiyele sahip. Ancak bu yöntemin rutin klinik uygulamaya girmesi için daha fazla doğrulayıcı çalışmaya ihtiyaç var” dedi.

Tedaviye Dirençli Meme Kanserinde Yeni İlaç Kombinasyonu Umut Veriyor

Araştırmanın Özeti

Girişimsel Meme Kanseri İçin Cerrahinin Seçici Olarak Kaldırılması: Randomize Olmayan Bir Klinik Çalışma
Amaç: Neoadjuvan sistemik tedavi (NST), meme kanserlerinin (MK) %60’ına kadarında patolojik tam yanıt (pCR) ile ilişkilendirilmiştir. Bu çalışmanın bulguları, cerrahinin gerekliliğini sorgulamaktadır. Görüntüleme eşliğinde vakum destekli biyopsi (VAB) ile seçilen hastalarda, cerrahi olmaksızın yalnızca radyoterapinin beş yıllık etkinlik sonuçlarını raporlamak.

Katılımcılar: Bu tek kollu, ileriye dönük, faz 2 randomize olmayan klinik çalışma, ABD’deki 7 tıp merkezinde yürütüldü ve NST sonrası görüntülemede kalan tümör boyutu 2 cm’den küçük olan cT1-2N0-1M0 evresinde, ERBB2-pozitif (eski adıyla HER2-pozitif) veya üçlü negatif invaziv MK tanılı 40 yaş ve üzeri kadınları kapsadı. Katılım süresi 6 Mart 2017 ile 9 Kasım 2021 arasındaydı. Veri analizi Ekim-Aralık 2024 arasında yapıldı.

Girişim: Standart NST sonrası tümör yatağına görüntüleme eşliğinde VAB (en az 12 örnek ile 9G iğne) uygulandı. Tanı sırasında klinik olarak lenf düğümü negatif olan ve VAB sonrasında memede artık hastalık saptanmayan hastalar, meme ya da aksilla cerrahisi olmadan takviye doz içeren tüm meme radyoterapisi aldı. İlk tanıda nodal hastalık saptanan ancak VAB’de memede pCR tespit edilen hastalara hedeflenmiş aksiller diseksiyon uygulandı. VAB sırasında artık tümör saptanan hastalar ise standart meme ve aksilla cerrahisi geçirdi. Tüm hastalar her 6 ayda bir fizik muayene ve mamografi ile takip edildi.

Tek Dozla Meme Kanseri Tümörlerini Yok Edebilen Yeni İlaç Adayı

Sonuçlar: Elli hasta (medyan yaş 62 [55–77] yıl) çalışmaya dahil edildi ve NST sonrası VAB uygulandı. Hastaların 29’u (%58) ERBB2-pozitif, 21’i (%42) üçlü negatif invaziv MK tanılıydı. VAB’de meme pCR’si 31 hastada (%62; %95 GA, %47,2–%75,34) saptandı. Başlangıçta nodal metastazı olan ve VAB’de meme pCR’si gösterilen 8 hastanın tamamında aksiller pCR de saptandı. Medyan 55,4 (IQR, 44,0–63,5) aylık takip süresi sonunda aynı memede tümör nüksü oranı %0, hastalıksız ve genel sağkalım oranı %100 olarak bulundu.

 

Yorum: Bu planlı beş yıllık sonuçları raporlayan randomize olmayan klinik çalışmanın bulguları, NST sonrası belirli hastalarda meme cerrahisinin atlanmasının mümkün olabileceğini göstermektedir. Ancak, bu yaklaşımın cerrahi uygulamalarda değişikliğe neden olabilmesi için daha fazla doğrulayıcı çalışmaya ihtiyaç vardır.

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla