İstanbul’da meydana gelen bu vakada, daha önce kafa travması sebebiyle ameliyat edilen ve kırılan kafatası kemikleri yerine kemik grefti konulması kararlaştırılan hastanın ameliyat öncesi tetkiklerinde beyin cerrahı tarafından trombosit değerlerinin 55 bin olduğunun görülmesi üzerine hematoloji bölümünden konsültasyon istendi.
Yargıtay: Komplikasyonlu doğuma gelmeyen doktor ölümden sorumludur
Hematolog hastaya muhtemel kronik ITP tanısı koydu. Konsültan hekim notunda, hastaya cerrahi yapılacaksa steroid kullanılmasının uygun olduğunu, bu amaçla Prednol tablet verilmesini ve hastanın trombosit sayısının 80 binin üzerine çıkınca ifade etti. (Adli evraka kaydedilen konsültasyon notunda Batın USG?, STMG? ibareleri de yer almaktaydı. Bunlardan Batın USG tarafımızca hastadan karın ultrasonografi istenilmesi talebi olarak değerlendirildi, SPMG? ibaresi ise anlamlandırılamadı).
Hastaya başlanan üç haftalık steroid tedavisinin ikinci haftasında hastada gelişen karın şişliği ve burun kanaması şikayeti üzerine, genel cerrahi bölümünden bir kez daha konsültasyon istenildi. Genel cerrahi tarafından hastanın batın ultrasonunda, yoğun asit tespit edildi ve karaciğerin granüler görünümde olması karşısında, kronik karaciğer hastalığı açısından değerlendirilmesi gerektiği belirtildi ve gastroenteroloji konsültasyonu önerildi.
Mide perforasyonu ameliyatında yazılı onam olmadan apendektomi yapılabilir mi?
Yapılan gastroenteroloji konsültasyonunda Hepatit B’ye bağlı karaciğer sirozu tanısı konuldu ve aynı gün gerçekleştirilen endoskopide özofagus varis kanaması tespit edildi. Klinik durumunun kötüleşmesi üzerine hasta yoğun bakım servisine yatırıldı ancak yaklaşık bir saat sonra vefat etti.
Hastanın yakınları bu olay üzerine beyin cerrahi uzmanı ve hematologdan şikayetçi oldu ve her iki hekim hakkında da ceza davası açıldı. Olaya ilişkin olarak alınan Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulu raporunda, ölümün karaciğer sirozuna bağlı özofagus varis kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu gerçekleştiği bildirildi.
Ancak daha sonraki raporda steroid tedavisi olarak Prednol tabletin 16 mg günde 5 tablet olarak başlanıldığı, hematoloğun hastada mevcut değerlerin karaciğer sirozunu akla getirmesi gerektiği, fizyolojik dozun üzerinde (15-20 mg/ gün) steroid başlanılan hastalarda Hepatit B ve tüberkülozun alevlenme riskleri göz önüne alınarak, gerekli taramalar USG, PPD, akciger grafisi yapılması gerektiği, hematoloji uzmanının gerekli taramaları yapmadan steroid tedavisine başlamasının uygun olmadığı, tedavisiz kalan kompanse karaciğer sirozlarının kendiliğinden dekompanse olabileceği, steroid tedavisi verilen hastalarda bu sürecin hızlanacağının tıbben bilindiği, steroid tedavisine başlanmasından önce normal değerlerde bulunan albumin, PT, karaciğer enzimlerinin tedavi sonrası yükseldiği, batında asit oluştuğu dikkate alındığında steroid uygulamasının kompanse sirozun dekompanse olmasına neden olduğu mütalaa edildi. Raporda, gerekli taramalar yapmadan steroid başlamasının ölüm meydana gelmesinde etkisi bulunduğu belirtildi ve hematoloğun kusurlu olduğuna karar verildi.
Adli Tıp, enjeksiyon sonrası düşük ayak gelişimine ‘komplikasyon’ dedi
Bu rapor üzerine yargılamayı yapan mahkeme hematoloji uzmanına taksirle ölüme neden olma suçundan 18 ay hapis cezası verdi ve verilen hapis cezasını para cezasına çevirdi. Yerel mahkeme kararı Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından onandı.
Ülkemizde gerçekleştrilen malpraktis yargılamalarında konsültan hekime dava açılması ve bilhassa mahkumiyet hükmü verilmesi nadir rastlanan bir durumdur. Maalesef bu üzücü olayda hematolog yeterli inceleme yapmadan ITP tanısı koymuş ve mevcut sirozun dekompanse olmasına neden olacak ölçüde yüksek doz steroid başlamıştır.
Bu olayla ilgili elimizde sınırlı veri bulunmakla birlikte konsültan hekimin hastaya USG yaptırılmasını önerdiği görülmektedir. Hastanın bundan iki hafta sonra yapılan ultrasonunda karaciğerde nodüler görünüm tespit edilmiştir. Henüz steroid tedavisinin başında hematolog tarafından istenilen batın USG yaptırılmış olsaydı klinik seyir değişir miydi? Bu hususu bir başka yazıda değerlendirmek üzere şimdilik alanın uzmanlarının tartışma ve değerlendirmesine sunuyoruz?
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?
pardon sirozda büyük veya küçük olur olacaktı
spmg? dediğiniz şey
Splenomegali? demek. Yani dalak büyüklüğü
Demek ki muayene etmiş dalak büyüklüğünden şüphe etmiş ultrason istemiş.
İTP de dalak normal olur.
Sirozda ise büyük olur.
Ultrason burada kritik tetkik.
Albumini normal, PT normal, KCFT normal, asit yok, sirozun diger muayene bulgulari da yok ise neden siroz arastirilsin ki steroid oncesi? Veya öksürük, kilo kaybi, ateş, balgam yok ise neden PPD ve PA grafi cekilsin ki tbc icin? Bu hastada steroidden sonra burun kanamasi basladiginda Von Hippel Lindau tanisi konulsaydi… Devamını oku »
ulusal trombositopeni tedavi rehberi : http://www.thd.org.tr/thdData/Books/130/bolum-iii-immun-trombositopeni-tani-ve-tedavi-kilavuzu.pdf hcv, hbv, hıv bakılmalıdır.. denmekte…. anamnezde de bulgu yoksa karaciğer enzimleri normal ise ,,, tüm trombositopeni taramaları yapıldıktan sonrada ; anamnezde yada gerekli ( belirtilmiş ) tetkikler istendikten ve normal olması durumunda da hematolog nasıl süphelensin ki ?
Tablo 2. Sık karşılaşılan ve İTP ile ayırıcı tanıya giren trombositopeniler I. Sık karşılaşılan trombositopeni nedenleri Psödotrombositopeni Akut ve kronik immün (idyopatik) trombositopenik purpura (İTP) Gebelik trombositopenileri: gebeliğe bağlı (gestational), preeklampsi, İTP, vd. İlaçlara bağlı trombositopeniler: heparin, kinin, kinidin, trimetoprim-sülfametoksasol, vd. Besinlere bağlı trombositopeniler de bu gruba girer (tahin, ceviz,… Devamını oku »