Malnütrisyon tedaviyi olumsuz etkiliyor ve yaşam kalitesini bozuyor

12 Kasım 2019   |    28 Kasım 2019    |   Kategori: Sağlık Gündemi Print

Malnütrisyon yani yetersiz beslenme hastalıkların tedavisini olumsuz etkilerken hastanın yaşam kalitesini de önemli oranda bozuyor. Hastanede kalış süresinin uzatan ve sağlık bakım maliyetlerini artıran bu durum sadece ülkemizde değil tüm dünyada önemli bir problem. Oysa, malnütrisyon farkındalıkla aşılabilir. 7 Kasım Dünya Nütrisyon Günü Kapsamında KEPAN ve Abbott işbirliği ile düzenlenen basın toplantısında Tedavide Beslenme Farkındalık Hareketi Sonuçları açıklandı. 

Toplantıya KEPAN Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Abbasoğlu, Prof. Dr. Selman Sökmen, Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Prof. Dr. Erdem Göker, Prof. Dr. Müge Akmansu, Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil ve Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk katıldı.

Tedavide Beslenme Farkındalık Hareketi Sonuçları

Hastalık gelişmesi halinde iyileşme için beslenme durumunun büyük önem taşıdığını belirten KEPAN Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Abbasoğlu, Tedavide Beslenme Farkındalık Hareketi Sonuçlarını açıkladı: “KEPAN olarak Abbott firmasının desteği ile tedavide beslenmeye dikkat çekmek ve farklı alanlarda farkındalığı artırma amacıyla, Türkiye genelinde 21 şehir ve 50 merkezde, genel cerrahi, geriatri, nöroloji, radyasyon onkolojisi ve medikal onkoloji polikliniklerlerinebaşvuran hastalardaki beslenme durumunu kesitsel olarak değerlendirilmiştir. Yöntem olarak NRS 2002 malnütrisyon tarama testi kullanılmış ve toplam 3521 hastanın beslenme değerlendirmesi yapılmıştır.

Hastalık halinde, hayat kalitesini koruyarak tedaviyi tamamlamak ve başarıya ulaşmak ancak ekip çalışması ile mümkündür. Bu ekibin en önemli bileşenleri doktorlar ve diğer sağlık görevlileri yanında, hastanın ailesi ve bakımını üstlenen kişilerdir. Hastaların doğru beslenmesi ve yeterli besin desteğini alması tedavi başarısında büyük önem taşımaktadır.

Önerimiz, hastanelere başvuran tüm hastalarda beslenme durumunun ilk günden itibaren değerlendirilmesi ve eğer gerekiyorsa, olabildiğince erken dönemde beslenme desteğine başlanılmasıdır. Bu değerlendirme yapılmadan ve risk altındaki bireyler saptanmadan harekete geçmek mümkün değildir. Yaptığımız kesitsel çalışmada, toplamda 3521 hasta beslenme durumu açısından değerlendirilmiş olup, her beş hastanın birinde beslenme tedavisi planlanması gerektiği ortaya konmuştur.

Beslenme ihtiyacı, cerrahi kliniklerine başvuran hastalarda, % 15 iken, bu oran geriatri kliniklerinde %18, nöroloji kliniklerinde %6, radyasyon onkolojisi kliniklerinde %25 ve medikal onkoloji kliniklerlerinde %44 olarak tespit edilmiştir. Yeni tanılı yani son bir yıl içerisinde tanısı konmuş tüm branşlardaki hastalarda beslenme ihtiyacının ön planda olduğunu görüyoruz. Bu da polikliniğe gelen hastalarda daha en başından, erken dönemde beslenme değerlendirmesinin yapılması ve gerekiyorsa müdahalede bulunularak desteklenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Kanser tedavisinde hastaya ve ‘hedefe yönelik’ beslenme rejimi uygulanmalı

Hastalarımıza beslenme düzenlemesi yapmak için aktif hayattan kopmalarını beklemeyelim, aktif olarak toplum içinde yaşarken ve topluma katkı sağlarken onları besleyerek, hem tedavi başarımızı artıralım hem de hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesine katkıda bulunalım. KEPAN olarak, meslektaşlarımızın, hasta ve hasta yakınlarının beslenme konusunda farkındalıklarını artırmanın görevimiz olduğuna inanıyoruz. Bu konudaki çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

“Kansere Bağlı malnütrisyonun doğru ve erken teşhisi kanser hastalarının yönetiminde son derece önemlidir.”

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Medikal Onkolog Prof. Dr. Şuayib Yalçın, malnütrisyonu kanser hastaları açısından şöyle değerlendirdi: “Beslenme durumunun artarak bozulması kanser hastalarının ortak bir özelliğidir. Kansere Bağlı Malnütrisyon; sadece kilo kaybı değil, çoklu mekanizmaların dahil olduğu ve geleneksel beslenme düzenlemeleri ile tersine çevrilemeyen, ilerleyen fonksiyonel bozulmalardır.

“Hareket/mobilite kaybı” ile sonuçlanan ilerleyici bir iskelet kası kütlesi kaybı olarak da tanımlanabilir. Kansere Bağlı Malnütrisyon (KBM) kanser hastalarının en az yarısında mevcuttur ve % 40′ a varan oranda ölüm nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kemoterapi başlamadan önce, kanser tanısı sırasında % 5 ve üzeri kilo kaybı saptandığında tedavi yanıtının azaldığı ve mortalitenin arttığı saptanmıştır. Beslenme durumunun rutin taranması ve değerlendirilmesiyle Kansere Bağlı Malnütrisyon (KBM)’ un doğru ve erken teşhisi kanser hastalarının yönetiminde son derece önemlidir.

Kansere bağlı malnütrisyonun genel prevalansı %40’tan hastalığın ileri evrelerinde %70-80’e kadar değişiklik göstermektedir. Bunun yanı sıra, pankreatik ve gastrik kanserde %83-85, akciğer, prostat ve kolon kanserinde %54-60, meme kanseri, sarkoma, lenfoma ve lösemide %32-48’dir. Direkt gastrointestinal sistemi etkileyen kanserlerde çok hızlı ve belirgin bir kilo kaybı gerçekleşirken, meme kanseri gibi kilo kaybının daha az belirgin olduğu kanser gruplarında da sarkopeninin gözden kaçırılmaması gerekmektedir. Bu hastalar, ihtiyaç duydukları tedaviye ulaşabilmeleri için düzenli olarak kas kaybı açısından değerlendirilmelidirler.”

“Erken nütrisyonel destek; kanser hastalarında enerji alımını artırıp, kilo kaybını azaltılmasına destek olur.”

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Medikal Onkolog Prof. Dr. Erdem Göker beslenme desteğinin kanser tedavisine etkisine dikkat çekti: “European Society for Clinical Nutrition and Metabolism (ESPEN), The Academy of Nutrition and Dietetics (AND) ve American Society for Parenteral and Enteral Nutrition (ASPEN) gibi uluslararası derneklerin kanser hastalarında beslenme ile ilgili kılavuzlarında, bu hasta gruplarında malnütrisyon sıklığının yüksek olduğu belirtilmiş, bu durumun tedaviye yanıt, prognoz ve sağkalım üzerindeki olumsuz etkilerine değinilmiştir.

Erken nütrisyonel destek; kanser hastalarında enerji alımını artırıp, kilo kaybını azaltılmasına destek olurken, yaşam kalitesi (QOL) sonuçlarını iyileşmesine de katkı sağlar. Antikanser tedavisine uyumu artırırken tedavinin yan etkilerini azaltabilir. Ayrıca tedavi maliyetinde tasarrufu destekler. Bu nedenle kanser hastalarında beslenme durumunun değerlendirilmesi tanı koyma evresinde yer almalı ve tedavi süresince hastanın beslenme durumu takip edilmelidir.”

“Beslenme bozukluğu cerrahi sonuçlarını bozmakta, yara iyileşmesini uzatmakta, ağır enfeksiyon gelişimine yol açmakta dolayısıyla komplikasyon ve hasta kaybını arttırmaktadır.”

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Genel Cerrah Prof. Dr. Selman Sökmen, cerrahi hastalar açısından malnütrisyonu şöyle anlattı: “Cerrahi hastalarında, sıklıkla beslenme bozukluğu ve buna bağlı kas ve kilo kaybı gelişebilmektedir. Özellikle kanser gibi hastalıklarda, hastanın organ işlevleri bozulduğu gibi beslenme sistemide de zarar görmektedir. Cerrahi sürecinde (operasyon öncesi ve sonrası) bu durum tanınıp önlem alınmaz ise tedavi olumsuz etkilenir.

Özellikle hızlı ilerleyen veya yayılmış hastalıklarda erken dönemde beslenme durumunun değerlendirilmesi, ölçülmesi ve yerine koyma tedavisi yapılmalıdır. Beslenme bozukluğu cerrahi sonuçlarını bozmakta, yara iyileşmesini uzatmakta, ağır enfeksiyon gelişimine yol açmakta dolayısıyla komplikasyon ve hasta kaybını arttırmaktadır. Beslenme bozukluğu erken fark edilir ve tedavi edilirse kansere yönelik tedavi de daha başarılı olmaktadır.

O halde, diyebiliriz ki beslenme bozukluğu hasta akibetini /prognozunu doğrudan etkilemektedir. Cerrahi hastalarında, özellikle onkolojik cerrahi hastalarında, beslenme desteğinin tam ve zamanında yapılması ve etkin bir süre kullanılması hasta ve hekim lehinedir. Beslenmenin desteklenmesi, cerrahi teknik sonuçları, iyileşme ve yatış süresini, tedavi maliyetlerini olumlu yönde etkiler. Bu nedenle beslenme durumu ve bakımı tüm tedavi basamaklarında değerlendirilmeli, takip edilmeli ve varsa eksikler yerine konmalıdır.

“Radyoterapi tedavisinin başında nutrisyonel değerlendirme yapılmalı ve hastalar tedavi süresince takip edilmeli.”

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Müge Akmansu, radyoterap alan hastalarda beslenmenin öneminin altını çizdi: “Radyoterapi uygulandığı alanlardaki dokuları etkileyen bir tedavidir. Örneğin, baş-boyun tümörleri tedavi ederken ağız boğaz ve gırtlaktaki doku hassasiyetine bağlı acıma, çiğneme ve yutma güçlüğü, kalça bölgesindeki tümörleri tedavi ederken bağırsaklarda hassasiyet, akciğer kanserlerinin tedavilerinde de yemek borusunda hassasiyet oluşabilmektedir.

İlaveten onkoloji hastalarında tümörün etkisiyle kişinin enerji ve protein ihtiyacı da artar ve hem tümöre bağlı nedenlerle ve hem de tedaviye bağlı, iştahsızlık, bulantı kusma, oral mukozit gibi sebeplerden dolayı kilo kaybı olmaktadır. Bu yüzden radyoterapi tedavisine başlanacağı zaman hastalığın tedavisini planlamanın yanı sıra hasta mutlaka beslenme durumu açısından da değerlendirilmelidir.

Tedavi başlangıcında beslenme bozukluğu olabileceği gibi, tedavi sırasında da beslenme bozukluğu gelişebilir. Bu nedenle daha önce de bahsedildiği gibi radyoterapi tedavisinin başında nutrisyonel değerlendirme yapılmalı ve hastalar tedavi süresince takip edilmeli, gerekmesi durumunda da nütrisyonel destek başlanmalıdır. Beslenme durumunun tedavi başarısını etkileyen bir faktör olduğu unutulmamalıdır.”

Yaşlı bireylerin üçte biri malnütrisyon riski altındadır.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Geriatrist Prof. Dr. Gülistan Bahat Öztürk, yaşlılık döneminde malnütrisyonun nasıl geliştiğini anlattı: “Malnu¨trisyon veya yetersiz beslenme yaşlılarda çok sık görülen önemli geriatrik sendromlardan biridir. Maalesef üç yaşlıdan ikisi bir öğünü atlamakta, günlük enerji ve besin ihtiyacını karşılayamamaktadır.

Yaşlı bireylerin üçte biri malnütrisyon riski altındadır. Özellikle çok sayıda hastalığı olan yaşlılarda, hastanede yatanlarda ve bakımevinde kalan yaşlılarda malnütrisyon oranları yüksektir. Türkiye’de yapılan çalışmalar polikliniklerde görülen veya toplumda yaşayan yaşlıların %13-28’inin, hastaneye başvuran yaşlıların %25-45’inin, hastanede yatan yaşlıların %20-60’inin ve kurumlarda kalan yaşlıların %30-70’inin malnütrisyon riskinde olduğunu göstermektedir.

Malnütrisyon yaşlıların daha düşkün hale gelmesine neden olur. Diğer hastalıklarına bağlı komplikasyonları ve ölüm oranlarını artırır. Malnütrisyonu olan bireylerde bağışıklık sistemi bozulacağı için daha çok enfeksiyon geçirirler ve enfeksiyonlar daha ağır seyreder. Yatak yaraları daha sık oluşur. Ameliyat sonrası yaraları daha zor iyileşir. Malnütrisyon vücut bileşiminde değişmeye, özellikle de kas kaybına sebep olur. Bu nedenle malnütrisyonlu yaşlılar daha çok düşerler, daha çok kırık görülür. Yaşlı bireylerde kilo kaybının, düşük vücut kütle indeksinin ve besin alımında azalmanın önemli olumsuz sonuçlara yol açtığı birçok çalışmada gösterilmiştir.

Yaşlı hastada eşlik eden hastalıkların çokluğu malnütrisyonun en önemli nedenidir. Özellikle eşlik eden demans, depresyon, kanser, kalp yetmezliği, KOAH, kronik böbrek hastalığı ve kronik karaciğer hastalıklarında malnütrisyon riski çok artar.”

“Özellikle çoklu hastalığa sahip yaşlı hastalarda kas kaybı çok hızlı geliştiği için erken dönemde nütrisyonel tedavi planlanmalıdır.”

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Geriatrist Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil, yaşlı hastalarda malnütrisyon tedavisi hakkında bilgi verdi: “Nutrisyonel tarama ve değerlendirme sadece besin alımı ve nutrisyonel gereksinimleri hedef almamalı, ayrıca tıbbi, fonksiyonel, bilis¸sel ve sosyal alanları da içine almalıdır.

Her hastada iştahsızlık, kilo kaybı, eşlik eden hastalıklar ve ilaçlar, diyet kısıtlaması, sigara ve alkol kullanımı, fonksiyonel kısıtlamalar ve sosyal çevre sorgulanmalıdır. Özellikle kas kaybı açısından hasta değerlendirilmelidir. Mümkünse 1-3 günlük diyet kayıtları görülerek, günlük alınan enerji ve protein miktarı hesaplanmalıdır.

Sağlıklı yaşlılar için günlük 1gr/kg, akut veya kronik hastalığı olanlar için ise günlük 1.2-1.5 gr/kg protein alımı önerilmektedir. Günlük protein alımının gün içinde öğünlere orantılı bir şekilde dağıtılması gerekmektedir. Beslenmesi yetersiz, enerji ve protein alımı düşük olan yaşlılarda hazır oral nütrisyon ürünleri çok yardımcı olmaktadır. Özellikle çoklu hastalığı olan kırılgan yaşlılar, hastanede ve bakımevlerinde yatan yaşlılar, demans ve depresyon hastaları bu ürünlerden çok fayda görür. Kalça kırığı nedeniyle ameliyat olan hastalara cerrahi sonrası dönemde ve yatak yarası olan tüm hastalara da bu ürünler önerilmektedir.

Sonuç olarak malnütrisyon, yaşlılarda sık görülen, sağkalım üzerine olumsuz etkileri olan önemli bir geriatrik sendromdur. Bu nedenle nütrisyonel değerlendirme mutlaka tıbbi değerlendirmenin bir parçası olmalıdır.

Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk, “Tedavide Beslenme Farkındalık Hareketi” hakkında bilgi verdiği konuşmasında: “Malnütrisyon oldukça yaygın olmasına rağmen araştırmalar, beslenmenin, tedavinin ana bileşeni olduğu gerçeğinin gözardı edildiğine ve farkındalık düzeyinin düşük olduğuna dikkat çekmektedir. Beslenmenin hastalıkların oluşumu ve tedavisi süreçlerinde önemli rol oynadığı bilimsel platformda daha fazla gündeme geldikçe sağlık profesyönellerinin de malnütrisyon ve tedavisi konularına olan ilgilerinin artmakta olduğunu görüyoruz.

Türkiye’ bu amaç için kurulmuş ilk ve tek dernek olan Türkiye Klinik Enteral ve Parenteral Nütrisyon (KEPAN) Derneği ve Abbott işbirliği ile düzenlenen Dünya Nütrisyon Günü Farkındalık Hareketi kapsamında hem değerli sağlık profesyonellerinin hem de hasta ve hasta yakınlarının konu ile ilgili duyarlılığını ve bilgisini artırma yolunda beraberce çalışmanın gururunu taşıyoruz” dedi.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla