Lösemi tanısı alan çocuğun her ne kadar bu durumla yüzleşmesinin zor olsa da hastalığına ilişkin her konuda bilinçlendirmenin hastalıkla mücadele etmesi açısından önemli olduğunu belirten Öksüz, şunları söyledi: “Bununla birlikte günlük aktivitelere tedavinin uygun gördüğü sınırlar çerçevesinde devam edilmesi gerekir. Bu, çocuğa yaşamın devam ettiği mesajını verir. Birtakım sosyal aktivitelerle de umudun devamlı yüksek tutulması gerekir.
Lösemi tanısı almış çocuğun ailesi doğal bir kaygı ve üzüntü yaşar. Bu duygusal tepkiler son derece doğal olmakla birlikte, bazı durumlarda çocuğun anne babasının da psikolojik yardım alması gerekmektedir. Böyle bir stres faktörünün aile yaşantısına yansıması kaçınılmazdır. Dolayısıyla çocuk bir şeylerin yolunda gitmediğini, aile gizlese bile fark edecektir. Bu sebeple durumu ona uygun kelimelerle açıklaymalıyız.
Böyle bir hastalık tanısı, çocuk açısından travmatik bir olgudur. Ancak çocuğun hastalığı hakkında bilgilendirilmesi, löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmesi, psikolojik direncinin artması, aile desteği gibi faktörler tedavi sürecine olumlu katkı sağlamaktadır. Çocuğun hastalığıyla ilgili bilgisi arttıkça ve aile uygun tutumlar sergiledikçe çocuğun stres düzeyi minimumda kalacaktır. Bu bilgilendirmeyi yaparken bir uzman yardımı almak uygun olacaktır.
Öncelikle anne baba hastalık ve tedavi süreciyle ilgili yeterli düzeyde bilgilenmelidir. Anne babanın tedavisi olan bir hastalık olduğunu bilmesi ve çocuğuyla konuşurken sakin, soğukkanlı olabilmesi oldukça önemlidir. Olabildiğince sıcak bir dil kullanılmalı ve kötü tablolardan uzak durulmalıdır. Hastalığın büyük oranla tedavisinin olduğu çocuğun anlayacağı bir dille ifade edilmeli, olumlu örnekler paylaşılmalıdır.
Çocuğa hastalığı anlatılırken hastalığın ne olduğu, tedavisinin nasıl olduğu, toplumda ne sıklıkla görüldüğü bilgisi verilmeli, mümkün olduğunca gerçekçi ancak umut dolu açıklamalar yapılmalıdır. Çocuk tedavi aşamalarını bilmelidir. Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar da belirsizliklerle endişe duyarlar. Dolayısıyla tedavi aşamaları basit ve yalın ifadelerle çocuğa aktarılmalıdır. Bu aktarım sırasında çocuğun doktorundan da yardım almak gerekir. Tedavide yaşayabileceği zorluklar ve uyması gereken kurallar konusunda açıklama yapılmalıdır.
Lösemi tedavisinin bazı aşamalarında çocuğun sosyal ortamından uzaklaşması, okula gidiyorsa okuluna ara vermesi gibi durumlar söz konusudur. Bu sebeple çocuğun sosyal ortamının canlı tutulması için doktorunun yönlendirmesiyle yapılabilecek her türlü aktiviteye yer verilmelidir. Yaşıtlarıyla görüşmesi için uygun ortamlar yaratılmalıdır. Çeşitli sanatsal aktivitelere teşvik edilmelidir. Resim, müzik, seramik, ahşap boyama gibi uğraşlar öğretilmelidir. Ayrıca çocuğa kısa vadeli ve uzun vadeli hedefler belirlemek, onun umutlarını destekleyeceği için ve tedavi motivasyonunu olumlu etkileyeceği için son derece önemlidir.
Çocuğun tedavi sürecine uygun olduğu takdirde hastane dışı geziler planlanabilir. Uzun süreli yatışlarda çocuğun belli aralıklarla evine izinli olarak gönderilmesi çocuğun tedavi motivasyonu ve psikolojisi açısından olumludur. Çocuk tedavi sürecinde maskeyi neden taktığını bilir ve kendi kabullenmesi gerçekleşirse bunu sorun yapmayacaktır. Bu bilgi verilmediği sürece çocuğu belirsizliğe sürüklemiş oluruz. Belirsizlik karşısında kötü senaryolar yazarak umudunu kırabilir.
Eğer arkadaşlarıyla zaman geçiriyorsa, arkadaşlarını da bu konuda bilgilendirmek bir çözüm olabilir. Ayrıca çocuğun yakın çevresine lösemi hastalığının bulaşıcı olmadığı bilgisinin verilmesi de olası kaçınma davranışlarını engelleyebilir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?