Kullanıma girecek ilaçlarla Lenfoma’da tedavi başarısı hızla artacak!

Kategori: Kanser, Onkoloji Print

muhit-ozcan-losemiLenfoma, en sık yaşlı nüfusta görülürken; yaşam kalitesinin artması ve doğru tedaviler ile birlikte yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak hasta sayısının gelecek yıllarda daha da artacağı tahmin ediliyor. Lösemi-Lenfoma, Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği (LLMBİR) Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, lenfomaların kötü huylu kanserler arasında olduğundan doğru, uygun ve zamanında tedavi yapılmadığında ölümcül olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Özcan, ABD verilerine göre her yıl 100 bin kişiden yaklaşık 20 kişinin lenfoma hastası olduğunu dile getirerek, “Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre her 100 bin kişide 10’unun lenfoma olduğu belirtiliyor. Ancak, biz bu rakamların ABD seviyesinde olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Lenfoma hastalarının en sık boyun, koltuk altı ya da kasıklarında beze şikayeti ile hekime başvurduğunun altını çizen Prof. Dr. Özcan, bu bezenin büyüklüğünün fındık veya portakal büyüklüğünde olabildiğine işaret etti. Özcan, “Ağrı şikayeti bulunmaz. Hastalarda, sebepsiz kilo kaybı görülür. Geceleri, çarşafı ıslatacak kadar terleme ile karşılaşılır. Bunun dışında hiçbir enfeksiyon bulunmamasına karşın 38-39 derece ateş yüksekliği görülür. Lenfomanın bir türünde (Hodgkin) özellikle yıllarca kaşıntı şikayetinde bulunur. Tümör nerede yerleşmişse, o organa ilişkin sorunlar çıkar” diye konuştu.

Yeni tanı konulan hastaların beş yıl sonra yaklaşık yüzde 70’inin hayatta kaldığına dikkati çeken Özcan, bunun hastalığın tipi, evresi, hastanın yaşına göre değiştiğini bildirdi. Prof. Dr. Özcan, yaşlılığın, enfeksiyon, çeşitli bakteri ve virüslerin, uzun süre bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanmak zorunda kalan transplantasyon olan hastaların, haşereler ile mücadelede kullanılan kimi zirai ilaçlara maruz kalan kişilerin, romatizmal hastalıkları bulunanların lenfoma açısından riskli grubunda yer aldıklarını söyledi.

Bunların dışında sigara, alkol, saç boyası, obezite, meme operasyonlarında kullanılan slikonların de lenfoma riskini artırdığına yönelik araştırmaların yapıldığını vurgulayan Özcan, bunların henüz netleşmediğini ancak çalışmaların devam ettiğini kaydetti.

Uzun süre yaşam şansı yüzde 70

zcan, lenfomanın özellikle yaşlı nüfusta görülme sıklığının yüksek olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Lenfoma her yaşta görülmekle birlikte genellikle ileri yaş hastalığıdır. Ortalama 45 yaş üzerinde görülme sıklığı artmaya başlar ve 65-66 yaşında en sık görüldüğü yaştır. Tüm lenfomaların sadece yüzde 1.5’u 20 yaş altındadır.

Yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte lenfomaların görülme sıklığı da artmaktadır. ABD verileri, 10 yılda her yıl lenfoma sıklığının yüzde yarım arttığını göstermektedir. İnsanların yaşam koşulları iyileştikçe, erken tanı ve tedavi oranları arttıkça yaşlı nüfus da giderek artmaktadır. Bugün Türkiye’deki 65 yaş üstü nüfusun gelecek 10 yıl içinde 3 katına çıkması öngörüldüğünden, lenfomalı hasta sayısı da ciddi oranda artacaktır.”

Yeni ajanlar yolda

Lenfoma tedavisinde zamanında tanı konulmasının önemine değinen Prof. Dr. Özcan, lenfomanın 50’den fazla alt tipinin bulunduğunu, buna bağlı olarak da tedavi şeklinin değiştiğini söyledi. Prof. Dr. Özcan, kimi lenfomaların hemen tedavi edilmesi gerekirken, kimisinin tedavisinin belli bir süre sonrasına bırakılabildiğini bildirdi. Prof. Dr. Özcan, lenfoma tedavisinde çok ciddi gelişmeler olduğunu ifade ederek, hedefe yönelik ilaçlar üzerinde çalışıldığını ve tümörü yok ederken çevre dokulara en az hasarı veren yeni ajanların kullanılmaya başlandığını kaydetti.

Lenfomada ürküten artış

Amerikan Kanser Enstitüsü verilerine göre (NCI) lenfoma görülme sıklığı son 10 yılda düzenli artış göstermektedir. Buna göre ABD’de yılda yaklaşık 80.000 yeni lenfoma hastası görülmektedir. Ülkemizde 100.000 nüfus başına 20 hasta görüldüğü tahmin edilmektedir. Artışın sebeplerinden biri insanoğlunun ömrünün uzaması. Yaşlılık lenfoma için önemli bir risk faktörüdür. Türkiye yaşlı nüfusu hızla artmakta olduğundan önümüzdeki yıllarda lenfomalı hasta sayısının da artacağı öngörülüyor.

Yaşlanma en büyük risk

Prof. Dr. Muhit Özcan lenfoma görülme sıklığındaki artışı şöyle açıklıyor: “Artışın sebeplerinden birisi ilginç: İnsanoğlunun ömrünün uzaması. Ömür uzaması güzel ancak yaşlılık lenfoma için önemli bir risk faktörü. Ülkemizin yaşlı nüfusu giderek artmaktadır. Dolayısı ile önümüzdeki yıllarda lenfomalı hasta sayısı artacak. Lenfoma tedavi başarısı yüksek olan bir hastalık ancak tedavi maliyeti oldukça yüksek dolayısı ile ülke ekonomisini yakından ilgilendiriyor. Özellikle zamanında tanı konulamaması tedavi başarısını azaltarak maliyetleri çoğaltıyor.”

Lenfomalarda mutlaka iki patoloji merkezinden görüş alınmalı
Lenfomanın kesin tanısının biyopsi ile konulabileceğini kaydeden Prof. Dr. Muhit Özcan mutlaka en az iki merkezden görüş almak gerektiğine, ülkemizde tanının değişme olasılığının %20 olduğuna dikkat çekti.

MUCİZEVİ FORMÜL: Sigarayı bırakın ve yürüyüş yapın

Alınabilecek önlemler elbette mevcut: Sigara kullanımı hastalık riskini artırıyor, sigaradan uzak durulmalı. Kimyasal maddeler ve enfeksiyonlar lenfomaya yol açan önemli sebepler arasında. Tanıyı zamanında koymak kadar tam ve kesin doğrulukla tanılamak çok önemli. Çünkü lenfomada deneyimli merkezlerde tanının %20’ye yakın bir oranda daha iyi veya daha kötü bir tanıyla değiştirilebildiği bilinmekte.

Lenfomanın zamanında ve doğru tanısından sonra doğru tedavi de son aşamadır. Başlangıçtaki yetersiz tedaviler tıbbi başarısızlığa ve maliyet artışına yol açarken aşırı tedaviler de hastaya ek başka riskler getirmektedir. Lenfoma için mucizevi formül: Günde sıfır paket sigara ve bir paket yürüyüştür. Kendisi de lenfoma hastası olan Başak Erdem (LLMBIR Derneği Yönetim Kurulu Üyesi) hastalara tedavi süresince doktorlarına inanmalarını ve dediklerini uygulamalarını önerdi.

BİLGİ KİRLİLİĞİNE PAYDOS!
Başak Erdem kendi tedavi sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Hasta olduğum duyulunca yakın, uzak tanıdıklardan ve hatta onların tanıdıklarından reçeteler ve alternatif tedavi önerileri yağmaya başladı. Doktorum bilgi kirliliğine paydos dedi, dinledim. Kemoterapiyle etkileşimini bilemeyiz diye acayip çay bitki karışımları yok dedi, dinledim. Tedavi sırasında hastanelerde sigortalı, sigortasız bir sürü insanı ve onlarla bu hastalığı yaşayan hasta yakınlarını, bütçe olmadığı için az sayıda olan kemoterapi hemşirelerinin bitmeyen koşturmacılarına tanık oldum. Bu çok pahalı bir hastalık.

Ucuz olup elzem olan da kar marjı düşük olduğundan bulunamıyor ve karaborsada ağırlığınca altın değerine kavuşuyor. İlaç bulunamıyor gibi olunca insanın kalbi sıkışıyor çünkü kötü hücreler beklemiyor, çoğalmaya devam ediyor. Bu çaresizliği hiç kimsenin yaşamamasını dilerim. Bütün dileğim şansıma olan bu gidişatın derneğimizin insanlara yol ve yön göstermesiyle şans olmaktan çıkıp standartlar sağlaması. Türkiye’nin her yerinde standart kalitede laboratuarlar doğru teşhisi getirir ve hastalıklar için standart protokollerin uygulanması kan kanserleri tedavilerindeki yaşam oranını arttırır. Neredeyse artık hiç kimse kanserden ölmüyor, insanlar ilaçların yan etkilerine dayanabildiği sürece.

Bu yüzden büyük ilaç firmalarının bütün araştırmaları artık ‘tedavi ederken en az zararı nasıl veririz?’ yönünde. İnsanoğlunun halen her koldan yürüttüğü bu pahalı savaşta devlete büyük bir yük düşüyor. Ancak yeni ilaçların Türkiye’de kabul edilmesi ve sigorta tarafından karşılanması hastalar için çok önemli. Allah beni sevdiklerime bağışladı, şu an tedavi görmekte olan her bir hasta için de aynı şeyi diliyorum. Dernek olarak her türlü tecrübemizle sizlerin yanınızdayız. Ben başardım, sıra sizde!”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla