İstanbul’da düzenlenen Jinekolojik Endoskopi Kongresi’nde konuşan Türk Jinekolojik Endoskopi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fatih Şendağ, Türkiye’de sezeryan dışında kanser tedavisi de dahil tüm jinekolojik ameliyatların laparoskopik yöntemle yapılabildiğini söyledi. Prof. Dr. Şendağ, “Basit bir yumurtalık kisti yüzünden hastaların karnının açılması devri kapanıyor. Türkiye’de laporoskopik ameliyatların oranı %5’lerde ama durum hızla değişecek” dedi.
Türk Jinekolojik Endoskopi Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen 5. Uluslararası AAGL Minimal İnvaziv Jinekoloji Kongresi İstanbul’da yapıldı. Dünya genelinden toplam 1000 jinekolog cerrahın katıldığı ve Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen kongrenin açılışı dolayısıyla Avrupa ve Amerika Jinekolojik Endoskopi Derneği Başkanları da İstanbul’a geldiler. Türk Jinekolojik Endoskopi Derneği Başkanı Prof. Dr. Onur Bilgin, açık ameliyat yerine kapalı operasyonların dünyada hızla yaygınlaştığını ifade ederek jinekoloji alanında miyom, endometriosis, rahim almanın yanı sıra kanser tedavilerinin artık laparoskopik yöntemle yapılabildiğini belirtti.
Kapalı cerrahi bilinci oluşturulmalı
Hastaların bilinçli bir şekilde hareket ettiği bir çağa girildiğini dile getiren Prof. Dr. Şendağ, “hastalar uygun operasyonlarda kapalı operasyon yaptırabilecekleri yerler arıyorlar. Türkiye’de kapalı ameliyatların yaygınlaşmamasının iki ana nedeni buluyor. Bu nedenlerden birisi laparoskopi konusunda eğitim eksikliğidir. Diğer ise endoskopik ameliyatların devlet politikası olarak benimsenip SGK tarafından yeterince desteklenmemesidir. Ülkemizde malesef jinekolojik alanda laporoskopik cerrahiler tam anlamıyla desteklenmiyor. Hekimlerde da bu konuda yeteri kadar bilgiye sahip değil. Jinekolojik Endoskopi Derneği tarafından doktorlara ve hemşirelere laparoskopi eğitimleri veriliyor. Tüm ameliyatlar içinde laporoskopik ameliyatların oranı sadece %5’lerde. Gelişmiş ülkelerde ise bu oran %30’lara çıkmış durumda. Bizim hastalara mesajımız şu; artık rahim ameliyatı, miyom, endometriosis hatta kanser tedavilerinin açık ameliyata gerek kalmadan yapılabildiğinin bilinmesi gerekiyor. Hastanın tek yapması gereken araştırıp kapalı ameliyat yapan merkezlere başvurmasıdır. Hasta hastanede yatak işgali olmadan ve iş gücü kaybına uğramadan günübirlik taburcu olarak hızla iyileşebilmektedir. Artık doğum yapmamış kadınların basit bir kist nedeniyle açık ameliyat olması ileriye dönük riskler taşıyor. Laparoskopik yöntem sayesinde ileride çocuk sahibi olabilmelerinin önündeki riskleri kaldırmak mümkündür.”
Amerika, Kanada, İtalya, Almanya ve Türkiye’deki hastanelerden laparoskopik yöntemle canlı cerrahi operasyonlarının izlendiği kongre’de, Türkiye’ye ilk kez getirilen teknolojiler de tanıtıldı. Prof. Dr. Şendağ, rahim içinde yer alan miyomların ses dalgasıyla kırılması konusunda geliştirilen teknolojiyi anlattı. Prof. Dr. Şendağ, “Miyomları, yeni geliştirilen cihaz sayesinde ses dalgalarıyla kırarak etkisiz hale getiriyoruz. Bu teknoloji Türkiye’ye ilk kez geliyor” diye konuştu. Kongre alanına getirilen Da Vinci robotuyla yapılabilen jinekolojik ameliyatlar konusunda da bilgi veren Prof. Dr. Şendağ, artık cerrahların hastayı joystick yardımıyla ameliyat edebildiğini kaydetti.
Laparoskopik cerrahi
Laparoskopik cerrahinin pek çok acıdan avantajları olduğunu dile getiren Prof. Dr. Şendağ, şu bilgileri verdi: “ Kansız cerrahi olarak ta bilinen laparoskopi; en sık olarak kısırlık araştırmalarında, gebe kalmada güçlük çeken infertil hastaların takip ve tedavileri esnasında gebe kalmalarına engel olacak bir problemin var olup olmadığını araştırmak amacıyla yapılıyor. Kadın daha önce yumurtalık veya rahimle ilgili iltihaplı bir hastalık geçirmişse veya karın bölgesinde herhangi bir ameliyat uygulanmışsa yumurtalık kanallarındaki durumu değerlendirebilmek için laparoskopi yapılabiliyor.
En sık yapılan operasyonlar, yumurtalık kistleri, çikolata kistleri, miyom ve yumurtalık kanallarıyla ilgili operasyonlardır. Gerektiğinde sebebi belli olmayan kronikleşen kasık ağrıları veya belli hastalarda kısırlık sebebinin araştırılması ve tedavisinde laparoskopi uygulanmakta. Günümüzde laparoskopinin sınırları oldukça genişlemiş; rahmin çıkartılması (histerektomi), kanser ameliyatları, rahim sarkması ve hatta idrar kaçırma operasyonları da yapılabilmektedir.
Milimetrelik bir delikten girilerek uygulanan kapalı yöntem tedavinin sonucunda, ameliyat sonrası çok daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyuluyor. Hastada ameliyat izi kalmaz, hastanede yatış gerektirmez ve enfeksiyon kapma riski azalır, normal hayata dönüş süresi kısalır ve yumurtalık kanallarının tıkanarak kısırlık oluşmasına engel olunur. Çoğu hasta 3 – 4 gün içinde normal yaşamlarına dönebilmektedir. Laparoskopinin bir diğer üstünlüğü ise karın kesisine bağlı komplikasyonlardan (enfeksiyon, yara açılması ve fıtık) sakınılmasıdır. Birçok kadın hastalığının tedavisinde kullanılan kapalı yöntem, ameliyat sonrası kadınlarda oluşan kısırlık riskini de azaltmaktadır.”
Toplantıya katılan Amerikan Jinekolojik Laparoskopi Derneği Başkanı Prof. Dr. Linda Bradley ve Avrupa Jinekolojik Laparoskopi Derneği Başkanı Prof. Dr. Hans Brolmann, kongre’nin İstanbul’da düzenlenmesinin, Türkiye’nin son dönemde laparoskopik cerrahi alanındaki kaydettiği gelişmeler sayesinde olduğunu ifade etti.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?