Normal koşullarda alerjik hastalıkların ana nedenin genetik olduğunu ancak hastalığın artışının çevresel etkilere bağlı olarak değişebileceğini dile getiren Prof. Dr. Elif Dağlı, şu bilgileri verdi: “Aileden kalıtım ile geçen alerji yatkınlığı, olumsuz çevre koşulları ile belirtiler veren hastalığa dönüşmektedir. Son yıllarda hava kalitesi dünyanın bütün kentlerinde önemli bir halk sağlığı olarak karşımıza çıkmaktadır.
İklimde görülen değişiklik ile sıcaklık artışları tüm canlı türlerini etkilemiş, bitkiler ve polen saçılımında değişiklikler olmuştur. Fırtınaların polen ilişkili astım ataklarını arttırdığı saptanmaktadır. Hava kirliliği polenlerin alerji yapma özelliğini arttırmaktadır. Gelişmiş ülkelerin sanayi büyümesi hava kalitesinde önemli bozulmalara yol açmıştır.”
Hava kirliliğinin astım alevlenmelerine, havayolu aşırı duyarlılığına, acil hastane başvurularına, hastane yatışlarına ve ilaç kullanımında artışa neden olduğunu belirten Prof. Dr. Elif Dağlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilimsel araştırmalar, hava kirliliğinin ani artışı ile ölüm oranlarının arttığını göstermektedir.
DSÖ: Hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl 7 milyon kişi ölüyor!
Hava kirliliğine iklim değişikliği sonucu oluşan sera gazlarından karbonmonoksit ve ozon katkıda bulunmaktadır. Hava sıcaklığında çok ani iniş ve çıkışlar, fırtınalar, aşırı yağışlar, sel baskınları alerji ve solunum hastalıklarını olumsuz etkilemektedir.”
Prof. Dr. Elif Dağlı, şu önerilerde bulundu: Bu bahar alerjisi olanlar polen ve küf mantarlarının yanısıra hava kirliliği ve iklim değişikliğinin sonuçlarından da etkileneceklerdir. Bahar alerjileri şubat ayı sonrasından yazın ortasına kadar devam edebilir. Burun akıntısı, kaşıntı, göz sulanması, nefes alma güçlüğü belirtiler arasındadır.
Bahar alerjisi nedir? Ne tür risk faktörleri şiddetlenmesine yol açar?
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?