Anadolu Sağlık Merkezi’nden Prof. Dr. Necdet Üskent 19 hasta, Amerikan Hastanesi’nden Prof. Dr. Nil Molinas Mandel 10 hasta, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Rüçhan Uslu 4 hasta, Acıbadem Altunizade Hastanesi’nden Prof. Dr. Aziz Yazar ve Dr. Mehmet Teomete 2’şer hasta, Prof. Dr. Canfeza Sezgin özel kliniğinde 2 hasta takip ediyor. Hastalardan alınan kan örnekleri ise Mega Medipol Hastanesi’nin laboratuvarında çalışılıyor.
Küba, artık purosuyla değil, akciğer kanseri aşısıyla anılacak
Hürriyet’ten Mesude ERŞAN’ın haberine göre, araştırmanın ana hedefi, ilacın hangi hastalarda daha etkili olduğunu ortaya koyacak biyobelirteci bulmak. Biyobelirteç saptanırsa, önce buna bakılarak ilaçtan yarar görüp görmeyeceği anlaşılabilecek. 12 hastanın ilk verileri Ulusal Kanser Kongresi’nde bildiri olarak sunuldu.
Tümör hücresine karşı vücudun kendi antikor üretimini yüksek düzeyde tetiklediği için “aşı” da denen ilaçla yapılan araştırmanın ilk bulgularına göre hastaların ömrünü ortalama 2-3 ay uzatıyor. Bu süre kimi hastada daha kısa, kiminde ise daha uzun. Ancak ortalaması kısa gibi görülen bu süre kanser tedavilerinde umut verici sayılıyor.
Medikal onkoloji uzmanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, racotumomab’ın akciğer kanserlerinin %80-85’ini oluşturan “küçük hücreli dışı” akciğer kanserlerinde etkili oldunu söyledi. Küba’da mide, pankreas gibi başka kanserlerde de kullandıklarını belirten Prof. Dr. Mandel, “Tümör hücresi bağışıklık sistemini aldatıyor. Vücudun kendinden zannettiği tümör hücresi ise istediği gibi büyüyor. Cilt altına enjekte edilen ilaç tümöre karşı savaşan bağışıklık hücrelerini tetikliyor. Vücut hastalığı geriletmeyi, durdurmayı veya en azından kendinden olmayanı tanımayı öğreniyor. Türkiye’deki hastalar 3 yıla yakındır bu aşıları getirtiyor” dedi.
Türk Türk hastalar bazen ilacı Türk Eczacılar Birliği üzerinden, soğuk zincirle getirtmek yerine kendileri Küba’ya giderek alıyor. Oradaki hastanelerde 1-2 başlangıç dozunu alıp, kalan dozları bavulda Türkiye’ye getiriyor. Ancak ilaç uygun koşullarda saklanmadığı için soğuk zincir bozuluyor. Hastalar artık bozulmuş dolasıyla etkisiz ilaçları almaya devam ediyor. Bazen de turistler sokakta, birkaç yüz dolara sahte ilaç alıp yine bavulla getiriyor. Ancak bu iki yolla getirilen ilaçlara Küba’daki üretici enstitü CIM güvence veremiyor.
Türkiye’de ruhsatlı olmayan ilacı ekonomik olarak alabilecek, uygun hastalara önerdiklerini söyleyen Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, şunları söyledi: “Cilt altındaki uygulama yerinde dahi bir yan etki görmedik. Bu büyük bir avantaj. Tedaviden önce ilacın hangi hastalara işe yapacağını gösterecek bir biyobelirteç bulmayı hedefliyoruz. Hastaların lenfosit yanıtlarında artış gözledik ki bu bizim için anlamlı bir sonuç.
Özellikle akciğer kanserinde kullanıyoruz. Ama meme, pankreas kanserinde de kullananlar oldu. Hastalar bu ilacı kullanmak için çok baskı yapıyor. İlaç umut verse de henüz standart tedavinin yerini tutmuyor. Standart tedaviyle birlikte kullanılabiliyor veya ardışık verilebiliyor. Kemoterapi almış, ‘Şimdi ben ne yapacağım’ diye kaygıya düşen çok sayıda hasta var. Herhangi bir idame tedavisi vermediğimiz bu hasta grubu için uygun bir seçenek. Hem hasta başıboş kalmadığını düşünüyor hem de yan etkisi olmayan bir şeyle devam ediyoruz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?