Yüksek risk grubundaki kişilerin düzenli olarak taranarak hastalığın erken evrede saptanmasının çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Risk faktörlerini tanımladığımız zaman, toplumsal farkındalığı nasıl arttıracağımız konusunda genel bir çerçeve oluşturmak mümkün oluyor.
Artan riskler nedeniyle kronik böbrek hastalığında patlama yaşanabilir
Böbrek hastalığı açsından önemli risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz. Öncelikli risk grupları arasında diyabet ilk sırada gelmektedir. Hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, ailesel böbrek hastalığı öyküsü, obezite ve yaşlılık diğer önemli risk faktörleridir.
Risk faktörleri arasında ayrıca sigara, böbrek taşları, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, sık ilaç kullanımı ve düşük doğum ağırlığı sayılabilir. Ülkemizde bu risk faktörleri ne yazık ki oldukça sık görülmektedir. Örneğin son yıllarda diyabet prevelansı ciddi şekilde artarak %13’e yükselmiştir. Son dönem böbrek hastası olan ve diyaliz tedavisi alan hastaların %40’na yakınında neden diyabet olarak saptanmıştır. Türkiye’de 6 milyonu aşkın kronik böbrek hastalığı için risk taşıyan diyabet hastası bulunuyor.”
Kronik böbrek hastalığının belirti vermeden sinsi seyreden bir hastalık olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ateş, şu bilgileri verdi: “Erken teşhis için risk grupları mutlaka taranmalıdır. Çünkü hastalık ancak çok ileri aşamalarda çeşitli belirti ve bulgularla belirti vermektedir. Dolayısıyla özellikle birinci basamakta yer alan hekimlerin ve aile hekimlerinin risk grubunda yer alan kişileri iyi takip etmeleri ve tarama testlerinden geçirmeleri erken teşhis için hayati öneme sahip olacaktır.
Belirtileri oldukça sınırlı olmasına rağmen böbrek hastalıklarının tanısı oldukça kolaydır. Basit bir idrar tetkiki ve kanda kreatinin ölçümü ile bir kişinin kronik böbrek hastası olup olmadığı kalayca saptanabilmektedir. Bu nedenle yüksek risk grubundaki kişilerin bu tetkiklerden geçirilmesi büyük öneme sahiptir.”
Sağlık otoritesinin kronik böbrek hastalığının önlenmesini öncelikli hedefler arasına koyması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ateş, “Kronik hastalıkların önemli bir bölümü bir biriyle ilişkili olduğu için bunların toplu olarak ele alınması ve önleyici tedbirlerin bütünsel olarak planlanması gerekiyor. Dolayısıyla hipertansiyon, diyabet ve böbrek hastalıkları gibi yakın ilişki içinde olan sorunların kaynağına yönelik çalışmalar yapmamız gerekiyor.
Böbrek yetmezliği nedir? Neden olur? Belirtileri ve tedavisi
Bunların ortak risk faktörleri var. Bu risk faktörleri azaltılırsa tüm sorunların oranında da azalma sağlanacaktır. Erken teşhis için birinci basamak hekimlerine çok önemli görevler düşmektedir. Dolayısıyla bu gruplara yönelik farkındalık ve eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekiyor. Ayrıca tanı araçlarının riskli gruplarda daha yaygın kullanılması gerekiyor. Sağlık otoritesi hastalarda glomerüler filtrasyon değerinin bildirilmesini bir zorunluluk haline getirebilir” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?