Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgınında, çeşitli tıbbi bilgiler de ileri sürülüyor. İngiltere’de doktorlar, COVID-19 hastalığına bağlı olarak çocuklarda, nadir hastalıklardan biri olan Kawasaki hastalığının görüldüğünü bildirildi. Hastalığa başka ülkelerde de rastlandığı öne sürülüyor. Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Can Kocabaş, kamuoyuna COVID-19 ile Kawasaki hastalığının bağlantılı olduğuna yönelik haberler yansısa da kesin bir ilişki kurulmadığını vurguladı. Görülen hastalıklara yönelik olarak, “Kawasaki hastalığına benzer bulguların olduğu tespit edilerek, bu durumun COVID-19 ile ilişkili olabileceği ileri sürülse de henüz kanıtlanamamıştır” bilgisini veren Prof. Dr. Kocabaş, Kawasaki hastalığı ile ilgili merak edilenlere ilişkin Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’nın sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Kocabaş: Son günlerde İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bakım ünitelerinde takip edilen bazı çocuklarda Kawasaki hastalığına benzer bulguların olduğu tespit edilerek bu durumun COVID-19 ile ilişkili olabileceği ileri sürülse de henüz kanıtlanamamıştır. Çünkü bazı COVID-19 enfeksiyonu geçirmeyen çocuklarda da benzer klinik seyir gözlenmiştir. Yine de İngiltere ve ABD de sağlık otoriteleri COVID-19 enfeksiyonunun farklı bir şekilde seyredebileceği hususunda hekimleri uyarma ihtiyacı hissetmiştir.
Kawasaki hastalığı, ani başlayan ve vücudumuzda birçok sistemde küçük ve orta çaplı damarlarda vaskülite yani iltihaplanmaya neden olan yangısal bir süreç olarak tanımlanabilir. Vaskülit, en sık kalp damarlarında yani koroner damarlarda görülür ve uygun şekilde tedavi edilmediğinde damarlarda hasarlar (anevrizma) gelişebilir.
Koronavirüs REHBERİ: Nasıl bulaşır? Belirtileri, korunma yöntemleri ve tedavisi
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığının nedeni ne yazık ki günümüzde tam olarak bilinmemektedir. Viral enfeksiyonlar ya da bazı çevresel etmenler ile ilişkili olabileceği düşünülse de yapılan birçok çalışmada herhangi mikrobiyal (virüs, bakteri, mantar vb) ve çevresel faktör tespit edilememiştir. Genel yaklaşım olarak bir ya da birçok mikrobiyal ya da çevresel antijenin bağışıklık sistemini aktive edebileceği, otoimmün yanıtların da süreçte etkili olabileceği düşünülmektedir. Ancak Kawasaki hastalığı ile bazı genetik yapılar ile ilişkisi olduğunu biliyoruz. Japonya ve pasifik adalarında yaşayanlarda beyaz ırka göre oldukça sık görülmektedir.
COVID-19 enfeksiyonu çocuklarda daha hafif bulgularla seyretmektedir. Ancak son günlerde çeşitli ülkelerin sağlık otoriteleri tarafından yapılan uyarılar dikkatimizi çocuklar üzerinde çevirdi. Birçok ülkede yoğun bakım ünitelerinde klinik tablosu ağır seyreden ve COVID-19 pozitifliği olan çocukların bazılarında toksik şok sendromu ya da kawasaki hastalığında görülen inflamasyona benzer bulgular gözlendiği bildirilmiştir. Korona virüslerin söz konusu klinik tabloya neden olabileceği vurgulanmıştır.
Ancak COVID-19 negatif olan çocuklarda da benzer tablonun görüldüğünü belirtmek gerekir. Dolayısı ile korona virüslerin kawasaki hastalığına ya da toksik şok sendromuna neden olduğu henüz netlik kazanmamıştır. Şimdiye kadar ki süreçte bu ilişkiyi kanıtlayan herhangi bir bilimsel çalışma da yayınlanmamıştır. Ancak hekimlerin COVİD-19 sürecinde bu tabloların gelişmesi açısından dikkatli olmaları gerekiyor.
Prof. Dr. Kocabaş: Bu konuda klinik deneyimlerden kaynaklı bilgilerimiz bulunuyor. Yayınlanmış ve doğruluğu değerlendirilmiş bilimsel bir çalışma henüz yoktur. Ancak COVİD-19, çocuklarda hafif bulgularla seyrederken nadir olarak görülen Kawasaki hastalığına benzer bulguları olan çocukların sayısında artışın olması bu ilişkinin olabileceğini düşündürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü de bu konuyu gündemine alarak incelemeye başlamıştır.
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığı nadir görülmektedir. Tanısı bazı kriterlerin varlığı ile konmaktadır. Genellikle beş yaşın altında daha çok erkek çocuklarda görülür. Beş günden uzun süren ve ateş düşürücülere iyi yanıt vermeyen ateş en önemli bulgusudur. Bu çocuklarda ateşi nedeni olabilecek enfeksiyon odağı da saptanamaz. Ateş ile beraber çocuklarda aşırı huzursuzluk gözlenir. Kawasaki hastalığının 3 evresi vardır.
Prof. Dr. Kocabaş: Koronavirüs, ileri yaştaki astımlılarda daha ağır seyredebilir
İlk evrede (ilk 10 gün) yani akut dönemde ateşle beraber, gözlerde akıntısı olmayan kızarıklık, ciltte gövde, kollarda ve bacaklarda kızarıklıklar ve döküntüler, el ve ayak sırtlarında oluşan şişlik ve kızarıklık, özellikle boyunda tek taraflı lenf bezlerinde büyüme, ağızda, dudaklarda, boğazda kızarıklar, soyulmalar, kabuklanmalar ile dilde şişme ve parlak bir kırmızılık hali (çilek dili), eklem tutulumuna bağlı bulgular ortaya çıkar. Kalp-damar sisteminin etkilenmesi bu dönemde görülmeye başlar.
İkinci evre yani sub akut dönemde (10 gün ile 6.5 hafta arası) ise tedavi edilmez ise ateş devam ederken cilt, göz, ağız, eklem ve lenf düğümlerindeki bulgular gerilemeye başlar. Kalp damarlarında anevrizma gelişimi üçüncü hafta civarında başlar. Sistemik inflamasyon bulguları beşinci haftada zirve yapar. Bu dönemde tedavi edilmeyen hastalar kaybedilebilir. Üçüncü yani son evrede (6.5 ile 9 hafta arası dönem) ateş ve inflamasyon gerilemeye başlar. Ancak yine de 8. haftada anevrizma oluşum riski mevcuttur.
Ateş ile başvuran bazı çocuklarda Kawasaki tanısı için yeterli kriterler bulunmayabilir. Vakaların %15-20’sinde görülen bu durum, incomplet kawasaki olarak adlandırılır.
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığı kış ayları ve ilkbahar başlangıcında daha sık görülmektedir.
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığının tanısı için belirlenmiş kriterler bulunmaktadır.
Beş günden uzun süren ve ateş düşürücülere yanıt vermeyen çocuklarda aşağıdaki 5 bulgudan 4’ünün bulunması tanı için yeterlidir.
Klinik bulgularla beraber sistemik inflamasyon bulguları da hastalarda bakılmalıdır. Kardiyak değerlendirme (EKO kardiografi, EKG, bazı biyobelirteçler) ile hemogram, akut faz reaktanları, kardiyolojik değerlendirme.
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığında erken tanı konulması tedavinin başarısı için önemlidir. Kawasaki hastalığında tedavideki temel amaç; ateşin düşürülmesi, inflamasyonun ve trombosit aktivasyonunun baskılanması ve oluşabilecek kardiyak sekellerin önlenmesine yöneliktir. IVIG infüzyonu (İntravenöz İmmünoglobülin) ve aspirin tedavide kullanılmaktadır. Hastalığın durumuna göre kortikosteroidler, biyolojik ajanlar ve antikoagulan ilaçlar tedaviye eklenebilir.
Prof. Dr. Kocabaş: Kawasaki hastalığında en korkulan durum, koroner arterlerde anevrizma meydana gelmesidir. Oluşan anevrizmaların çapı hastalığın seyri açısından önemlidir. Küçük çaplı olanlarda gerileme olabilir. Koroner arter anevrizmaları tanıda gecikilebileceği için incomplet kawasaki hastalarında, IVIG tedavisine yanıt vermeyenlerde, hastalığın başlama yaşı <6 ay ya da >6 yaş olanlarda, trombosit ve lökosit değerlerinin yüksekliğine bağlı olarak artmaktadır. Tekrarlama riski oldukça düşüktür (%2-4), başlama yaşı 3 yaş altı çocuklarda bu oran daha yüksektir.
Prof. Dr. Kocabaş: Küresel salgına neden olan korona virüslerin neden olduğu hastalığın seyri ile bilgilerimiz sürekli değişmektedir. Nadir olarak görülen Kawasaki hastalığı ile ilişkisi bilimsel olarak kısa zamanda içerisinde gösterilecektir. Bu süreçte korunma önlemlerinin çocuklarda da titizlikle uygulanması gerekmektedir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?