Kolorektal kanserlerin belirtileri, teşhisi ve güncel tedavi seçenekleri

Yazan Hatice Pala Kaya
11 Şubat 2017   |    5 Ocak 2020    |   Kategori: Kolon kanseri, Onkoloji, Üye Yazıları Print

Kolorektal kanserler, hem erkeklerde hem de kadınlarda üçüncü en sık görülen kanser türü. Dünya çapında yılda yaklaşık 1.5 milyon kolorektal kanser hastası görülürken, ülkemizde her yıl yaklaşık 14-15 bin kişiye Kolorektal kanser tansı konuyor. Kolorektal kanserlerher yaşta görülebilmesine rağmen en fazla 50 yaşından sonra gözlendiğini söyleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Benekli, kolorektal kanserlerin erken tanısının tedavi başarısında önemli bir role sahip olduğunu belirterek erken evre belirtilerine dikkat çekti. Kolorektal kanserlerle ilgili Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’nın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Mustafa Benekli, güncel tedavi seçenekleri ile ilgili kapsamlı bilgiler verdi.

Kolorektal kanserlerin toplumda görülme sıklığı nedir? Genel özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Kolorektal kanserler, dünyada en sık görülen kanserler arasında üçüncü sıradadır. Dünya çapında yılda yaklaşık 1.5 milyon kolorektal kanser hastası görülmektedir. Benzer şekilde ülkemizde de batı tipi beslenmenin yaygınlaşmasından sonra giderek artan kolorektal kanserler hem erkeklerde hem de kadınlarda 3. en sık kanserdir. Ülkemizde yılda yaklaşık 14-15 bin yeni hastaya tanı konmaktadır. Her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen en sık 50 yaşından sonra görülmekte ve tüm hastaların %90’ı 50-60 yaşın üzerinde ve aralığındadır.

Kolorektal kanserlerin gelişim süreci hakkında ayrıntılı araştırmalar yapılmış ve kolorektal karsinogenezi detaylı olarak ortaya konmuştur. Kolorektal kanserler barsak iç duvarında iyi huylu minik polipler şeklinde başlar. Polipler giderek büyür, genetik mutasyonlar ortaya çıkar ve kanser kitlesi haline gelir. Ardından yeni mutasyonlarla iyice büyüyen tümör, barsak katlarını geçerek vücuda yayılır.

Tüm bu süreç 10-15 yıl içerisinde yavaş yavaş gelişir. Kolorektal kanserler için risk oluşturan faktörler ileri yaş, batı tipi hayvansal yağdan zengin diyet (hamburger, kızarmış kırmızı et gibi), sigara, alkol, polipler, ailede barsak kanseri hikayesi olması, genetik sendromlar ve ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi barsak hastalıklarıdır.

En sık görülen kolon kanseri belirtileri

En sık görülen kolon kanseri belirtileri gaitada kanama ve dışkılama alışkanlıklarında değişikliklerdir. Kolorektal kanserler erken evrelerde genellikle bulgu vermezler. Tümör büyüdükçe belirtiler ortaya çıkar ve bu belirtiler tümörün yerleşim yerine ve yaygınlığına göre değişebilir. Tümör kitlesi barsakta tıkanıklığa veya delinmeye yol açabilir veya çevre dokulara yapışarak ağrı ve barsak hareketlerinde bozulmaya sebep olabilir.

Kolon kanseri neden olur? Belirtileri, tedavi yöntemleri ve ameliyatı

Sağ kolon yerleşimli tümörler daha geç belirti verirler. Hastalar genellikle gizli kan kaybı ve ciddi kansızlık, halsizlik ve nefes darlığı gibi şikayetlerle doktora başvururlar. Sol kolon ve rektum kanserlerinde dışkıda kan görme en sık bulgudur. Hastalarda dışkılama alışkanlıklarında değişme, kabızlık, spazm gibi karın ağrısı, şişkinlik ve kilo kaybı olabilir.

Kolorektal kanserlerin erken teşhis için özel tanı protokolleri var mı?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Erken teşhis önemlidir ve bunun için belirli protokoller vardır. Hastaların çoğunun hiçbir belirti olmadan rutin tarama sırasında kolonoskopi ile teşhis edildikleri akıldan çıkarılmamalıdır. Tümör çok büyük boyutlara gelmeden belirti vermediğinden tarama yapılması elzemdir. Kolorektal kanserler oluşumu süreci iyi huylu polipler şeklinde başlar. Bu nedenle tarama kolonoskopisi sırasında tespit edilen polipler kanserleşmeden çıkarıldığında, kanser oluşumunun önüne geçilmiş olur.

Kansere dönüşme riski olan polip tespit edilerek çıkartılan kişiler ilk muayeneden 1-3 yıl sonra tekrar kolonoskopi ile değerlendirilmelidirler. Kolorektal kanserlerde tarama 50 yaşından sonra başlar. Risk altındaki bireylerde tarama daha erken yaşlarda başlamalıdır. Erken tanıda kullanılan testler gaitada gizli kan testi, sigmoidoskopi (barsağın uç 1/3 kısmı) veya kolonoskopidir. T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Ulusal Kanser Tarama Programına göre 50 ile 70 yaş arasında 2 yılda bir gaitada gizli kan testi ile 51 ve 61 yaşlarında 2 kez kolonoskopi yapılması önerilmektedir.

Kolorektal kanserlerde hasta tanı aldığı andan itibaren nasıl bir tedavi belirliyorsunuz? Erken evre hastalarda tedavi yaklaşımı nasıl olmalı?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Kolorektal kanser teşhisi tümörün kolonoskopi sırasında görülmesi ve biyopside kanser hücrelerinin tespit edilmesi ile konur. Teşhis sonrası tümörün evresini belirlemek veya vücudun diğer bölümlerine yayılım olup olmadığını tespit etmek için birtakım radyolojik görüntüleme yöntemlerine başvurulur. En sık yapılan tetkikler ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi veya PET tomografi tetkikleridir.

Kanser ağrısı yaşam kalitesini olumsuz etkiler: Mutlaka tedavi edilmelidir!

Erken evre hastalık denince evre 1, 2 ve 3 kastedilir. Erken evre kolorektal kanserlerin tedavisinde cerrahi, en önemli küratif yöntemdir. Ameliyatta tümör etrafında salim barsak dokusu bırakılarak çıkarılır. Genellikle 30-40 cm bir segmentin çıkarılması yeterli olur. İyi bir cerrahide en az 14 lenf bezi, tümörle birlikte çıkarılmalıdır. Kolorektal kanserin evrelemesi cerrahi ile yapılır. Eksik lenf bezi çıkan durumlarda geride hastalık kalmış olması ihtimali ve tümörün düşünülenden daha yaygın olabileceği varsayımıyla koruyucu kemoterapi sıklıkla kullanılır.

Erken evre kolon kanserli hastalardan bazılarında, tümör tam olarak çıkarılsa bile nüks riskine göre koruyucu kemoterapi verilmesi gereklidir. Koruyucu kemoterapi denilen adjuvant tedavi evre 3 hastalarda standart olarak uygulanmalıdır. Bazı evre 2 hastalarda da gerekebilir. Ancak evre 1 hastalarda nüks riskleri zaten düşük olduğundan koruyucu kemoterapiye gerek yoktur.

Kanser ilaçları kan dolaşımına geçerek vücuttaki görmediğimiz kanser hücrelerini öldürerek nüks ihtimalini azaltırlar. Bu amaçla kullanılan temel ilaçlar 5FU veya onun öncül molekülü olan kapesitabin isimli ilaçlardır. Kanser ilaçları damardan verilmekle birlikte 5FU’nun öncül molekülü olan kapesitabin adlı ilaç ağızdan hap olarak verilir ve vücutta 5FU aktif maddesine dönüşür. 5FU veya kapesitabin bazı durumlarda oksaliplatin adlı başka bir ilaç ile kombine edilebilir. Rektum kanserli hastalarda lokal nüks ihtimalinin yüksekliğinden dolayı evre 2 ve 3 hastalık durumunda koruyucu radyoterapi gerekebilir.

İleri evre kolorektal kanserli hastalar için yeni tedaviler var mı?

Prof. Dr. Benekli: Var tabi. Tüm kanserlerde olduğu gibi kolorektal kanserlerde de yeni çalışmalar sonucunda yeni yöntemler zaman içinde kullanıma girmektedir. Genellikle hedefe yönelik akıllı molekül olarak bilinen yeni nesil biyolojik ilaçlar tedaviye eklenir. Kolorektal kanserlerde ileri evre hastalarda genetik testler rutin olarak tedaviyi yönlendirmek amacıyla yapılır. İleri evre hastalarda RAS mutasyonu ve BRAF mutasyonu bakılması gerekir. RAS mutasyonları tüm yaygın evre hastaların %40’ında görülür.

Psiko-onkoloji, kanser tedavisinin parçası haline gelmeli

BRAF mutasyonu hastaların yaklaşık %10’unda görülür ve kötü gidişin habercisidir. Tedavi planlaması yapılmadan önce RAS ve BRAF mutasyonu olup olmadığı tespit edilmeli ve tedavi bu sonuçlara göre planlanmalıdır. RAS doğal tip olan hastalarda anti-EGFR ilaçlar (cetuximab ve panitumumab) birinci basamak tedavide giderek daha fazla tercih edilmektedirler. Tümörün damarsal yapısını düzenleyen ve tümörün kanlanmasını engelleyen bevacizumab isimli antiangiogenik ilaç metastatik kolon kanserinin birinci basamak tedavisinde kemoterapiye ek olarak en sık tercih edilen ajandır. Aflibercept isimli bir diğer angiogenez inhibitörü ilaç dünyada pek çok ülkede 2. basamakta kullanılmaktadır, ülkemizde piyasaya çıkması beklenmektedir.

İleri evre hastalık tedavisinde standart tedavi seçenekleri tükendiğinde 3. basamak ve sonrasında bir diğer akıllı ilaç regorafenib devreye girer. Ülkemizde yapılan çalışmasında da oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır. Ruhsatlı ve geri ödeme dahilinde ülkemizde artık rahatlıkla kullanılabilmektedir. TAS102 adlı bir diğer ilaç yine 3 ve 4. basamakta dünyada sıklıkla kullanılmaktadır. Ülkemize de yakın gelecekte getirilmesi planlanmaktadır, şu anda kullanma imkanımız yoktur.

Tedavi protokolünün seçiminde nelere dikkat edilmelidir?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Erken evre hastalarda koruyucu kemoterapi olarak uygulanan 5FU veya kapesitabin temelli tedavi protokolleri standarttır. Dikkat edilmesi gereken, yapılacak tedavinin yoğunluğuna bağlı hastalara herhangi bir zarar verilmemesi gerektiğidir. Erken evrede kemoterapi koruyucu olduğundan, koruyalım derken hastalara zarar vermemek en önemli koşuldur.

Yaygın hastalığı olan kolorektal kanserli hastaların performans durumlarına göre kemoterapi almaları gereklidir. Bir diğer faktör hastanın genel sağlık durumunu etkileyen şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp hastalığı gibi hastalıkların olup olmamasıdır. Yani hastanın yüksek yoğunluklu bir tedaviyi kaldırabilecek durumda olup olmaması tedavinin gidişini belirler. Bu hastalarda tam şifa genellikle mümkün olmamakla birlikte, uzun ve kaliteli bir yaşama sahip olabilirler.

Genetik tarama ile kanserden korunmak ve öne geçmek mümkün

İleri evre hastalıkta tedavi başlanmadan RAS testi mutlaka yapılmalıdır. BRAF testi yapılması da tercih edilir. Tedaviyi iyi tolere edebilecek hastalarda ikili veya bazen üçlü ilaç kombinasyonları uygulanabilir. 5FU, oksaliplatin ve irinotekan adlı ilaçların birbirleriyle farklı kombinasyonları kullanılır. Bu kombinasyona hedefe yönelik biyolojik ilaçlar da eklenebilir. Bu amaçla tümörün damarsal yapısını düzenleyen, tümörün kanlanmasını engelleyen bevacizumab isimli ilaç sıklıkla kullanılır. RAS doğal tip olan hastalarda cetuximab ve panitumumab isimli antikorlar RAS sinyal iletimini bloke ederek etki göster.

İleri evre hastalarda tedavi planı bütüncül olarak ele alınmalıdır. Yani bir tedavi başlanırken bundan sonraki aşamada hangi tedavi, ondan sonra hangi tedavi uygulanacağı baştan planlanmalıdır. Tedavi araları verilecekse hangi durumlarda, ne kadar süreyle ara verileceği önceden kararlaştırılmalıdır.

Kanser tedavisi gören hastalarda en sık karşılaşılan sorunlar nelerdir?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Kemoterapi ile sık karşılaşılan yan etkiler görülebilir. Bunlar bulantı, kusma, halsizlik, iştahsızlık gibi genel yan etkilerdir. Bulantı önleyici ilaçlarla kusma büyük ölçüde engellenebilir. Saçlar bu ilaçlarla biraz seyrelmekle birlikte tamamen dökülmez. Ayrıca kan düşüklüğü, ateş ve enfeksiyon nadir olmakla birlikte korkulan yan etkilerdir. Her ilacın kendine özgü yan etki profili vardır.

Bunlardan sık görülenlerin hastalara anlatılması ve yan etkilere farkındalıklarının oluşturulması çok önemlidir. Ayrıca hastaların tedaviye uyumu tedavi başarısını belirleyen en önemli etkenlerden birisidir, hap olarak kullanılan ilaçların yutulmaması tedavi başarısını düşürür.

immünoterapi ilaçlarının kolon kanseri tedavisinde yeri var mıdır? Bu alandaki son gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Maalesef, immünoterapi alanındaki gelişmelerden en az nasibini alan kanserlerden biri kolon kanseridir. İleri evre kolon kanserleri arasında bir genetik değişiklik “mikrosatellit instabilite pozitif” olan hastaların immünoterapiden fayda görebileceklerine dair yayınlar vardır.

Hematolojik kanserli hastalarda beslenme ve diyet nasıl olmalı?

Bu hastalar tüm kolon kanserli hastaların az bir kısmını oluşturmaktadır. Bu konu üzerinde çalışmalar devam etmektedir, ancak şimdilik immünoterapinin kolon kanserlerinde deneysel olduğunu söyleyebiliriz.

Kolon kanseri riskini azaltmak için neler yapılabilir? Korunmada beslenmenin etkisi nedir?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Kolorektal kanser riskini azaltmak amacıyla yapılabilecek pek çok şey vardır. Kolon kanseri aslında bazı risk faktörlerinden kaçınma ile önlenebilecek kanserler grubuna girer. Kolon kanserlerinden korunmada beslenme önemli yer tutar. Yüksek lifli, posadan zengin düşük yağ içerikli gıdaları tüketmek, kırmızı etlerden, kızarmış gıdalardan, hamburger vb. gibi fastfood ürünlerinden mümkün olduğunca uzak durmak tavsiye edilir. Ayrıca düzenli fiziksel egzersiz, aşırı kilolardan kurtulmak, sigara ve alkolden uzak durmak kolorektal kanser riskini azaltır.

Eklemek istediğiniz noktalar var mı?

Prof. Dr. Mustafa Benekli: Fastfood beslenme dediğimiz ağır yağlı gıdaların tüketiminin giderek artmasıyla kolon kanseri sıklığının belirgin ilişkisi vardır. Ülkemizde kolon kanseri sıklığının artmasının en önemli sebeplerinden birisi budur. Giderek daha batı tarzı yaşayan, yağlı diyetle beslenen, fazla hareket etmeyen bir toplum olduk. Bunlara dikkat edilmesi durumunda kolon kanserleri büyük oranda engellenebilir bir kanserdir.

Ancak buna rağmen yeterli değildir. Korunma için yapılabilecek en önemli şey, tarama programlarına katılarak 50 yaşından sonra kolonoskopi yaptırmaktır. Sağlık Bakanlığı bu konuda önemli adımlar atmış ve ulusal tarama standartlarını belirlemiştir. Halk arasında kolonoskopiden korkuluyor, sonuçta bir hortumla barsaklar inceleniyor, bazıları için çok korkutucu olabiliyor. Bunu yenmek lazım. Hayat boyunca tek bir kolonoskopi ile bile kolon kanseri riskini %50 azaltmanın mümkün olduğunu hatırlatmak isterim.

Tarama testleri hiçbir şikayeti olmayan insanlar için geçerlidir. Bu tarama programlarının hiçbir hastalığı veya şikayeti olmayan normal bireylere uygulanması önerilmektedir. Ancak dışkıda kanama, kabızlık veya kolon kanseri ile birlikte bulunabilecek diğer bulgu ve belirtileri olan hastalarda bu tetkikler vakit kaybedilmeden hemen yapılmalıdır.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla