Yaşlılarda kolesterol yükseldikçe mortalite azalır

Kategori: Kardiyoloji Print

Kolesterol teorisinde kullanılan yöntem tümüyle yanlış

‘Bağımsız hekimler’ tarafından yaşanan kolesterol ilaçları tartışması konusunda önceki gün düzenlenen basın toplantısında konuşan Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş, “Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın bilginin bir masal olduğunu düşünüyorum. Bu teoride kurulan yöntem tümüyle yanlış ve mantıksal değil. Sorun şuradan kaynaklanıyor; bilim her zaman özgürdür eğer bilimi din haline getirecek argümanlar öne sürerseniz bilim çalışmaz” dedi.

Önceki gün Türk Kardiyoloji Derneği’nin (TKD) eleştirilerine cevap vermek için ‘bağımsız hekimler’, tarafından İstanbul Hyatt Otel’de düzenlenen basın toplantısında konuşan uzmanlar pek çok çalışmadan örnekler vererek savlarına yönelik bilimsel argümanları ortaya koydular. Basın toplantısında konuşan uzmanlardan birisi olan Kolesterol ve Akıl Oyunları, Manifesto: Çarmıha Gerilen Molekül ve Modern Bilimin Kolesterol Masalları ve Kolesteroldeki Kaos kitaplarının yazarı  Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş, kolesterol teorisinde kullanılan yöntem tümüyle yanlış olduğunu savundu.

Modern bir yüz yılda yaşanan bu tartışmanın verici olduğunu dile getiren Durmuş, “Kendilerini resmen engizisyon mahkemesi olarak gördüler ve bizi aforoz etmeye çalıştılar. Suç duyurusunda bulunmak profesörlerin ve derneklerin işi değildir. Bu hakkı kendilerinde nerden buluyorlar. Bilim doğrulamacılık değildir. Bazı şeyleri yanlışladığınızda da her şey biter. Işık hızının yanlış hesaplandığını düşünüyorsunuzdur yeni bir hesapla bunu yanlışlarsınız. İşte bu bilimin işleyişidir. Statinlerin işe yarayıp yaramadığına dair yapılan pek çok meta analiz sonucunda görülmüş ki kolesterol düşse bile statinler hiçbir işe yaramıyor. Bütün hormon sistemi kolesterole bağımlıdır. Bildiğimiz bütün hormonlar kolesterolden yapılır. Dünkü basın toplantısının deşifresini aldım. Orda deniyor ki statin tedavisi %25-45 arasında fayda sağlar. Mutlak risk ve göreceli risk kavramları birbirinden tamamen farklıdır. Bu ilaçların mutlak riski en abartılı araştırmalarda bile %4 ü geçmez. Yani mutlak risk şu demektir; bu ilacı alan hastalardan sadece ve sadece %4’ü fayda görmüştür. Geri kalan %96’ı hiçbir fayda görmemiştir. Mutlak ve göreceli riskin ne olduğunu insanlara söylemeden statinlerin %25-45 arasında kardiyovasküler risk azalttığını söylüyorlar. Bu görecelidir yani kontrol grubu yoktur. Ayarsız bir teraziye binmişsiniz gibi. Gerçekte ilaçların mutlak risk oranı değerlendirilmelidir” dedi.

Kolesterol teorisinde kullanılan yöntem tümüyle yanlış
Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın bilginin bir masal olduğunu ileri süren Durmuş, şu bilgileri verdi: “Size bir bardak su getirsem ve ‘içindeki bileşenler zararlıdır’ desem tepkiniz muhtemelen sıvının ne olduğunu anlama yönünde olurdu. İçinde ne olabilir, su (H2O) olabilir ya da hidrojen peroksit (H2O2) olabilir ki o da sıvıdır. İlki hayat verir, ikincisi öldürür. Kolesterol konusunda yapılan saçmalık, verdiğim örneğe benzer şekilde, bardakta ne olduğu söylenmeden size sıvının zararlı olduğunun söylenmesidir. Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın teoride, teori oluşumunda kurulan yöntem tümüyle yanlış, matematiksel ve mantıksal değil. Her şeyden önce kandaki kolesterol yüksekliği, aşırı hücresel kolesterol üretimine değil, kanda aşırı partikül birikimi (LDL) nedeniyle oluşuyor, böyle bir durumda ilaç (statin) kullanmak tümüyle akıl ve mantıkdışıdır.”

Amaç yüksek oranda para kazanmak
Kırk beş yaş üstü her keste kolesterol değerlerinin göreceli olarak yükseldiğini söyleyen Durmuş, “Dünyadaki 8 milyar insanın 45 yaşından sonra en az %30-40’ında kolesterol (göreceli olarak) yükselmek zorundadır. Eğer hücresel kolesterol üretimine dayanmayan, kanda ortaya çıkan bu göreceli kolesterol yüksekliğini bir hastalık olarak gösterip bunu düşük gösterecek ‘statin’ gibi bir alternatif bulacak olursanız, sürekli ve muazzam bir para kazanırsınız. Kardiyologlar yaşlılardaki ölüm oranları ile kolesterol yüksekliği arasındaki ilişkiye girmezler. Çünkü yaşlılarda kandaki kolesterol düzeyi yükseldikçe ölüm oranı azalır, kolesterol düzeyi azaldıkça ölüm oranı artar” diye konuştu.

Organizmada bazı moleküller kanda yüksek görünmesi durumunda bunun  bir hastalıkla veya organla ilişkili olacağını belirten Durmuş, sözlerini şöyle noktaladı: “Mesela bir enfeksiyonda kandaki lökosit sayınız artar, ateşiniz yükselir. Doktor size ‘Kandaki lökosit sayınız sizi hasta etti’ demez, ‘Hastalığınızdan dolayı lökosit sayınız arttı’ der. Enfeksiyona neden olan bakteriyi verdiği ilaçla öldürür ve lökosit sayısı normale iner. Aynı mantık kolesterol için de geçerlidir. Kolesterolün yüksekliğini organizma içinde hiçbir hastalıkla-organla ilişkilendiremediler. Bu yüzden de doğrudan tek hedef olarak kolesterolü seçtiler. Oysa mantık çok basit: ‘Homozigot ailesel kolesterol yüksekliğinde’ çocuklara karaciğer nakli yapılıyor ve böylece bu minik insanlar tümüyle kolesterol sorunundan ömür boyu kurtuluyor. Genetik kolesterol yüksekliğine biraz dikkatli bakmayı becerebilseler sorunun aslında kolesterol değil, karaciğer hücreleri olduğunu çok rahat görebilirlerdi.”

İstanbul Hyatt Otel’de ‘Kolesterolle ilgili bilimsel gerçekler’ başlığıyla düzenlenen basın toplantısına Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş katıldı.

 

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla