Milliyet yazarı Münir, TKD’yi verileri çarpıtmakla suçladı
Geçtiğimiz hafta boyunca ülkenin gündemini yoğun şekilde meşgul eden kolesterol ilaçları tartışması Milliyet Gazetesi yazarı Metin Münir’in kaleme aldığı üç köşe yazısıyla birlikte yeniden alevlendi. Türk Kardiyoloji Derneği’ni istatistiklerle oynayarak halkı yanıltmakla suçlayan Münir’in yazılarına cevap gecikmedi. Medikal Akademi, olarak tartışmanın yeniden alevlenmesine neden olan Metin Münir’in üç yazısını ve TKD’nin cevabını eksiksiz olarak yayınlamayı uygun gördük.
Kardiyoloji Derneği’nin yanıltıcı istatistikleri
Metin Münir / mmunir@milliyet.com.tr
Türk Kardiyoloji Derneği istatistiklerle oynayarak halkı kolesterol ilaçlarının etkinliği konusunda yanıltmaktadır. Bir örnek. Derneğin yolladığı, Başkan Prof. Dr. Oktay Ergene, Genel Sekreter Prof. Dr. Mehmet Aksoy imzalı mektuptan* aldım: krizi geçirenlerde (kolesterol düşürücü) statin ilaçları ölüm ve tekrar krizi 5 yıl içinde yüzde 8-9 önlemektedir.”
Bu, aslında şu demektir: Kalp krizi geçirip de kolesterol düşürücü ilaç alanların %92-93’ünde bu ilaçlar ölümü veya krizin tekrarını önlememektedir. Her yedi-sekiz kişinin ölmemesi veya tekrar kriz geçirmemesi için 92-93 kişinin beş yıl boyunca statin kullanması beyhude, bu ilaçların ağır yan etkilerine katlanmaları gerekir.
Bu ayrıca şu anlama gelmektedir: Kolesterol düşürücü ilaçlar kolesterolü düşürebilir. Ama bu düşük kolesterol, ilaç alanların yüzde doksandan fazlasında kalp krizinin tekrarlanmasını önlemez. Demek ki kolesterolün düşük veya yüksek olması tek başına kalp krizi belirleyicisi veya habercisi değildir.
Bir de şu var: Adı geçen yüzde 8-9 kişinin hayatta kalması kolesterol ilaçlarına bağlı olmayabilir de. Bu kişiler kalp krizinden sonra hayat tarzlarını değiştirerek, örneğin sigarayı keserek, daha sağlıklı beslenerek, spor yaparak aynı sonuca ulaşmış olabilirler.bir yanıltıcı bilgi derneğin geçen hafta verdiği basın toplantısında ortaya atıldı. Dernek Başkanı Prof. Dr. Oktay Ergene ABD’nin Framingham kasabasında yürütülmekte olan ünlü bir araştırmaya atıfta bulunarak şu iddiada bulundu (www.tkd.org.tr)’deki video):
Kolesterol seviyeniz 150-200 ise yaşam boyunca koroner kalp hastalığına yakalanma riskiniz yüzde 20. Eğer 225 ise risk yüzde 40’a, 300’ün üzerinde ise yüzde 90’a çıkıyor. Ergene’ye göre, “300 üzerinde bir kolesterol değeriniz söz konusu ise koroner kalp hastalığından kaçınmak hemen hemen imkânsız.”
Dün Farmingham’ı aradım, oradaki yetkililerle konuştum ve Ergene’nin bu tespitinin gerçekle ilgisi olmadığını öğrendim. Bana şu bilgiyi verdiler: kadar kolesterol varsa bu kadar risk var denemez. Çünkü kalp ve damar hastalığı riski kişiden kişiye değişir. Riski tayin etmek için kolesterol dışında başka ortak faktörleri de dikkate almak gerekir. Total kolesterol düzeyi aynı ama yaşı, cinsiyeti, kan basıncı değişik olan kişilerin riski değişiktir.bilenler https://www.framinghamheartstudy.org/ sitesinde “Risk Score Profiles” a girip değişik kategorilerde risk ölçümlerini yapabilir.
Aslında iddianın gayri ciddiliğini anlamak için Framingham’ı aramam gerekmiyordu. Kardiyoloji Derneği, kendi sitesinde 200’den düşük kolesterolü “normal” sayıyor. Eğer 150-200 kolesterol seviyesinde “koroner kalp hastalığına yakalanma riski” yüzde 20 ise, 200 nasıl “normal” olabilir? Türk Kardiyoloji Derneği kolesterol ilaçlarını “hayat kurtarıcı” olarak sunarak ilaç şirketlerinin ekmeğine yağ sürüyor ama prestijini yerle bir ediyor.
KAYNAK: MİLLİYET – https://www.milliyet.com.tr/son-dakika-haberleri/
Türk kardiyoloji derneğinin cevaplamadığı soru
Metin Münir / mmunir@milliyet.com.tr
Yiğit Bulut, geçen akşam, Haber Türk kanalında yönettiği kolesterol tartışmasında, Türk Kardiyoloji Derneği yöneticilerine bir defa değil iki defa sordu. İlaç şirketlerinden para alıyor musunuz? Cevap almadı. Derneği temsil eden iki saygın profesör lafı başka konulara çekti. Kendilerinin veya derneğin ilaç şirketlerinden çıkarı olup olmadığı konusunda bir şey söylememeyi yeğledi.
Oysa, bu, programda sorulan en önemli soru idi. Çünkü kolesterol konusunda ilaç şirketi propagandası ile bilimsel gerçekleri birbirinden ayırabilmek için bu sorunun cevabını bilmek şart. Eğer Türk Kardiyoloji Derneği ve yöneticileri konferans, bilimsel araştırma, bedava yurtdışı kongre gezisi veya bu ad altında ilaç şirketlerinden çıkar elde ediyorlarsa tespitlerine ve tavsiyelerine fazla itibar edilemez. Çünkü bunları ilaç şirketlerinin ürün satmak için kullandıkları verilere dayandırıyorlardır. Dolayısıyla, yaptıkları reklamdır. Bilimsel tespit değil.
Amerika Birleşik Devletleri’nde doktorlar yasal olarak ilaç şirketlerinden aldıkları paraları açıklamak zorundadırlar. Herhangi bir ilacın etkilerini ölçmek için yapılan araştırmalar eğer ilaç şirketleri tarafından finanse ediliyorsa, bunların da açıklanmaları gerekir.
Bunlardan amaçlanan doktorların ve yaptıkları araştırmaların yansız olup olmadığını kamuoyunun ve bilim camiasının bilmesidir.
Neden bu kararlar alındı? Çünkü Amerika’da doktorların büyük bir çoğunluğu, menfaat karşılığında ilaç şirketlerinin bayileri gibi davranmaya başladı. İlaçların kullanım alanlarını genişletmelerine yardımcı oldu. İlaç şirketlerinin kârlarını hastalarının sağlığından daha önemli görür oldu.
Türk Kardiyoloji derneği, eğer inanılır olmak istiyorsa, açık olmalı, ilaç endüstrisi ile varsa, parasal ilişkilerini açıklamalıdır. Yapması gereken bir şey daha var: Bulut’un programında ve sitelerinde kullandıkları istatistikleri ve bilgileri dayandırdıkları araştırmaları yayınlamak. Bunları nerden çıkarttılar: İlaç şirketlerinin literatüründen mi, ilaç şirketleri tarafından finanse edilen araştırmalardan mı, bağımsız araştırmalardan mı?
Örneğin şu çarpıcı (ve muhtemelen doğru olmayan) iddialar hangi bilimsel araştırmalara dayanmaktadır:
* Kolesterol yüksekliği koroner kalp hastalığı için çok önemli bir risk faktörüdür ve kalp damar hastalıklarının %50’sinden sorumludur.
* Kolesterol ilaçları (ile) ölüm, kalp krizi ve inme riski %25-45 oranında azalmaktadır.
Türk Kardiyoloji Derneği’nin Bulut’un programında ileri sürdüğü bir başka iddia Türk kardiyologlarının yüzde doksan dokuzundan fazlasının kolesterol ilaçlarının yararlı olduğuna inandığıdır.
Eğer çoğunluğun her inandığı doğru olsaydı insanlık bugün hâlâ dünyanın yuvarlak değil, düz olduğuna inanır olacaktı. Ama bundan başka bir şey daha var: Madem ki bu kadar ezici bir çoğunluk kolesterol ilaçlarının yararlı olduğuna inanıyor neden Türk Kardiyoloji Derneği bu görüşün aksini savunanlara bu kadar kızıyor? Suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor? Kolesterol ilaçlarını savunmak onu imal edenlerin işi değil mi? Türk Kardiyoloji Derneği neden bu görevi sahiplenme ihtiyacını duyuyor? Dünyanın birçok yerinde saygın bilim adamları ve doktorlar kolesterol ilaçlarının küçük bir azınlık dışında yararlı olmadığını savunuyor. Neden onları mahkemeye veren yok?
Lancet: Alınan kolesterol ilaçlarının dörtte üçü boşuna
Türk Kardiyoloji Derneği halkın kolesterol konusunu siyah beyaz olarak görmesini istiyor
Metin Münir / mmunir@milliyet.com.tr
Türk Kardiyoloji Derneği halkın kolesterol konusunu siyah beyaz olarak görmesini istiyor.
Sunmak istediği görüntü, derneğin internet sitesinde aldığım şekli ile şudur: “Kolesterol yüksekliği koroner kalp hastalığı için çok önemli bir risk faktörüdür ve kalp damar hastalıklarının %50’sinden sorumludur.”
“Kolesterol ilaçları (ile) ölüm, kalp krizi ve inme riski %25-45 oranında azalmaktadır.”
Tıpta bir iddianın doğru kabul edilebilmesi için bilimsel araştırma ile desteklenmesi gerekir. Türk Kardiyoloji Derneği’nin yukarıdaki iddiaları bilimsel sayılamayacak kadar genel ve yüzeyseldir.
Onları kanıtlayacak güvenilir ve yansız (yani ilaç şirketleri tarafından finanse edilmemiş) araştırma bulmakta çok zorlanır. Bunun kanıtı da Lancet’in kolesterol konusundaki araştırmaları karşılaştıran incelemesidir. (www.thelancet.com Vol 369 January 20, 2007) Lancet dünyanın en eski ve en saygın bilimsel tıp dergisidir.
Kalp ve damar hastaları
Bu inceleme şu gerçekleri ortaya çıkardı: Kalp ve damar hastaları statin yani kolesterol düşürücü ilaç alanların küçük bir bölümünü teşkil etmektedir. Kolesterol düşürücü ilaç alanların dörtte üçü kalp hastası olmayan, olma ihtimali yüksek sayılan, önleyici tedbir olarak kolesterol düşürücü ilaç verilen, çoğu genç kişilerdir. Bunlarda kolesterol ilaçlarının kalp hastalıklarını veya bu hastalıklardan ölümü önlediğine dair güvenilir bulgu yoktur. Kadınlara ve 69 yaş üstü kişilere koruma amaçlı olarak kolesterol düşürücü ilaç kullandırılmamalıdır. Çünkü bulgular statin kullanımının kadınlarda ve 65 yaş üstü kişilerde kalp hastalıklarına mani olmadığına işaret ediyor.
Lancet, benzer bir durumun 30-69 yaş grubu erkekler için de geçerli olduğunu yazıyor: “Otuz-altmış dokuz yaş grubu bilmelidir ki elli hasta beş yıl tedavi edilirse (kolesterol ilacı alırsa) içinden (sadece) bir kişinin kalp krizine uğramaması engellenir.”
Bu şu demektir: Geriye kalan kişiler ilaç değil ilacın çok ağır olabilecek yan etkilerini satın alıyorlar. Bu etkiler arasında ereksiyon sorunları, karaciğer ve böbreklerde ciddi bozulmalar var.
Gereksiz ilaç kullanımı
Özetlemek gerekirse, ileride kalp ve damar hastalığına tutulmayı önler diye kolesterol ilacı kullananlar, ki bunlar toplamın dörtte üçünü teşkil ediyor, bu ilaçları boşuna kullanıyor. Gereksiz yere yan etkilerin doğurduğu hastalıklara maruz kalıyorlar. İlaç maliyetinin büyük bir bölümünü ödeyen devlet de boş yere ilaç şirketlerine büyük paralar ödüyor. Ülkemizde geçen yıl 300 milyon dolar ödenerek 14,5 milyon kutu kolesterol- trigliserid düzenleyici satıldı.
Lancet’in incelemesi Türk Kardiyoloji Derneği’nin reklam ile bilimsel gerçekleri, tıp ile ticareti adına yakışmayan bir biçimde birbirine karıştırma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Kolesterol ilaçlarına, sahip oldukları kesin olmayan tedavi edici özellikler atfetmek tedaviye girmez. Reklama girer. Türkiye’de sağlık sektörü değneksiz gezilen köpeksiz bir köydür. Bunun baş sorumlularından biri, sağlık konusunda standart getirmek ve uygulamaktan aciz Sağlık Bakanlığı’dır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?