İnsan doğurganlığı son 60 yılda yarı yarıya azaldı ve endüstrileşmiş bölgelerde kısırlık vakaları hızla arttı. Örneğin Kuzey Amerika’ da her 7 kişiden birinde infertilite yani kısırlık görülüyor. Bu anlamlı artışın temel nedeni çevresel toksinlerin artması olarak görülüyor. Bu durum hem kadınları, hem erkekleri eşit derecede etkiliyor. Dünya çapında birçok ülkede özellikle endüstrileşmiş bölgelerde, kısırlık vakaları ve sağlık sorunları ile doğan bebeklerin sayıları giderek artıyor.
Araştırmalar açıkça gösteriyor ki; havada, suda bulunan kirlenme, ağır metal maruziyeti, yiyeceklerin kirlenmesi, kullanılan kozmetiklerin içerisinde ki toksik maddeler doğurganlığı birçok yönden etkiliyor. Bu toksik maddeler, erkeklerdeki sperm sayısının azalması, kadınların anovulasyon çekmesi, kaybedilen gebelikler ve fetal canlılığın kaybıyla sonuçlanıyor.
Peki nasıl korunacağız? Endokrin bozucu kimyasallara (EBK) maruziyeti sıfırlamak pek mümkün değil ancak zararlı etkilerine engel olunabilir.
Kısırlık ve beslenme arasında önemli bir bağ bulunuyor, bu ilişki pek çok bilimsel araştırma ile kanıtlanmıştır. 119 sağlıklı erkekle yapılan bir çalışmada batı tarzı diyetle beslenirken, 14 hafta boyunca bir gruba da günde 60 gr (30 ceviz, 15 fındık, 15 badem ) kadar kuruyemiş tüketmeleri istendi. Sonuç olarak; sperm sayısı, canlılığı, morfolojisinde artış meydana geldi, sperm DNA’sında düzelmeler görüldü.
Diyet çok etkili sonuçlar sağlayabilir. Bu alandaki bir başka araştırma özetle şöyle: 26 obez ve çok kilolu kısır kadında, 12 haftalık düşük glisemik indeksli ve düşük kalorili diyetle leptin hormonunda anlamlı düşme, yüzde 85 daha fazla oosit elde edilmesi ile sonuçlandı, hatta bu takip sonucunda 3 tane canlı doğum elde edildi.
Uzm. Dyt. Elif Karacanoğlu
Web sitesi:
Instegram: https://www.instagram.com/diyetisyenelifkaracanoglu/
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?