Kişilik bozuklukları…

Yazan Uzm.Biy.Sos.Dan. Eray Ünüvar
Kategori: Ruhsal Sağlık, Üye Yazıları Print

psikiyatri-kafa-beyinMersin’de alçakça bir saldırıya kurban giden Özgecan’ın yaşadıkları hepimizi derinden üzdü. Üzmekle kalmayıp insanlığımızdan utandıran bu olay, katli gerçekleştiren insanların aslında toplumda çok fazla olduğunu da düşünmemize ve irdelememize yol açtı. Paranoid, Şizoid ve Antisosyal kişilik bozukluklarının, bireyi şiddet konusunda eğilimlere ve uyumsuz, alçakça davranışlara ittiğini görüyoruz. Kişilerin bireysel ruhsal durumlarının çok etkisi olsa da, ruhsal durumun üzerinde  aile ve çevresel etkenlerinde çok fazla olduğunu belirtmek isterim. Bir çocuk yetiştirirken ağzınızdan çıkan sözcüklerin, sergilediğiniz davranışların ve yaşadığınız çevrenin onun kişiliğini ne kadar etkileyeceğini bilmeniz gerekiyor. Anksiyete, depresyon ve benzeri ruhsal problemlerin yanı sıra kişilik bozukluklarının, bireyin topluma etkisinde kilit rol oynadığı ve faydalı veya zararlı olacağının belirteci olduğunu söylemek isterim.

Bu yüzden hepimizin işi kolaylaştırmak için söylediği can çıkar huy çıkmaz veya 7 sinde neyse 70 inde de odur sözleri, kişilerin kötü yanlarını savunacak ve yaptıklarını doğrulayacak konuma getirip müdahale gerektirmez şeklinde yorumlamasına neden olmaktadır. Bastırılan duygular ve olayların, bir başka zamanda bu şekilde canice ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi diğer bireyleri de etkilemesini de sağlamaktadır. İlk önce çocuğunuzu yetiştirirken dikkat edeceğiniz hususlara  sonrasında toplumda gördüğünüz, yakınınızda olan bireylerdede dikkat etmenizi ve gerekli yardımları almaları için ön ayak olmanızı isterim.Özgecan gibi niceleri harcandı ve harcanmaya devam ediyor. Daha fazlası olmaması için ruhsal durumun önemini bilelim ve bilinçlenelim. İşte bu yüzden kişilik ve kişilik bozukluklarına değinmek istiyorum;

KİŞİLİK NEDİR?

  • epilepsi_emin_turkogluKişilik kavramı, bireyin kendine özgü olan ve başkalarından ayırt ettiren uyum özelliklerini içerir.
  • Bu özellikler bireyin bilişsel değerlendirmeler sonucu iç ve dış dünyaya uyum için geliştirdiği duyuş, düşünüş, ve davranış örüntülerinden oluşur.
  • Bu örüntüler, belli durumlarda belli duygusal tepki gösterebilme yetileri, engellenme ve çatışmalar karşısında yerleşmiş baş etme biçimleri ve savunma düzenekleridir.
  • Kişiliğin oluşumu; doğum öncesi, doğum sonrası ve çocukluk çağındaki fiziksel, ruhsal koşullar, olgunlaşma, öğrenme ve toplumsallaşma etkenleriyle biçimlenir.

Kişilik; karakter ve huy olarak iki bileşene ayrılmaktadır.

  • Karakter: Kişinin dünyayı görüş, algılama ve yaşamla başa çıkma biçimi olarak tanımlanır.
  • Öğrenmenin ve toplumsal çevrenin karakter gelişiminde önemli rolü vardır.
  • Huy: doğuştan gelen , daha biyolojik temeli olan yatkınlıklara bağlı davranış eğilimleridir.

Kişilik Bozukluğu Nedir?

  • Kişilik bozukluğu tanısı, psikiyatride en çok tanı tartışmasına yol açan  bozukluklardır.
  • Kişilik yapısı ile kişilik bozukluğunun karıştırılması önemli bir sorundur.
  • Kişilik bozukluğu tanısını koyabilmek için her şeyden önce bireyin toplumsal uyumunda, düzenli iş tutabilmesinde, ilişkilerinde süreklilik sağlayabilmesinde önemli bozuklukların görece değişmeden uzun süre bulunması gerekir.
  • Benliğe yerleşmiş olan davranış örüntülerinin uyum amacı ile esneklik göstermeden sürdürülmesi; örneğin yapılan yanlışlıkların yinelenmesi, ders alınmaması.
  • Biliş, duygulanım, dürtü denetimi ya da insan ilişkilerinde belli bir toplum için geçerli ölçülerden sapması, topluma aykırı davranışlar gösterebilmesi.
  • Çocukluktan ya da ilk ergenlik çağından beri süregelmesi
  • İş yaşamında belirgin bozulmaya ya da şiddetli sıkıntıya yol açması

Kişilik bozukluklarında sık görülen ortak özellikler:

  • Genellikle benliğe uyumlu ( ego-syntonic), yani benimsenmiş olması ve değiştirilmek istenmemesi; bazen de benlikçe benimsenmemiş benliğe yabancı (ego-dystonic) olsa bile değiştirilememesi.
  • Genel olarak çevre ile çatışma sürtüşmeye yol açması; kendisini çevreye değil, çevresini kendisine uydurmaya çalışması( alloplastik uyum)
  • Kişinin bilişsel yetilerinde, temel duygulanımve düşünce yapısında belirgin bozukluk olmaması
  • Bu durumun bir ruhsal bozukluk ya da madde etkisi ile açıklanamaması.

DSM-IV Kişilik Bozuklukları üç kümeye ayrılmaktadır.

  1. A Kümesi Kişilik Bozukları( Garip ya da Eksantrik Kişilik Bozuklukları)

Paranoid Kişilik Bozukluğu

Şizoid Kişilik Bozukluğu

Şizotipal Kişilik Bozukluğu

  1. B Kümesi Kişilik Bozuklukları( Dramatik, Coşkusal KişilikBozuklukları)

Antisosyal Kişilik Bozukluğu

Sınırda Kişilik Bozukluğu

Histrionik Kişilik Bozukluğu

Narsisistik Kişilik Bozukluğu

3.C Kümesi Kişilik Bozuklukları (Korkulu, Bunaltılı Kişilik Bozuklukları)

Çekingen Kişilik Bozukluğu

Bağımlı Kişilik Bozukluğu

Obsesif –kompülsif Kişilik Bozukluğu

Başka Türlü Adlandırılmayan Kişilik Bozukluğu

KİŞİLİĞİN MUAYENESİ

  • Hastanın genel yaşam biçimi, yaşam olaylarına karşı tutumları, değer yargıları, öğrenilmeye çalışılır.
  • Yakınlarından bilgi alınmalıdır.
  • Hastanın kendini haklı çıkarma çabaları, çevreyi suçlaması
  • Kendi davranışlarından fazla yakınmaması
  • Çevre ile çatışmaya sık girilmesi
  • İçine girdiği güç durumlarda ders alınmaması
  • Sorumluluktan kaçması, suçluluk duygusunun olmayışı
  • Alkol ve başka maddelere düşkünlük
  • İlişkilerinde ve sağaltım sırasında sık sık eyleme vurum belirtileri göstermesi.
  • Ses tonu, yüz anlatımları, duruş , anlatımın içeriği oldukça önemli ipuçları verir.
  • Örneğin; histrionik kişilikte abartılmış, dramatik ses tonu, şizoid kişilikte göz göze gelememe, obsesif kişilikte ayrıntıcılık, paranoid kişilikteki gururlu duruş, savunucu konuşma biçimi ve antisosyal kişilikteki çevreyi suçlama eğilimi gibi…
  • Kişilik bozukluğu tanısına yönelik öykü alırken hasta ve hasta yakınlarından hastalık öncesi döneme ilişkin kişilik özellikleri vurgularak sorulmalıdır.
  • Örneğin; Bağımlı,kaçıngan kişilik belirtileri depresyon dönemi sırasında ortaya çıkabilir.

Borderline kişilik bozukluğu nedir, neden olur? Belirtileri ve tedavisi

SIKLIK VE YAYGINLIK

  • Kişilik Bozukluklarının çoğunda depresyon, alkolizm ve bunaltı boz. Vb. bozuklukların bozulması altta yatan kişilik bozukluklarını değerlendirilmesini güçleştirir. Bu da toplum taramalarında doğru sonuçların elde edilmesini zorlaştırır.
  • Paranoid, Şizoid, Şizotipal, Antisosyal, Narsisistik, Obsesif- Kompülsif kişilik bozuklukları erkeklerde daha sık görülür.
  • Borderline, Histrionik, Bağımlı kişilik bozuklukları ise kadınlarda daha çok görülür.Kaçıngan kişilik bozukluğunda bir fark görülmemiştir.
  • Herhangi bir kişilik bozukluğu yaygınlığı %3.9-14.8 arasındadır.
  • Antisosyal kişilik bozukluğuna geleneksel yaşam biçimini koruyan kırsal bölgelere göre kentlerde daha yüksek oranda karşılaşıldığı sanılmkatadır.
  • Norveç `te yapılan bir çalışmada antisosyal kişiliktekilerin % 8 i evli % 75 i ise hiç evlenmemiştir ve herhangi bir kişilik bozukluğu tanısı alanların almayanlara göre eğitim düzeylerinin daha düşük olduğu
  • Genel olarak diyebiliriz ki toplum içinde kişilik boz. saptamak zor olsa bile değişik hastalıklarla psikiyatriye gelenler arasında kişilik bozukluğu oranı yüksektir.

KİŞİLİK BOZUKLUKLARININ OLUŞ NEDENLERİ

  • 1- KALITIM
  • 2- NÖROBİYOLOJİ
  • 3- GELİŞİMSEL ETKENLER
  • 4- ÇEVRESEL ETKENLER

KALITIM

  • İkizlerde,normal yada kişilik bozukluğu olarak adlandırılabilinen kişilik özelliklerinin ortaklık gösterdiği bildirilmiş, kalıtılabilirlik oranı ortalama olarak %45 olarak belirtilmiştir.
  • A kümesi kişilik bozukluğu olan kişilerin birinci derece akrabalarında şizofreni yelpazesine giren ruhsal bozukluklarının, C kümesi kişilik bozukluğu olanların birinci derece akrabalarında ise bunaltı bozukluklarının kontrollerden daha yüksek oranda görüldüğü bildirilmektedir.B kümesi kişilik bozukluğu ise ataklık ile giden ruhsal bozukluklar, bir başka kısmında ise duygudurum bozuklukları kontrol grubundan daha fazla görülmektedir.

NÖROBİYOLOJİ

  • Kişiliğin biyolojik temeline yönelik çalışmalar da bulunmaktadır.Şizofreni yelpazesinde olduğu düşünülen A kümesi kişilik bozukluklarında, özellikle şizopital kişilik bozukluğunda dopamin sisteminin rolü üzerinde çok sayıda araştırma vardır.
  • Dopamin metaboliti olan homovanilik asitin (HVA) plazma ve beyin omurilik sıvısı(BOS) düzeyinin psikoz benzeri belirtiler gösteren şizopital kişilik bozukluğu olan bireylerde kontrollere oranla yüksek olduğu bildirilmiştir. Buna karşın sosyal ve bilişsel eksiklik belirtileri belirgin olan şizopital kişilik bozukluğu olan kişilerde ise plazma ve BOS HVA düzeyleri kontrollerden düşük bulunmuştur.

GELİŞİMSEL ETKENLER

  • Beden yapısı ile kişilik arasında bir bağ saptanamamıştır.Ancak doğumdan önce, doğum sırası ve doğumdan sonra merkez sinir dizgesini etkileyen durumlar kişilik bozukluğuna zemin hazırlayabilir.
  • Örnek olarak; dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda sonradan antisosyal kişilik bozukluğu gelişme olasılığının yüksek olduğu bilinmektedir.
  • Bedensel sakatlıklar da kişilik oluşumunda önemli rol oynayabilirler, fakat bunların özgül bir neden olduğu söylenemez.

ÇEVRESEL ETKENLER

  • Kişilik bozukluğunun gelişmesinde aile ve toplumsal çevrenin önemli etkileri olduğu bilinmektedir.
  • Psikanalitik kurama göre belirli ruhsal-cinsel gelişme dönemlerinde saplanmaya yol açacak aile tutumları yada koşullar belli kişilik yapılarının ve bunlara bağlı kişilik bozuklarının ortaya çıkmasını yol açar.
  • Gelişen beyin üzerinde erken travmanın etkisi psikiyatride giderek daha fazla ilgi gösterilen bir konudur.Hipokampusun zorlanma etkisine duyarlı olduğu bilinmektedir.Bunun nedeni hipokampusta çok sayıda glukokortikoid reseptörünün bulunmasına bağlanmaktadır.Örneğin sınırda kişilik bozukluklarında hipokampal hacmin azaldığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
  • Ayrıca çocukluk döneminde yaşanan tek bir olumsuz olayın çocuğun ileriki yaşamında bir ruhsal sorun ortaya çıkarması oldukça enderdir, belirtilerin ortaya çıkmasında olumsuz yaşantıların sürekliliği ve toplam etkisi baskındır.

(A) PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU

vAlıngan

vKuşkucu

vKuruntulu

vAşırı dikkatli, tetikte ( Başkalarından gelebilecek kötülüklere karşı)

vSavunucu

vAşırı kıskanç, kinci

vAşırı gururlu

vKavgaya eğilimli

vCinsel konularda ve yakın ilişkilerde aşırı duyarlı

vÇabuk eleştiren fakat eleştiri ve şaka kaldırmayan

vSoğuk, yukarıdan bakan

vBaşarısızlıklarını başkalarını eleştirerek akla uygunlaştırırlar.

Çocukluk döneminde duygusal kötü muamele ve ihmale uğradıklarına dair bulgular vardır.

žA. Aşağıdakilerden dördünün ya da daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme:

ž1.Yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından ya da zarar verdiğinden kuşkulanır.

ž2. Dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı ya da güvenilirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır.

ž3.Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz yere korktuğundan ötürü başkalarına sır vermek istemez.

ž4.Sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılandığı ya da gözdağı verildiği biçiminde anlamlar çıkartır.

ž5.Sürekli kin besler, yani onur kırıcı davranışları, haksızlıkları ya da görmezlikten gelinmesini bağışlamaz.

ž6.Başkalarınca anlaşılabilir olmayan bir biçimde, karakterine ya da itibarına saldırıldığı yargısına varır ve öfkeyle ya da karşısaldırı ile birden tepki gösterir.

ž7. Haksız yere, karısının/ kocasının ya da cinsel eşinin sadakatsizliğiyle ilgili kuşkulara sık sık kapılır.

žB.Sadece  Şizofreninin, Psikotik Özellikler  Gösteren bir Duygudurum Bozukluğunun ya da başka  bir Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve  genel tıbbi bir  durumun doğrudan fizyolojik  etkilerine bağlı değildir.

ž(A) ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU

vYakın ilişkilerden kaçınıan

vDuygularını belli etmeyen, İçedönük

vKolay arkadaşlık kuramayan, yalnızlığı yeğleyen

vCinsel yakınlaşmalarda sınırlılık

vDuygusal dalgalanma göstermeyen

vEleştiri ve iltifatlara aldırmayan

vYakın davrananlara itici davranan

vİç dünyada kısıtlılık

vDurumlarından rahatsız değillerdir.

Şizofrenisi olan hastaların bir bölüğünde hastalık öncesi kişilik şizoid özellikler göterir. Şizoid kişilik bozukluğu şizotipal ve kaçıngan kişilik bozkluğu ile karışabilir. Bilişsel ve algılsal bozuklukların olmaması ile şizotipal kişilik bozukluğundan ayırt edilir. Kaçıngan kişilik bozukluğunda ise yakın ilişki kurma isteği vardır. Reddedilme korkusu yakınlaşmayı engeller.

žA. Aşağıdakilerden dördünün ya da daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, sürekli, toplumsal ilişkilerden kopma ve başkalarıyla birlikte olunan ortamda duyguların anlatımında kısıtlı kalma örüntüsü:

ž1. Ailenin bir parçası olamadığı gibi, ne yakın ilişkilere girmeyi ister, ne de yakın ilişkilere girmekten zevk alır.

ž2. Hemen her zaman tek bir etkinlikte bulunmayı yeğler. 3.Başka biriyle cinsel deneyim yaşamaya karşı ilgisi olsa bile çok azdır.

ž4. Alsa bile çok az etkinlikten zevk alır.ž

ž5. Birinci derece akrabaları dışında yakın arkadaşları ya da sırdaşları yoktur.

ž6. Başkalarının övgü ya da eleştirilerine karşı ilgisiz görünür.

ž7. Duygusal soğukluk, kopukluk ya da tekdüze bir duygulanım gösterir.

žB. Sadece  Şizofreninin, Psikotik Özellikler  Gösteren bir Duygudurum Bozukluğunun ya da başka  bir Psikotik Bozukluğun  ya da bir Yaygın Gelişimsel Bozukluğun gidişi sırasında  ortaya çıkmamaktadır ve  genel tıbbi bir  durumun doğrudan fizyolojik  etkilerine bağlı değildir.

( B) ŞİZOTİPAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žDüşünce ve davranışlarında garip

žOlağan dışı özellikler taşıyan

žZor ilişki kuran, Büyüsel inanışlar (Telepati, altıncı his)

žAlınganlık, kuşkuculuk

žİlişkileri kısıtlı ve anlaşılması güç kişilerdir.

žGarip bir izlenim bırakırlar çevrelerinde

žKonuşmaları teğetsel, çevresel, aşırı metaforik, uyumsuz ve acayiptir. Çağrışım kopukluğu yoktur.

žZorlanma altında pikoz belirtileri çıkabilir.

žSanrıların gelişmesi durumunda tanı Şizofreni olur.

žŞizotipal kişilik bozukluğu Şizofreni hastalarının 1. derece akrabalarında daha sık görülür.ž

žA. Aşağıdakilerden beşinin ya da daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, bilişsel ya da algısal çarpıklıkların ve alışılagelmişin dışında davranışların yanı sıra yakın ilişkilerde birden bire rahatsızlık duyma ve yakın ilişkilere girebilme becerisinde azalma ile kendini gösteren, toplumsal ve kişilerarası yetersizliklerin olduğu sürekli bir örüntü.

ž1.Referans fikirleri ( referans hezeyanlarını kapsamaz)

ž2.Davranışları etkileyen ve kültürel değerlerle uyumlu olmayan acayip inanışlar ya da büyüsel düşünce ( örn. Batıl inanç, “gaipten haber verme “ ye inanma, telepati ya da “altıncı his”; çocuklarda ver ergenlerde saçma sapan düşlemler ya da bunlar üzerine düşünüp durmalar)

ž3. Olağandışı algısal yaşantılar, bunla arasında bedensel illüzyonlar vardır.

ž4. Acayip düşünüş biçimi ve konuşma ( örn. Belirsiz, çevresel, mecazi, aşırı ayrıntılı ya da basmakalıp)

ž5. Kuşkuculuk ya da paranoid düşünce

ž6. Uygunsuz ya da kısıtllı duygulanım

ž7.Acayip, alışılagelmişin dışında ya da çok kendine özel davranış ya da görünüm

ž8. Birinci derece akrabalar dışınd yakın arkadaşların ya dasırdaşların olmaması

ž9.Yakınlarını tanımakla azalmayan aşırı toplumsal anksiyete, kendisi hakkında  olumsuz yargılardan çok paranoid korkular bu bozukluğa  eşlik etme eğilimi taşır.

žB. Sadece Şizofreni, Psikotik özellikler Gösteren bir Duygudurum Bozukluğu, başka bir Psikotik Bozukluk ya da bir Yaygın Gelişimsel Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.ž

ž(B) ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žToplumsal kurallara ters düşen

žÇocukluk çağında yalancılık, hırsızlık, evden kaçma ve kavgacılık daranışları göstermişlerdir.

žÇocukluk çağında davranım bozukluğu tanısı konan bu kişilere 18 yaşında antisosyal kişilik bozukluğu tanısı konur.

žSık sık karakola düşerler, ve yaşadıklarından ders almazlar.Bencil ve sorumsuzdurlar.

žKavgacılık, sahtecilik,hırsızlık, alkol ve başka psikoaktif maddelere , kumara düşkünlük.

žSürekli ve tutarlı ilişki kuramazlar.

žDürtüsel, denetimsiz, atak, saldırgan

žPişmanlıkları yüzeysel ve geçicidir.

žBelli bir işte uzun süre kalamazlar. Yargılama ve özdenetimleri zayıftır.

žKendilerini haklı çıkarmak için akla uygunlaştırma savunma düzeneğini çok fazla kullanırlar.

žÇocuklukta DEHB  tanısı alanların bu tanıyı alma riskleri yüksektir.

žParçalanmış, düzensiz ailelerden gelirler. Bedensel kötü muameler görmüşlerdir.

žKibirlilik açısından Narsisistik Kişilik bozukluğu ile karışabilir. Ancak narsisistik kişilik boz. Saldırgan davranışlar göstermezler.ž

žAşağıdakilerden üçünün ya da daha fazlasının olması ile belirli, 15 yaşından beri süregelen, başkalarının haklarını saymama ve başkalarının hakların saldırma ( tecavüz etme ) örüntüsü

ž1. tutuklanması için zemin hazırlayan eylemlerde tekara tekrar  bulunmakla belirli, yasalara uygun toplumsal davranış biçimine ayak uyduramama

ž2.Sürekli yalan söyleme, takma isimler kullanma ya da kişisel çıkarı, zevki için başkalarına atlatma ile belirli dürüst olmayan tutum.

ž3. Dürtüsellik ya da gelecek için tasarılar yapmama

ž4. Yineleyen kavga dövüşler ya da saldırılarla belirli olmak üzere sinirlilik ve saldırganlık

ž5. Kendisinin ya da başkalarının güvenliği konusunda  umursamazlık

ž6.Bir işi sürekli götürememe ya da mali yükümlülüklerini tekrar tekrar yerine getirmeme ile belirli olmak üzere sürekli bir sorumsuzluk

ž7.Başkasına zarar vermiş, kötü davranmış ya da başkasından bir şey çalmış olmasına karşı ilgisiz olma ya da yaptıklarına kendince mantıklı açıklamalar getirme ile belirli olmak üzere vicdan azabı çekmemež

žB. Kiş en az 18 yaşındadır.

ž C.15 yaşından önce başlayan Davranım Bozukluğunun kanıtları vardır.

žD. Antisosyal davranış sadece Şizofreni ya da manik Epizodun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.

ž ( B) BORDERLİNE KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žBireyin kimlik duygusunda, ilişkilerinde duygulanımında yaygın ve süreğen bir dengesizlik belirgindir.

žCinsel, mesleksel, toplumsal kimliklerinde  derin güvensizlik, tutarsızlık gösterirler.

žÇabuk düş kırıklığına uğrarlar, bunaltı, çökkünlük belirtiler gösterirler.

žİmpulsive, antisosyal davranışlar  gösterirler.

žBoşluk, anlamsızlık, yalnız kalma duyguları yoğundur.

žSevgi- nefret, yüceleştirme- değersizleştirme  arasında bocalarlar.

žİlk çocukluk çağında destek, ilgi disiplin yetersiz olması ya da aşırı denetimler nedeniyle güven ve özerklik duyguları engellenmiştir.ž

žAşağıdakilerden beşinin ya da daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüselliğin olduğu sürekli bir örüntü

ž1. Gerçek ya da hayali bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme

ž2. Gözünde aşırı büyütme ( göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelen, gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması

ž3.Kimlik karmaşası: Belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu

ž4.Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik (örn. Para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, pervasızca araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme),

ž5. Yineleyen intiharla ilgili davranışlar , girişimler, göz korkutmalar ya da kendine kıyım davranışı

ž6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı affektif instabilite( örn. Yoğun epizodik disfori, irritabilite ya da genellikle birkaç saat süren, nadiren birkaç günden daha uzun süren anksiyete)

ž7. Kendini sürekli olarak boşlukta hissetme

ž8. Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini kontrol altında tutamama( örn. Sık sık hiddetlenme, geçmek bilmeyen öfke, sık sık kavgalara karışma)

ž9. Stresle ilişkili gelip geçici paranoid düşünce ya da ağır dissosiyatif semptomlar.

(B) HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žHistrionik sözcüğü histerik sözcüğünden ayrı kök ve anlam taşımaktadır.Latincede aktör, oyuncu anlamına gelmektedir.Histrionik kişilik bozukluğunda dikkati üzerine çekme isteği ve çabaları, olayları büyütmeye, dramatize etmeye, hatta yalan öyküler anlatmaya (mitomani) eğilim; abartılmış duygusal tepkiler ve beden, yüz hareketleri; çabuk etkilenme gibi özellikler bulunur.Gözterişli, çekici olmaya çalışırlar, ben-merkezcilik ve özsevicilik (narsisizm) eğilimleri fazladır.Kimileri baştan çıkarıcı (seductive) davranışlar dikkati çekebilir.

žDSM-IV-TR ye göre;

žAşağıdakilerden beşinin yada daha fazlasının olmasıyla belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı duygusallık ve ilgilenilme arayışı gösteren sürekli bir örüntü;

ž1) İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur

ž2) Başkalarıyla olan etkileşimi çoğu zaman uygunsuz bir biçimde cinsel yönden ayartıcı yada baştan çıkartıcı davranışlarla belirlidir

ž3) Hızlı değişen ve yüzeysel kalan duygular sergiler

ž4) İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fizik görünümünü kullanır

ž5) Aşırı bir düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır

ž6) Gösteriş yapar, yapmacık davranır ve duygularını aşırı abartma ile gösterir

ž7) Telkine yatkındır, yani başkalarından yada olaylardan kolay etkilenir

ž8) İlişkilerin, olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünür

(B) NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žKendilerini fiziksel ve ruhsal yönden aşırı beğenen, üstün gören; sürekli beğeni, ilgi ve onay bekleyen; gittikleri her yerde hemen özel ilgi göreceğine, üstün bir yeri hakettiğine inanan kişilerdir. Böylesine yoğun özsevisel beklentiler içinde kuşkusuz hayal kırıklıkları, incinmeler de sık görülür. Bireyin benlik kaygısını sanki hep dışardan gelecek ilgi, beğeni, onaylarla beslenmektedir. Eleştiriye dayanamazlar, sürekli övgü beklerler.Bu nedenle görünüş ve davranışları bunları elde etmeye yöneliktir. Beklentileri karşılanmayınca özsaygıları çabuk düşer.Kırgınlıklar, bunaltı ve çökkünlük olabilir. Kendilerini yüceltmek, daha üstün görmek ve göstermek için başkalarını kullanırlar, hatta sömürürler.Arkadaşlıkları bu şekilde çıkar sağlamak içindir.

žDSM-IV-TR ye göre;

žAşağıdakilerden beşinin yada daha fazlasının olması ile belirli, gen erişkenlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, üstünlük duygusu, beğenilme gereksinmesi ve empati yapamamanın olduğu sürekli bir örüntü;

ž1) Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır

ž2 )Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik yada kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar

ž3) Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel yada toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine yada ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanır

ž4) Çok beğenilmek ister

ž5) Hak kazandığı duygusu vardır: Kendisini özellikle kayırılacak olduğu bir tedavi biçiminin uygulanacağı beklentileri yada beklentilerine göre uyum gösterme

ž6) Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır:Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır

ž7) Empati yapamaz:Başakalarının duygularını ve gereksinimlerini tanıyıp tanımlama konusunda isteksizdir

ž8) Çoğu zaman başkalarını kıskanır yada başkalarının kendisini kıskandığına inanır

ž9) Küstah, kendini beğenmiş davranış yada tutumlarm sergiler

(C) ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žÇekingen kişilik bozukluğu olan kişiler toplum içinde olumsuz değerlendirilmekten korkan, utangaç, çekingen, kendilerini fazla gözleyen ve sürekli başkalarınca kendilerinin nasıl göründüklerini merak eden kişilerdir.Toplumda çirkin, anlamsız görünmekten, yanlış bir şey yapmaktan korkarlar, heyecanlanırlar.Yüzleri kızarır, elleri titrer; bunlar fark edilecek diye endişe ederler.Bu yüzden toplumsal ilişkilerden kaçınırlar; istemedikleri halde yalnız kalırlar.Toplumsal ve iş yaşamları bu durumlardan etkilenir.

žÇekingen kişilik bozukluğu toplumumuzda sık görülmekte, hatta hafif dereceleri özellikle geleneksel çevrelerde destek ve beğeni toplamaktadır.Kentlerin eğitim düzeyi yüksek ailelerinde giderek azalsa bile mahçup genç deyimi en azından kırsal, yarı kırsal, geleneksel kesimlerde toplum beğenisini de göstermektedir.

žDSM-IV-TR ye göre;

žAşağıdakilerden dördünün yada daha fazlasının olması ile belirli genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, toplumsal ketlenmenin, yetersilik duygularının ve olumsuz değerlendirilmeye aşırı duyarlılığın olduğu sürekli bir örüntü:

ž1) Eleştirilecek, beğenilmeyecek yada dışlanacak olma korkusuyla çok fazla kişilerarası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır

ž2) Sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez

ž3) mahçup düşeceği yada alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde tutukluk gösterir

ž4) Toplumsal durumlarda eleştirileceği yada dışlanacağı üzerine kafa yorar

ž5) Yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu durumlarda ketlenir

ž6) Kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan biri olarak yada başkalarından aşağı görür

ž7) Mahçup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak yada yeni etkinliklere katılmak istemez.

(C) BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žYalnız başlarına karar veremeyen, özerk girişim yapamayan, eyleme geçemeyen, sorumluluk alamayan bu kişiler yetişkin çağın doğal beklentileri karşısında bir çocuk gibi çaresiz kalırlar.Yakınlarının karar vermesini, girişime geçmesini beklerler.İsteyici ve alıcı tiplerdir; ama vermeyi bilmezler.Dikkat edilirse bu tutum ve davranışlar küçük bir çocuğun davranışına benzer.

žDSM-IV-TR ye göre;

žAşağıdakilerden beşinin yada daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, uysal ve yapışkan davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak biçimde kendisine bakılma gereksinmesinin aşırı olması;

ž1) Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çeker

ž2) Yaşamının çoğu önemli alanında sorumluluk almak için başkalarına gereksinir

ž3) Desteğini yitireceği yada kabul görmeyeceği korkusuyla başkalarıyla aynı görüşü paylaşmadığını söylemekte zorluk çeker.

ž4) Tasarıları başlatma yada kendi başına iş yapma zorluğu vardır

ž5) Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırıya gider

ž6) Kendisine bakamayacağına ilişkin aşırı korku nedeniyle tek başına kaldığında kendisini rahatsız yada çaresiz hisseder

ž7) Yakın bir ilişkisi sonlandığında bir bakım ve destek kaynağı olarak derhal başka bir ilişki arayışı içine girer

ž8) Kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı korkuları üzerine gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorar.

(C) OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU

žDSM-IV-TR ye göre;
žAşağıdakilerden dördünün yada daha fazlasının olması ile belirli, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmeliyetçilik, zihinsel ve kişilerarasında kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir örüntü;

ž1) Yapılan etkinliğin asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme yada program yapmayla uğraşıp durur

ž2) İşin bitirilmesini zorlaştıran mükemmeliyetçilik gösterir

ž3) Boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerinden ve arkadaşlıklarından yoksun kalacak derecede kendisini işe yada üretkenliğe adar

ž4) Ahlak, doğruluk yada değerler gibi konularda vicdanının sesini aşırı dinler ve esneklik göstermez

ž5) Özel bir değeri olmasa bile eskimiş yada değersiz şeyleri elden çıkartamaz

ž6) Başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı kabul etmedikçe görev dağılımı yapmak yada başkalarıyla birlikte çalışmak istemez

ž7) Para harcama konusunda hem kendisine, hemde başkalarına karşı cimri davranır; para, gelecekte ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gereken bir şey olarak görür

ž8) Katı ve inatçıdır

žSAĞALTIM

žKişilik bozuklukları sıklıkla çeşitli ruhsal hastalıklara eşlik etmektedir.Ruhsal bozukluklar nedeniyle hastaneye yatan hastaların aşağı yukarı yarısında eşlik eden kişilik bozukluğu olduğu bildirilmektedir.Bunların arasında sınırda,çekingen,bağımlı kişilik bozuklukları en sık karşılaşılan durumlardır.

žKişilik bozukluğunun sağaltım sürecindeki amaçlar;

žKrizlerin yatıştırılması

žDavranışın dengelenmesi

žToplumsal uyumlandırma(rehabilitasyon)

žRuhsal açıdan büyüme

žTemel ilkeler;

žPsikoterapi sırasında eşduyum ve hastanın dünyaya bakış tarzını yakalayabilmek,

žSağaltım yönteminde esnek olmak her hastanın bireysel tarzına uygun uyarlamalar yapmak,

žSağaltımdan uzaklaşma ve sağaltıma başkaldırma şeklinde dirençleri dikkate almak,

žSağaltıma yönlendirici,sınır koyucu yapılandırılmış yaklaşımlarla başlayıp sonrasında gevşetilmesi,

žGörüşme sıklık ve zamanı konusuna dikkatli olmak.

žİLAÇLA SAĞALTIM; hem öfke, bunaltı gibi akut belirtileri gidermek için, hemde ataklık, duygulanımdaki oynamalar gibi kişilik özelliklerine yönelik ilaç uygulaması gerekebilir.Psikoterapiye uyumu kolaylaştırabilir.

UZM. BİY. ERAY ÜNÜVAR

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla