Hamilelik istenen bir deneyim ise uyumun kolaylaştığını, beklenmeyen bir zaman ya da şartlar altında ise anne adaylarına ciddi sıkıntılar verebildiğini dile getiren Veziroğlu; bazen istenen bir hamilelikte bile anne ve baba adaylarının gelişen yeni duruma uyum sağlamakta zorluk yaşayabildiğini kaydediyor.
Kadınların hamilelik döneminde belli başlı stresler yaşadığını söyleyen Veziroğlu, bunların bedenen yaşanan değişiklikler, kendini güzel bulamama, kilo alma ve eşine güzel görünmeme endişesi, bebeğin sağlığıyla ilgili kaygılar, bebek bakımı konusundaki endişeler, bazen anne adayının sağlık sorunları nedeniyle uzun süre yatması, yükselen insülin, tansiyon gibi hastalıklar ve düşük yapma korkusu olduğunu belirtiyor.
Bu nedenle hamilelik döneminde eşler arasındaki ilişkinin son derece önemli olduğunu dile getiren Veziroğlu, baba adayının anneye destek olması, doğacak bebeğiyle temas kurmaya istekli olmasının anne adayını mutlu edip rahatlattığını kaydediyor.
Alerji anne karnında önlenebilir mi? Tohumları anne karnında atılıyor!
Bir çocuğa sahip iken ikinci çocuğa hamile kalmanın farklı duygular yaşattığını ifade eden Veziroğlu, anne olan birinin ikinci kez anne olmasının çok daha kolay olduğunu, daha önceden deneyim sahibi olması nedeniyle doğumun hemen ardından annenin kendini yeterli hissettiğini, bunun da bebeğe yansıdığını belirtiyor. Bebeğin bu sayede kendini güvende hissettiğini söyleyen Veziroğlu, çünkü onun asıl tutacağını, emzireceğini, gazını çıkaracağını bilen bir anne olduğunu ifade ediyor.
Ancak ikinci kez anne olan kadınlarda da ilk çocuğunu ihmal etme kaygısı görülebildiğini söyleyen Veziroğlu, çoğunlukla görülen eğilimin ikinciye fazla ilgi göstermeyip, büyüğü kıskandırmamak olduğunu kaydediyor. Fakat bu durumun yeni doğan bebek için adil olmadığını belirten Veziroğlu, ikinci bebeğin de en az birincisi kadar ilgiye ihtiyacı olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çekiyor.
Annenin hamilelikte yaşadığı duyguların bebeğe doğrudan etkisinin bilimsel olarak kanıtlanmış olduğunu ileri süren Veziroğlu, anne karnında fetusun yaşadığı bedensel duyumların hafızayı oluşturmaya başladığını söylüyor. Bunların otobiyografik hafıza gibi yaşananların akılda kalması şeklinde olmadığını ifade eden Veziroğlu, ancak bu algının duyular ve hisler şeklinde depolandığını belirtiyor.
Annenin düşüncelerinin bile duyguları etkilediğini, bu duyguların da bebek tarafından algılandığını belirten Veziroğlu, istenmeyen, cinsel taciz sonucu, savaş zamanı ya da çatışmalı evlilikler içinde oluşan, düşürülmeye çalışılan ya da annesi toksik madde kullanan bebeklerin daha sinirli olduğu ve agresif davranışlar sergilediklerinin tespit edildiğini söylüyor.
İstenmeyen bebeklerin ileriki hayatlarında utanç duygusu ve kaygı yaşadıklarının bilindiğini belirten Veziroğlu, anne rahminde ideal şartların bulunmaması durumunda bebeğin ölüm korkusu geliştirebildiğine dikkat çekiyor. Veziroğlu, annesi yoğun duygusal problemler geçiren bebeklerin de mutsuz, düşük yapmış annelerin bebeklerinin daha kaygılı olduğu, hamilelikte uyuşturucu madde kullanan annelerin bebeklerinin ileride uyuşturucu kullanma riskinin arttığı, hamilelikte depresif duygu durumuna sahip annelerin çocuklarınında ileride davranış bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna daha yatkın olduklarını ifade ediyor.
Babanın ve anneyle ilişkide olan diğer yakınların da anne adayı üzerinde, dolayısıyla bebek üzerinde etkisi olduğunu belirten Veziroğlu, eğer anne adayı fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak çevresinden destek alıyorsa bebeğin de gelişiminin desteklendiğini, ancak anne adayı fiziksel ve duygusal taciz görüyor, korku içinde yaşıyorsa, stresi yoğunsa, bebeğin etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Veziroğlu, bu olumsuz etkiler ne kadar yoğunsa, ne kadar sıklıkla tekrarlıyorsa bebek üzerinde o kadar fazla etki oluştuğunu kaydediyor.
https://www.medikalakademi.com.tr/kategori/halk-sagligi/allerji-astim/
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?