Bazı kanser hastalarına gereksiz ilaç yüklendiği yönündeki eleştiriler zaman zaman gündeme geliyor. Akılcı ilaç kullanımının onkolojinin en önemli konularından olduğunu belirten uzmanlara göre de tüm bilimsel çalışmalara rağmen bazı hastalarda kemoterapinin ne kadar faydalı olduğu hala anlaşılabilmiş değil. İstanbul Bilim Üniversitesi tarafından Bolu’da yapılan 6. Onkoloji Günleri’nde dikkat çekilen konulardan biri de akılcı ilaç kullanımı oldu. Tıbbi Onkolog Yrd. Doç. Dr. Çetin Ordu, akılcı ilaç kullanımının medikal onkolojinin en önemli konularından biri olduğunu söyledi.
Kemoterapi ajanları vücuttaki kanser hücresini yok ederken, sağlıklı hücrelere de zarar veriyor. Yani tedavi bir yandan onarıyor, bir yandan da bir çok organı olumsuz etkiliyor. Akılcı ilaç kullanımı her hastalıkta önemli ancak, yaptığı ağır yan etkiler göz önüne alındığında kanser tedavisinde bu durumun önemi daha fazla artıyor. Zaman zaman bazı hastalar, doktorlarının kendilerine veya yakınlarına gereksiz ilaç yüklediği ve boş yere kemoterapi uyguladığı yönünde düşüncelere kapılıyor.
“Kemoterapinin toksik etkilerini biliyoruz, dolayısıyla gereksiz kemoterapi vermek, hastaları gereksiz yere bu toksik yan etkilere maruziyete neden olabilir” diyen Dr. Ordu, hangi ilacın, hangi hastada etkili olacağının henüz tam olarak bilinmediğini aktardı, “Bugün gelinen noktada tüm bilimsel çalışmalara rağmen bir grup hastada kemoterapinin ne kadar fayda getirdiği tam olarak anlaşılamamıştır. Buna rağmen ya da küçük katkılar nedeniyle hastalara kemoterapi verildiği durumlar söz konusu olabiliyor” dedi.
Her kanser hücresinin ve her hastanın DNA’sının farklı olduğunu düşünürsek, onkolojide tedavi planlaması neye göre yapılıyor, hangi ilacın, hangi kanser türünde ve hangi hastada etkin olacağını, işe yarayıp yaramayacağını anlamak için uygulanan bir yöntem ya da test var mı?” sorusuna Dr. Çetin Ordu’nun yanıtı şöyle: “Burada medikal onkologlar bilimsel çalışmaların yanında kişisel tecrübelerine veya multidisipliner konsey kararlarına göre hastalara kemoterapi verilip verilmeyeceğine karar veriyorlar ve bunu hasta ile paylaşıyorlar. Özellikle hasta dokunun ameliyatla tamamen çıkarıldığı erken evre kanserlerde, tümörün cinsine göre verilecek tedaviler ile ilgili belirleyici çalışmalara ihtiyaç var. Bazı tümörlerde verilecek tedavinin türüne ait hücre tipinin karakteristikleri yol gösterici olabiliyor.
Örneğin meme kanserinde tedaviyi tümörün özelliklerine göre belirleyebiliyoruz. Yani kişiselleştirmiş tedavi uyguluyoruz. Hastanın tümörü hormon reseptörleri içeriyorsa biz hormonu dengeleyici, baskılayıcı ilaçlar veriyoruz. Böylece hastalığa karşı ciddi oranda başarı kazanırken hastaya verdiğimiz yan etkiler klasik kemoterapi ilaçlarına göre daha hafif düzeyde oluyor. Ayrıca hastanın tümörü büyüme faktörlerinden aşırı etkileniyorsa o büyüme faktörlerini trastuzumab etken maddeli ilaçlarla engelleyerek aynı şekilde kişiye özel tedavi uyguluyoruz. Benzer örnekleri akciğer ve kolon kanserinde de vermek mümkün. Bu konuda yeni çalışmalar, yeni ilaçlar var ve sonuçlarını bekliyoruz.”
Akılcı ilaç kullanımının başta hasta olmak üzere, hekim ile birlikte tüm sağlık çalışanlarını ve Sağlık Bakanlığını ilgilendirdiğini belirten Dr. Ordu, bu konuda kime, ne sorumluluk düştüğünü ise “Hekimin en etkin ilacı, en verimli şekilde hastaya uygulanmasında karar aşamasında görevi var. İlacın taşınması, depolanması, temini, hastanın tedaviyi uygulaması, yan etki takibinde hemşire, hastane eczacısı ve hastane dışındaki eczacıya sorumluluklar düşüyor. İlacı alan hastanın da bu bireyler ile uyum içinde olması çok önemli. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere karar verici kurumların, hastayı ve sağlık sistemini mağdur edecek politikalardan uzak olması, ayrıca ilaçların tasarruflu şekilde kullanılmasını sağlayacak organizasyonlar içinde bulunması da büyük önem taşıyor” şeklinde açıkladı.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?