Kardeş kıskançlığının, çocuğun iç huzurunu bozarak, yemek yememe, saldırgan olma, uyku problemleri ya da içine kapanma gibi olumsuz davranışlar meydana getirebildiğini kaydeden Öksüz, bu konuda en büyük sorumluluğun başta anne-baba olmak üzere aile fertlerine ait olduğunu söyledi. Öksüz şöyle dedi:
“İnsanlarda kıskançlık duygusu doğuştan var. Ancak özellikle çocuklarda kardeş kıskançlığı duygusu, anne-babanın yanlış davranışlarıyla tetikleniyor. Çocuğun kardeşini kıskanması, tamamen anne-babanın tutumuyla ilgili bir durum. Çocuk eve yeni bir bebek geldiğinde ve tüm aile onunla ilgilendiğinde artık, anne ve babası tarafından sevilmediği endişesine kapılıyor. Özellikle bebeğe anne-babanın sürekli ilgisi, eve gelenlerin sürekli hediyeler getirmesi ya da onunla ilgilenilmemesi bir korku, endişe oluşturuyor. Bu düşüncelerle çocuk da iç huzur bozuluyor. Çabuk sinirlenen, ağlayan, tepki olarak yemek yemeyen, kurallara uymayan çocuk tüm bu davranışlarla tepkiler veriyor. Hatta daha ileri tablolarda kardeşine zarar verme, öfke nöbetlerine kapılma, içine kapanma, okul başarısında düşme gibi farklı tablolar da ortaya çıkabiliyor. ”
Kardeşler arası anlaşmazlıklarda özellikle anne-babaların çocuklardan birinin lehine taraf tutmasının durumu daha da zorlaştırdığını kaydeden Öksüz, şunları söyledi:
“Kardeşler arasında çeşitli sebeplerden anlaşmazlıklar çıkabilir. Anne-baba bu tür olaylarda haklı-haksız ayrımı yapma yerine olaya çözüm odaklı yaklaşmalıdır. O senin kardeşin, sen büyüksün gibi cümlelerle taraf tutmadan ve iki tarafı da suçlamadan çözüm sunmalı. Hatta çocukları kendi çözümlerini bulmaları için teşvik etmeliler. Hiç çözüm öneremedikleri durumda anne babalar kendi çözümlerini getirebilirler ancak bu iki tarafı da zor durumda bırakmadan ve kendi otoritelerini sarsmadan olmalıdır. Eğer çocukların tartışmaları şiddet boyutundaysa kesinlikle o anda kavga durdurulmalı ve bunun hiçbir koşulda kabul edilebilir olmadığı mesajı net bir şekilde verilmelidir.”
Kardeş kıskançlığını önlemede en önemli adımın, hamilelik süresince atılması gerektiğini kaydeden Öksüz, çocuğa bir kardeşinin olacağını uygun bir dille söylenmesi gerektiğini belirtti. Öksüz şöyle dedi:
“Aile, çocuğa bir kardeşi olacağını uygun bir dille anlatarak, kardeşi ile neler paylaşabileceğini, birlikte oyunlar oynayıp eğleneceklerini anlatarak bu fikre alıştırmaya çalışmalı. Bebeğin tıpkı kendi bebekliğindeki gibi bakıma ihtiyacı olduğunu anlatıp, çocuğa bebeklik resimleri de gösterilerek annenin onu besleyeceği, bakımını yapacağı gerçeği anlatılmalı. Hatta bu konularda kendisinden yardım rica edilmeli. Bebekle birlikte kendisini sevmeye devam edeceklerini sık sık vurgulamalı çocuk da bu endişeyi yok etmeliler. Çocukların ‘Beni sevmiyorsun, onu daha çok seviyorsun’ gibi ifadeleri dikkatle dinlenmeli, aksine ikna etmeye çalışmak yerine ‘Bunu hangi davranışımdan çıkarıyorsun? Böyle düşünmene sebep olacak ne oldu?’ gibi sorular yöneltilerek, bu fikrine sebep olan davranışlar öğrenilip düzeltilmeli.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?