Kapatılan Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi’nin son bozma kararı: İlaç Hatası İddiası

Yazan Av. Arb. Ümit Erdem
4 Eylül 2020  |   Kategori: Hukuk / Mevzuat, Üye Yazıları Print

Hasta-Hekim arasındaki Vekalet Sözleşmesi’nden doğan uyuşmazlıklarda da görevli olan Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi’nin kapatıldığına ve ilgili tüm dosyaların 01.09.2020 tarihi itibariyle Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi’ne devredildiğine dair yazımız, 08.07.2020’de yayınlanmış idi. Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi’nin kapanmadan önce, 29.06.2020 tarihinde oybirliği ile verdiği son Bozma Kararı; “İlaç Hatası” İddiası ile ilgilidir. Şöyle ki;

Davacı; Psikiyatri Uzmanı davalı doktora tedavi için başvurduğunu, davalı doktorun kendisine Reçete yazdığını, ancak ilaçların yan etki göstererek davacının vücudunda ve gözünde yanıklara sebep olduğunu ve davacının çalışamaz duruma geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat ile olay nedeniyle duyulan ıstırap ve elem karşılığı 50 bin TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Malpraktis Davaları’nda Yargıtay’da görev değişikliği: 13. Hukuk Dairesi kapatıldı!

Mahkeme’ce davanın reddine karar verilmiş; Yerel Mahkeme Kararı, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya kapsamı incelendiğinde; Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Takipsizlik ile sonuçlanan soruşturması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun Bilirkişi Raporu’nda; “Davacının Bipolar Affektif Bozukluğu” sebebi ile Lamictal ve Lustral ilaçlarının reçete edildiği, ilaç kullanımı sonrası oluşan “Toksik Epidermal Nekroliz” tablosunun herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmadığı, kullanılan ilacın yan etkilerinden olduğu” Rapor edilmiştir.

Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi ise, Adli Tıp Kurumu Raporu’nda;

“Davacıda oluşan tablonun ilacın yan etkilerinden olup olmadığı,
Bu yönde prospektüsünde herhangi bir uyarının yer alıp almadığı,
Bu kapsamda davacıya herhangi bir uyarının yapılıp yapılmadığı,
İlacın dozunun yeterliliği,
Doz aşımı olup olmadığı ve neticeten davacının itirazlarını karşılar nitelikte”

yeterli bir Bilirkişi İncelemesi olmadığını, Rapor’un denetime imkan verir nitelikte bulunmadığını ve karara esas alınamayacağına karar vermiştir.

Adli Tıp Kurumu Raporları’nda ve Yargıtay Kararları’nda ‘Komplikasyon Yönetimi’

Yargıtay (13.) Hukuk Dairesi, Yerel Mahkeme’nin Üniversiteler’in ana bilim dallarından seçilecek uzmanlardan (Dermatoloji, Göz, Psikiyatri) oluşacak bir Bilirkişi Kurulu’na dosya tevdi edilerek, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilerek nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli Rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğini, değinilen bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasını usul ve yasaya aykırı bulup, 29.06.2020 tarihinde Yerel Mahkeme Kararı’nı bozmuştur.

Sonuç Yerine

  1. Her ne kadar Yargıtay Bozma İlamı’nda bahsedilmemiş ise de; Hukuk Mahkemesi’nin Ceza Soruşturması’nda alınan Bilirkişi Raporu ile yetinmesi, Mahkeme’ce Bilirkişi İncelemesi yap(tır)ılmaması bizce hatalıdır, doğru değildir.
  2. Teşhis, süreç ve riziko aydınlatmalarının yapılıp yapılmadığı açısından Tıp Etiği (Deontoloji) ile İlaç kullanımı ve Farmakovijilans konularında da Klinik Farmakoloji Uzmanı’nın da Bilirkişi Heyeti’ne dahil edilmesi görüşündeyiz.
  3. (Somut olaydan anlaşılabildiği kadarıyla ama genel anlamda) İlaç Hatası iddialarının yanıtlanabilmesi için Yargıtay’ın, oluşturulacak yeni Bilirkişi Heyeti’den açıklanmasını istediği/beklediği sorulara EK olarak;

Yargıtay Kararları’nda “Uzman Görüşü” (HMK. 293. Madde)

    • Hasta’nın tıbbi geçmişinin iyi değerlendirilip değerlendirilmediği,
    • Tedavi planından önce klinik değerlendirmenin yapılıp yapılmadığı,
    • İlaç Tedavisi düzenlenirken kanıta dayalı Klavuzlar’dan yararlanılıp yararlanılmadığı,
    • Uygun olmayan süre boyunca ilaç kullanılıp kullanıldığı,
    • Tedavi sürecinde Hasta’nın gözlenip gözlenmediği,
    • Yan etki ve toksisite belirtilerinin tanınıp tanınmadığı,
    • İlaç-ilaç veya ilaç-besin etkileşimlerinin önlenip önlenmediği,
    • Süreçte gerekli Konsültasyonlar’ın istenip istenilmediği,
    • Erken veya geç dönemdeki komplikasyonun ne zaman tespit edildiği ile komplikasyonun yönetilip yönetilmediğini, zararın azalması veya ortadan kaldırılması adına ne yapıldığı,
    • Uygulanan tedavinin kayıt altına alınıp alınmadığı

Da, yeni oluşturulacak Bilirkişi Heyeti tarafından yanıtlanması gereken sorular olduğu düşüncesindeyiz.
Okuma Önerisi ve Kaynakça:
Malpraktis Davaları’nda Bilirkişi Raporları Nasıl Olmalı?:>>>
Psikiyatri’de Malpraktis:>>>

#EVDEKAL
Av. Arb. Ümit Erdem
ÜMİT ERDEM KİTAPLARI:>>>

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla