Kanser hücreleri, normal hücresel işleyişi manipüle ederek kontrolsüz bir şekilde çoğalır. Ancak, bilim insanları kanserin kendi kendini yok etmesini sağlayan genetik bir “ölüm anahtarı” mekanizmasını yeniden etkinleştirme yolunu keşfetmiş olabilir. Nature Communications dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, tümörlerin büyümesini teşvik eden RNA düzenleme sürecini bozarak agresif kanserlerin gelişimini durdurabilecek bir tedavi stratejisi sundu. Araştırmacılar, kanser hücrelerinin RNA düzenleme sürecini nasıl bozduğunu ortaya koydular. Ayrıca, bu süreci tersine çevirebilecek ve agresif kanser türlerini yavaşlatabilecek potansiyel bir tedavi yöntemi sundular. Bu keşif, üçlü negatif meme kanseri ve belirli beyin tümörleri gibi mevcut tedavilere dirençli kanser türleri için umut vaat edebilir.
Vücudumuzdaki hücreler, tek bir gen üzerinden farklı proteinler üretmek için RNA’yı çeşitli şekillerde düzenleyebilir. Ancak, kanser hücreleri bu süreci kendi avantajlarına çevirerek büyüme ve yayılmalarını sürdürebilir. Çalışmayı yöneten JAX Kanser Merkezi’nden Prof. Olga Anczuków ve ekibi, bu mekanizmayı tersine çevirmenin yolunu araştırdı.
Sinir Blokajı Pankreas Kanseri Tedavisinde Büyük Başarı Sağlayabilir
The Jackson Laboratory ve UConn Health araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen çalışmanın merkezinde, zehir ekzonları (poison exons) adı verilen genetik elementler bulunuyor. Normalde, bu ekzonlar RNA’nın belirli bölümlerini devre dışı bırakarak zararlı protein üretimini önler. Ancak, kanser hücreleri bu mekanizmayı susturarak tümör oluşumuna neden olabiliyor. Ekip, TRA2β adlı genin kansere yol açan bir protein seviyesini artırdığını ve bu proteinin, tümörlerin büyümesini teşvik ettiğini keşfetti.
Araştırmacılar, TRA2β genindeki zehir ekzonlarını yeniden etkinleştirmenin bir yolunu bulmak için antisens oligonükleotidler (ASO’lar) adı verilen sentetik RNA parçacıklarını kullandı. Bu ASO’lar, kanser hücrelerine enjekte edildiğinde genetik düzenlemeyi tersine çevirerek TRA2β protein seviyelerini düşürdü ve tümör büyümesini durdurdu.
Çalışmanın baş araştırmacılarından Nathan Leclair, “ASO’lar, kanser hücrelerini kandırarak büyüme sinyallerini kapatmalarını sağlıyor. Bu ekzonlar, protein seviyelerini hızla ayarlayabilen bir anahtar gibi çalışıyor ve bu da ASO’ları agresif kanserler için son derece hassas ve etkili bir tedavi haline getirebilir” dedi.
Yeni Antikor Tedavisi, Dirençli Meme ve Yumurtalık Kanseri İçin Umut Olabilir
Daha da şaşırtıcı olan şey, araştırmacılar TRA2β proteini tamamen ortadan kaldırdıklarında tümörlerin büyümeye devam etmesiydi. Bu durum, sadece proteini hedeflemenin yeterli olmadığını, RNA’nın da önemli bir rol oynadığını gösterdi. Prof. Anczuków, “Bu sonuç, sadece TRA2β proteininin susturulmadığını, aynı zamanda diğer RNA-bağlayıcı proteinlerin de etkilenerek kanser hücreleri için daha toksik bir ortam oluşturduğunu gösteriyor” dedi.
Araştırmacılar, ASO bazlı tedavilerin kanser hastalarına nasıl uygulanabileceğini daha ayrıntılı incelemek için çalışmalarını sürdürüyor. İlk veriler, ASO’ların normal hücreleri etkilemeden sadece kanser hücrelerine odaklanabildiğini gösteriyor. Bu durum, tedavinin güvenli ve etkili olabileceğine dair umut veriyor.
Bu keşif, alternatif RNA düzenlemesi yoluyla kanseri hedef almanın yeni ve güçlü bir strateji olabileceğini gösteriyor. Bilim insanları, ASO’ların klinik denemelerde test edilerek agresif ve dirençli kanser türlerine karşı bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceğini düşünüyor. Eğer bu yöntem başarılı olursa, kanser tedavisinde önemli bir dönüm noktası olabilir.
TRA2β Zehirli Ekzonunun Antisens Oligonükleotidlerle Dahil Edilmesi, Tümör Karşıtı Etkilere Sahip Uzun Kodlamayan RNA Ekspresyonunu Tetikler
Onkojenik ekleme faktörü TRA2β, insan tümörlerinde genellikle kendi kendini düzenleyen kodlamayan zehirli ekzonun (PE) dahil edilmemesiyle birlikte aşırı eksprese edilir. Bu çalışmada, TRA2β-PE’nin düşük seviyede bulunmasının çeşitli kanser türlerinde hasta sağkalımını olumsuz etkilediğini gösteriyoruz. Ekleme değişimini sağlayan antisens oligonükleotidlerin (ASO’lar), TRA2β-PE’nin dahil edilmesini artırarak TRA2β protein seviyelerini azalttığını ve preklinik kanser modellerinde tümör karşıtı etkiler sağladığını kanıtladık.
CRISPR Gen Teknolojisinde Devrim: Baş ve Boyun Kanserleri Başarı ile Tedavi Edildi!
TRA2β-PE’yi hedefleyen ASO’lar, kanser karşıtı fenotipler oluştururken, RNA işleme, mTOR ve p53 sinyal yollarında önemli değişikliklere yol açan geniş kapsamlı transkriptomik değişimler tetikledi. İlginç bir şekilde, bu ASO’ların hücre canlılığı üzerindeki etkileri, doğrudan TRA2β’nin baskılanmasıyla aynı etkiyi göstermedi. Mekanistik olarak, ASO’ların hem TRA2β protein seviyelerini düşürdüğünü hem de TRA2β-PE içeren uzun kodlamayan RNA’ların ekspresyonunu artırarak nükleer proteinleri bağladığını tespit ettik.
Son olarak, TRA2β-PE’yi hedefleyen ASO’ların preklinik 3D organoid ve in vivo hasta kaynaklı ksenograft modellerinde kanser hücreleri üzerinde toksik etkilere sahip olduğu görüldü. Genel olarak, TRA2β-PE’nin hem protein ekspresyonunun bir düzenleyicisi hem de kanser hücre büyümesini kontrol eden uzun kodlamayan bir RNA olarak işlev gördüğünü ortaya koyduk. Zehirli ekzonları hedefleyen ASO’ların, onkojenik ekleme faktörlerini baskılayarak kanser tedavisinde umut verici bir strateji sunduğunu gösteriyoruz.
Kaynaklar ve Referanslar:
1- Antisense oligonucleotide-mediated TRA2β poison exon inclusion induces the expression of a lncRNA with anti-tumor effects, Nature Communications (2025). DOI: 10.1038/s41467-025-56913-8YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?