Kanser tedavisinde yenilikçi yöntemlerden biri olan “CAR-T Hücre” tedavisi bir Multiple Myeloma hastasına Türkiye’de ilk kez SBU Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlandı. Tedavi, klinik araştırma kapsamında yapıldı. Kansere karşı çığır açan yöntem olarak görülen kişiselleştirilmiş “CAR-T Hücre” tedavisi, kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde yok eden bir yöntem olarak geliştirilmeye çalışılıyor. Tedavi yüzbinlerce dolara mal oluyor ancak SBU Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde klinik araştırma kapsamında ücretsiz olarak alınabilecek.
Uygulama ile ilgili bilgi veren Dünya Aferez Birliği Başkanı ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, faz çalışmaları kapsamında CAR-T tedavisinin “Multiple Myeloma” hastalarında uygulanmasının önemli bir aşama olduğunun belirtti.
Kök hücre nakli ve ilaç tedavisi ile lenfomasız bir hayat mümkün
CAR-T hücre tedavisi ile genetik olarak tasarlanmış yapay T-hücre reseptörlerini taşıyan hücrelerin hastalara uygulandığını söyleyen Prof. Dr. Altuntaş, “Bu şekilde bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerine karşı yönlendirmekte ve kanser hücrelerinin bağışıklık hücreleri tarafından yok edilmesini sağlamaktadır. Teorik olarak, bu üretilmiş hücreler, herhangi bir antijene karşı yönlendirilebilir ve hedef kanser hücrelerini daha güçlü bir şekilde öldürebilir. Bu işlem aslında kişiselleştirilmiş bir tedavi yöntemidir” dedi.
Bir immünoterapi yöntemi olan “CAR-T Hücre” tedavisi alanında yapılan klinik araştırmaların 2016 yılından itibaren arttığını ve her yıl yaklaşık 100 yeni klinik araştırma başlatıldığını kaydeden Prof. Dr. Altuntaş, “2020 yılı itibarıyla ABD’de 1000 civarı hasta AB’de ise 350 civarı hasta CAR T-Hücre tedavisi almıştır. Yani tüm dünyada daha çok erken aşamada olduğu söylenebilir” dedi.
CAR-T hücre tedavisinde, ABD’de mevcut iki tedavi ürününden birinin 475 bin dolar, diğerinin 373 bin dolar dolayında olduğunu, Avrupa’da ise ülkelere göre değişmekle birlikte 250 bin doların üzerinde bedel belirlendiğini kaydeden Prof. Dr. Altuntaş, merkezlerinde klinik araştırma kapsamında olduğu için tedavinin ücretsiz verildiğini belirtti.
İmmünoterapi nedir, nasıl uygulanır? Kanser tedavisindeki faydaları
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, Türkiye’de ilk kez bu tedaviyi araştırma kapsamında uygulayan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kanser Klinik Araştırma Merkezinin kanser tedavi araştırmalarında güçlü bir altyapıya sahip olduğunu vurgulayarak, “Fiziki altyapı ve lojistik altyapımızı geliştirdik. Uluslararası sertifikasyon programına başvurduk, hazırlıklarımızı yaptık ve başarıyla sertifikamızı aldık. Bugün de ülkemizde bir ilk olarak gururla söyleyebilirim ki hücresel tedavilerin bile Faz çalışmaları başlamıştır” diye konuştu.
CAR-T hücre tedavisi çalışmalarının lösemi, lenfoma ve myeloma gibi hematolojik kanserlerin yanı sıra özellikle beyin, pankreas, karaciğer, meme, mide ve bağırsak kanserlerine karşı yürütüldüğünü belirten Prof. Dr. Altuntaş, kendilerinin de “Multiple Myeloma” hastalarında klinik araştırma kapsamında CAR-T hücre tedavisi yaptıklarını vurgulayarak, tedavi yöntemi hakkında şu bilgileri verdi: “Bu, myeloma hücrelerinin yüzeyinde bulunan ‘B hücresi olgunlaşma antijenini’ (BCMA) hedefleyen genetik olarak modifiye edilmiş otolog kimerik antijen reseptör (CAR) T hücresi tedavisidir.
CAR-T hücreleri, Multiple Myeloma ile savaşmaya yardımcı olmak için bir tür beyaz kan hücresi olan hastanın kendi T hücreleri kullanılarak oluşturulan özelleştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Bu amaçla hastanın T hücreleri toplanır, laboratuvarda miyelom hücrelerinin hedeflenmesini ve öldürülmesini kolaylaştıran yeni bir gen içerecek şekilde genetik olarak işlenip değiştirilir. Hücreler değiştirildikten sonra hastaya geri verilir. Klinik araştırmalarda CAR-T hücre tedavisi ile yüzde 80’ler civarında genel cevap oranları bildirilmektedir. Diğer tedavilere göre üstünlüğü elde edilen yanıtların sürekliliğinin daha uzun olmasıdır.
Prof. Dr. Altuntaş: Uğraş terapi merkezleri kanserde yaşam kalitesini yükseltiyor
Gerek yeni tanı myeloma hastaları gerekse daha önce tedavi almış tedaviye dirençli olgularda uygulanabilir. CAR-T hücre tedavisi kemoterapi uygulanıp kanser hücrelerinin azaltılması sonrası uygulanabileceği gibi kemoterapi öncesinde de hastaya verilebilmektedir. Öte yandan bu tedavide nihai amaç; hastanın kemoterapiye ihtiyaç duymadan kanser hücrelerinin tamamen yok edilmesidir. Bu nihai amacın gerçekleşmesi için ise klinik araştırmaların biraz daha ilerlemesini beklemek gerekiyor.”
Türkiye’nin hematolojik kanserlerin tedavisinde önemli ilerlemeler sağladığını, ayrıca geliştirilmesi gereken alanlar bulunduğunu belirten Prof. Dr. Altuntaş, “İlk olarak, bu umut verici tedaviden daha fazla hastanın faydalanabilmesi geniş ölçüde erişilebilir olmasına bağlı. İkincisi, bu tedavi yöntemi hakkında rehberler geliştirilmelidir. Üçüncüsü, bu tedavi göreceli olarak yeni olduğu için bununla ilgilenen tüm sağlık çalışanları yeterince bilgi, donanım ve deneyim sahibi olmalıdır. Dördüncü olarak, bu tedavinin yan etkilerini azaltmak ve gelecekteki etkinliğini artırmak için daha fazla klinik araştırma yapılmalı” dedi.
Prof. Dr. Altuntaş, Türkiye’nin kanser, hematolojik kanserler ve kemik iliği nakli tedavi uygulamaları bakımından dünyanın en gelişmiş ülkeleri ile yarışır düzeyde olduğunu, örneğin; kemik iliği nakli bakımından sayısal ve niteliksel olarak Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasının üzerinde bulunduğunu, klinik araştırma düzeyindeki ilaçlar dahil kanıta dayalı uygulamalar ışığında her türlü kanser ilacına ulaşılabildiğini vurguladı.
Prof. Dr. Altuntaş: Kanserde sadece tedavi değil, psikolojik destek de önemli
Prof. Dr. Altuntaş, Multiple Myeloma’nın, günümüzde hala tedavisi güç hastalıklardan biri olduğuna işaret ederek “Bu nedenle sürekli yeni ilaçlar üzerinde çalışılmaktadır. Yeni ilaçların en etkin ve yan etkisi en az olanlarını belirleyecek olan uluslararası çok merkezli klinik araştırma protokolleridir. Bu protokollerde kullanılan ilaçlar henüz eczanelerde ruhsatlı olarak satılma aşamasına gelmemiş ürünlerdir. Bir ilacın piyasada satılan ilaç aşamasına gelebilmesi için ortalama 2-3 yıl, ülkemizde ruhsat alabilmesi için de en az 1 yıl gereklidir. Bu nedenle hastaların bu protokollere dahil edilmeleri tıptaki yeni gelişmelere ve tedavi yaklaşımlarına erken ulaşmayı sağlar” ifadesini kullandı.
Bugün kanser hastalarının yüzde 50’sinden fazlasının standart yöntemlerle tedavi edilebildiğini dile getiren Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, “Bununla birlikte, standart tedaviye cevap vermeyen hastalara yeni alternatif tedaviler sunmak çok önemlidir. Bu bakımdan klinik araştırmalar hayati öneme sahiptir. Bu yönden de Sağlık Bakanlığı, klinik araştırmalar yasal altyapısı çoğu Batı ülkesinden daha ileri düzeyde olduğunu söyleyebilirim. Klinik araştırma merkezleri kanser hastalarının yeni ilaçlara erişilebilirliğini sağlamaktadır.
Böylece birçok yeni kanser ilacına dünya ile eşzamanlı ulaşmanın önü açılmaktadır” bilgisini aktardı. Türkiye’nin klinik araştırma ve Ar-Ge alanında büyük gelişme potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Prof. Dr. Altuntaş, “Nüfus özellikleri, hastalık tipleri, yetişmiş hekim ve sağlık personeli kapasitesi ve altyapı göz önünde bulundurulduğunda klinik araştırmalar konusundaki potansiyelimizin yüksek olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
Türkiye, hematolojik kanserlerin tedavisinde Dünya süper liginde yer alıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’de savunma sanayisinden sonra sağlık alanında da kendine yeter bir altyapı oluşturulmasına büyük önem verdiğini anlatan Prof. Dr. Altuntaş, “Bu bağlamda biz akademisyenler özellikle sağlıkta yerlileşme ve millileşmenin altını doldurmak, Ar-Ge ve klinik araştırma merkezlerinin altyapısını güçlendirmek ve klinik araştırma merkezlerinin sayısını ve niteliklerinin artırmak için çaba gösteriyoruz” dedi.
Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, bu bağlamda ülkede klinik araştırmaların sayısının artırılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Klinik çalışmalara katılan hastalar ve gönüllülerimiz, kendilerini denek olarak düşünmemeli. Bu iş gönüllülük işi. Sosyal sorumluluk ve görevin yanında bir hayır işi olarak da düşünmelidir. Bir alanda muhtaç olan bir insana ya da insanlara yardım ediyorsunuz. Bir hücresel tedavi ürünü, molekül ve ilacın geliştirilmesine katkı sağlıyorsunuz. Bu aynı zamanda bir insanlık görevi. Lütfen klinik çalışmalara gönüllü olarak katılalım. Katılımı teşvik edelim. Standart bir tedavisi yoksa bu alanda arayış içine girsinler. Hasta, hasta yakını, sosyal çevre ve kamu kurumlarının destek ve farkındalığın artırılmasına ihtiyaç var.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?