Bu kapsamda MISTHER-Medikal Termal Görüntüleme Cihazı‘nı üç yıllık bir çalışma sonucunda geliştirdiklerini ifade eden Karagöz, cihazda kullanılan termografik görüntüleme tekniğinin meme kanseri tanısı için Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) yardımcı bir tarama yöntemi olarak onaylandığını anlattı.
Yerli malı MMT teknolojisi ile meme kanseri teşhisinde devrim gibi gelişme
MISTHER Cihazı ile ilgili tüm test ve belgelendirme süreçlerinin 2017’de tamamlandığını ve cihazın Sağlık Bakanlığı Ürün Takip Sistemi’ne (ÜTS) kaydının yapıldığını bildiren Prof. Dr. Karagöz, cihazın şu anda tanı amaçlı kullanılabilir durumda olduğunu ifade etti. Termografik görüntüleme yönteminin hastaya herhangi bir radyasyon vermeyen, sadece hastanın vücudundaki sıcaklık değişimlerini algılayan, girişimsel olmayan bir tanı yöntemi olduğunu anlatan Prof. Dr. Karagöz, geliştirdikleri cihazda termal simetriye dayanarak çok kısa süre içinde alınan görüntülerle tiroid, cilt, meme kanseri gibi hastalıkların ön tanısının yapılabildiğini söyledi.
Karagöz, cihazın teknik özelliklerine ilişkin şu bilgileri paylaştı: “İnsan vücudu normal olarak termal simetrik bir yapı göstermektedir. Bu nedenle cilt yüzeyindeki sıcaklık değişiklikleri, vücudun sağ ve sol tarafında birbirine çok yakın değerlere sahiptir. Vücutta anormallik gösteren bölgeler de dahil cilt yüzeyinden yayılan kızılötesi dalgalar termal dedektörler tarafından algılanarak elektrik sinyallerine dönüştürülür.
Bu sinyaller, renkli dijital görüntülere çevrilir ve sonuçta insan vücudunun termogram adı verilen termal resmi elde edilir. Normal vücutta bu şekilde elde edilen görüntüler, termal olarak simetrik bir yapı gösterirken, anormal oluşumların termografik görüntülerinde ise asimetrik sıcaklık değerleri kolaylıkla fark edilebilmektedir. Geliştirdiğimiz cihaz vücuda herhangi bir radyasyon ışını vermiyor. Cihaz, 15 dakika içinde bir dokudaki sıcaklık artışını, simetrisindeki diğer dokularla kıyaslıyor ve aradaki fark belirli bir değeri aştığı zaman bu durumu anomali olarak algılıyor. Bu şekilde vücuttaki simetrik bölgeler arasında sıcaklık farklılığı yardımı ile ilgili fizyolojik ve fonksiyonel bozukluk tespit edilebiliyor.”
Mamografi, tomografi, MR, ultrasonografi gibi anatomik tabanlı görüntüleme yöntemlerinin belirli bir evreden sonra kanserli hücreyi tespit edebildiğine işaret eden Prof. Dr. Karagöz, şu bilgileri verdi: “Fakat kanserli hücrenin fizyolojik gelişimi çok önceden başlıyor. Termografi cihazı ile henüz başlangıç aşamasındaki kanserli dokular da tespit edilebiliyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mamografi ünitesinde hastalar üzerinde bazı veriler elde ettik. 271 hastaya ait termal görüntü aldık ve analizler yaptık.
FDA tarafından da ifade edildiği gibi, bilhassa meme kanserine yönelik incelemelerde rutinde kullanılan mamografi, ultrason ve MR gibi anatomik tabanlı görüntüleme yöntemlerine ilave olarak yardımcı ve tamamlayıcı bir teknik olarak fizyolojik tabanlı termal görüntüleme yönteminin de kullanılmasının doğru tanıya ulaşmada önemli katkılar sağlayabileceği bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Bu kapsamda, rutin tekniklerin yanı sıra Medikal Termal Görüntüleme Cihazı’nın da uygulandığı 271 hasta üzerinde yaptığımız klinik değerlendirmelerimiz sonucunda, %90’ların üzerinde tanısal anlamda bir uyumluluk bulunmuştur. Termal asimetri tekniğinin kullanıldığı bu sistemde, aynı hastaya ait sağlıklı ve kanserli meme dokuları arasında üç dereceye yakın değişimler saptanmıştır.”
Karagöz, fizyolojik tabanlı Misther-Medikal Termal Görüntüleme Cihazı ile daha başlangıç evresinde fizyolojik bozulmayı tespit etmenin mümkün olabildiğini söyledi. Cihazın, 17 mikron boyutlarında yüksek çözünürlüğe ve 0,05 derece termal duyarlılığa sahip olduğunu ve vücuttaki fizyolojik değişimleri bu hassasiyette algılayabildiğini aktaran Karagöz, “Bilhassa yoğun meme dokularında mamografiye kıyasla bu görüntüleme sistemi daha iyi sonuç verebilmektedir. Bu şekilde sıcaklık değişimini net algılamak suretiyle bilhassa genç nüfusta kanser taramalarında daha iyi sonuç almak mümkün olabilecektir. Aslında sistem, ülkemizde yeni bir sistemdir. Tarama amaçlı kullanıldığında bu sistemin halk sağlığı açısından önemli faydalar sağlayacağını düşünmekteyiz” diye konuştu.
Karagöz, cihazın kanserin ön teşhisinin yanı sıra sars, mers, ve ebola gibi viral hastalıklar ile ortopediden sinir hastalıklarına geniş spektrumlu kullanım alanları olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Karagöz, cihazın meme kanserinin yanında tiroid ve cilt hastalıklarında da kullanımının mümkün olduğunu bildirerek, “Kanser teşhisinin yanında kas, damar, sinir, deri, diş hastalıkları, ortopedi, ağrı analizi gibi geniş spektrumda hastalıkların teşhisinde de kullanımı söz konusu. Örnek olarak, kas yırtılmaları, dolaşım sistemi hastalıkları, akut ve kronik sırt ağrıları, migren, yüz felci, spinal sinir yaralanmaları, romatizma, eklem iltihapları, kas yaralanmaları, darbe kırıkları, omurga ağrı sendromları gösterilebilir” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?