Hematolojik kanserlerde kemoterapisiz tedavi dönemi: Thalidomide geri döndü

Yazan Hüseyin Kandemir
Kategori: Güncel / Literatür, Onkoloji Print

Talidomid insanlığa olan borcunu ödemek için geri döndü
Miyeloma konusunda uluslar arası otoritelerden biri olarak kabul edilen Prof. Dr. Brian Durie en geç fark edilen kemik iliği kanserlerinden biri olan multipl myelom tedavisinin artık kemoterapi kullanılmadan yapılabildiğini bildirdi. Kanser tedavisinde kemoterapisiz bir dönemin başlamakta olduğunu söyleyen Prof. Dr. Durie, “Tıp tarihine en büyük ilaç faciası olarak geçen Talidomid, 40 yıl sonra Myelom karşı ilk ciddi biyolojik tedavilerden biri oldu. Artık hedefi vuran akıllı ajanlar dönemindeyiz ve pek çok kanser türü yakında kronik hastalık sınıfına girecek” dedi.

Kemoterapinin toksik ve rahatsız bir edici bir tedavi yöntemi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Druie, şu bilgileri verdi: “Kemoterapi yerine kullandığımız hedefi vuran akıllı ajanlar dönemine giriyoruz. Bunlar biyolojik etki gösteren, hastalığı kontrol altına alan ve bu hastalıkları kronik hastalıkmış gibi bir takip yoluna sokan yeni nesil ajanlar. Son 10 yılda bu alanda çok büyük gelişmeler yaşandı.

‘Thalidomide faciası’ davasında 81 milyon dolarlık anlaşma

Bunların ilk örneği Talidomid’dir. Tıp tarihine en büyük ilaç faciası olarak geçen Talidomid, 40 yıl sonra Myelom karşı ilk ciddi biyolojik tedavilerden biri oldu. Talidomik insanlığa olan borcunu ödemek için geri döndü. Bu Myelom alanındaki ilk ciddi biyolojik tedavilerden birisi olarak tedavi başarısını önemli oranda arttırdı.”

Lenfoma tedavisinde başarı oranları artmaya devam ediyor

Geçtiğimiz dönemlerde Myelom tedavisinde hastaların azami 3-6 yıllık yaşam süresi şansı bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Druie, “Günümüzde bu hastalıkta yaşam süresi 2 katına çıktı ve ortalama 14 yıl seviyesine ulaştı. Hematolojide gelişmelerin sadece Myelom’da olduğunu söylemek mümkün değil. Hodgkin Lenfomada genellikle dirençli Hodgkin Lenfoma ile karşı karşıya kalıyorduk.

Çevremizde 20-25 yaş grubu, tedaviye yanıt vermemiş hastalarda şimdi bulunan bir molekül doğrudan Hodgkin Lenfoma hücrelerini hedef almaktadır. Bu kemik iliği nakli öncesi hastalığın gerilemesine ve kemik iliği nakliyle de %80’inin kür şansı bulmasını sağladı. Bu alanda hedefi etkileyen moleküllerin sayısı giderek artıyor. Aynı şekilde en sık gördüğümüz ‘Diffuse Büyük B Hücreli Lenfoma’ dediğimiz özel bir lenfoma türünde geliştirilen ve hücre bölünmesini kontrol eden genleri baskılayan yeni bir ilaçla dirençli hasta grubunda %32’ye varan bir başarı şansı elde edildi” diye konuştu.

Kanser tedavilerinde tedavi kararlarını hekimler tek başlarına almamaları gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Druie, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tedavide ilaç seçenekleri arttıkça hekimlerin hem hasta hem de diğer uzmanlarla çok iyi bir iletişim kurmaları gerekiyor. Ve ortak tedavi kararları alınması gerekiyor. Çünkü her hasta için tek bir tedavi şeklimiz yok. Her bünyeye uygun tedaviyi bulmak için hastanın da bu sürece katılması gerekir.”

Tedavi konseptleri hızla değişiyor: Kanser kronik hastalığa dönüşüyor

Kanser tedavisinde konseptin hızla değişmekte olduğunun altını çizen Prof. Dr. Druie, “Kronik hastalık sürecinde, yeni jenerasyon ilaçlarla hastalığın çevrilmesiyle genel felsefe; yan etki profili düşük olan ilaçlarla hastalığı kontrol altında tutmaktır. Tıpkı diyabette bir oral antidiyabetik ile hastalığı kontrol altına almak gibi. Buna ‘idame tedavisi’ diyoruz. Hastalığın tedavi politikasında iki farklı yöntem var. Biri hastalığı kontrol; hastalığı ortadan kaldırma değil ama hastalığı kontrol altında tutmaktır. Burada sorunun hastaya zarar vermeyecek düzeyde devamına müsaade etmektir. Ama bir de genç bir hastanız var, burada hastalığı tamamen ortadan kaldırıp, hastalık bitti diyebileceğimiz yöntemler var.

Genelde bu yöntemler daha agresif. Ve bugünkü elimizdeki verilerle kemoterapinin de kullanıldığı yöntemler söz konusudur. Dolayısı ile hastanın yaşı, performansı, diğer organların durumu, hastalığa kontrol mü yoksa kür şansı mı vermek gerektiği konusunda bize bilgi veren unsurları göz önünü almak gerekir. Şüphesiz bu konuda çok yoğun çalışmaların oldu. Myeloma Workshop’ta bir hekimin farelerde yaptığı ve bir defalık müdahale ile hastalığı ortadan kaldıracak bir yöntem tüm tıp camiasının dikkatini çekti. Şüphesiz bunun insanlara uygulanmasının ne kadar zaman alacağını bilmiyoruz. Şimdilik farelerde çok başarılı sonuçlar alınıyor” diye konuştu.

Hastalığa geç tanı konması önemli bir sorun

Düzenlenen basın toplantısında myelom hastalarının yaşadığı sorunlarla ilgili bilgi veren Uluslar arası Myelom Vakfı Başkanı Dr. Susie Novis, myelom hastalarının yaşadığı en önemli sorunlardan birisinin geciken tanı olduğunu söyledi. Avrupa ülkelerinde bile teşhis sürecinin altı ayı bulduğunu belirten Dr. Novis, şu bilgileri verdi: “Uluslar arası Myelom Vakfı, 200 bin üyesi olan bütün dünyanın en büyük organizasyonlarından birisidir. Amerika ve Avrupa’da pek çok ülkede sadece hastaları değil, aslında bununla ilişkili hasta yakınlarını, hemşireleri, hekimleri de eğitmeyi amaçlayan bir kuruyuştur.

Myelom hastalığı pek çok yüzü olan bir hastalık olduğu için tanısı oldukça gecikmektedir. Buda tedavi başarısını olumsuz etkilemektedir. Myelom hastalarının kesin tanı konulana kadar pek çok hekim gezmek zorunda kalabilmektedir. Bu nedenle myelom konusundaki farkındalık ve eğitim sadece hasta ve yakınları için değil hekimler için de ciddi konudur.”

Myelom hastalığının daha önce geç yaşlarda görülmesine rağmen günümüzde hastalık yaşının önemli oranda düştüğünü dile getiren Dr. Novis, “Son zamanlarda hastalık yaşı çok düştü.  20’lerde, 30’larda myelomlu hastalar var. Kabul edersiniz ki onları 10 yıl yaşatmak başarı değil. Hastalık yaşının düşüyor olması ciddi sıkıntılar yaratıyor. Bu konuya artık daha fazla önem verilmesi gerekiyor. Neyse ki bütün bunlara rağmen Myelom alanında en fazla klinik araştırma yapılan hastalıklardan birisidir.

Şu anda bu hastalığın tamamen yok edilmesi şansına sahip değiliz ama buna adım ve adım yaklaşıyoruz. Bir gün umarım hastalığı tamamen yok etme şansını yakalayacağız. Eskiden Myelom denildiğinde insana ölümü çağrıştırırdı. Artık ölümü çağrıştırmıyor. Herkes biraz biliyor ki neredeyse köşeyi dönünce kürü bulacağız gibi. O kadar yakın. İnsanlar kendilerini o kadar kötü hissetmiyor” diye konuştu.

hematoloji-sempozyumuİstanbul’da düzenlenen 5. Hematolojide Yeni Eğilimler Sempozyumu’nda lenfoma, lösemi,  multipl myelom ve kemoterapisiz kanser tedavisi gibi kan kanserlerindeki son gelişmeler ele alındı. Sempozyum kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan uzmanlar güncel tedavilerle ilgili kapsamlı bilgiler verdiler.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla