Eş zamanlı olarak yürütülen ikili hedef tedavileri daha iyi sonuç veriyor
Cancer Discovery’de yeni yayınlanan bir çalışmada, kanserde iki farklı molekülün eş zamanlı ve hedefli olarak kullanılmasının tümörleri küçültmek, invazyonu bloke etmek ve metastazı durdurmak için daha etkili bir yol olduğu ileri sürüldü. Yeni yöntem nöroendokrin pankreatik tümörlere yönelik olarak farelerde test edilerek etkili bulundu.
İki hedef yaklaşımı nöroendokrin pankreatik tümör olarak bilinen bir tip kanseri olan farelerde test edildi. University of California, San Francisco ekibi, yaygın çeşitlilikte kanserlerin tedavisinde geniş bir uygulama alanı bulabileceğini öne sürdüler. Testlerde kullanılan ilaçlar kullanımda olan ya da klinik çalışmalarda geliştirilme aşamasında olan ilaç sınıflarına aitti. Klinik çalışmalar ayrıca prostat kanseri, meme kanseri ve diğer tiplerdeki tümörlere sahip insanlarda da yürütülecek. Cancer Discovery’de açıklanan UCSF çalışması, ilaç kombinasyonlarının laboratuarda nasıl çalıştığını gösteren ilk çalışma olma niteliğinde taşıyor.
Araştırmaya liderlik eden UCSF Helen Diller Comprehensive Cancer Center ve Cardiovascular Research Institute üyesi Prof. Dr. Donald McDonald sonuçların umut verici olduğunu söyledi. Çalışmada çift hedef yaklaşımıyla fareleri tedavi etme, invaziv parmaklarla çevre dokulara penetre olan agresif tümörleri çok az metastaz yapan veya hiç metastaz yapmayan minik toplar haline getirdi. Prof. Dr. MsDonald, “Kombinasyon yaklaşımında, bir sinerji vardır. İki ile ikiyi topluyorsunuz ve 10 elde ediyorsunuz” dedi.
Her bir hedef nasıl çalışıyor
Kansere karışan her iki hedefin de protein olduğunu bilim insanları yıllardır biliyor. Malin tümörlerde her ikisi de önemli rol oynuyorlar. C-MET olarak adlandırılan ilki, en ölümcül kanserlerle ilişkili iki sürece karışıyor. Kanser agresifliğinin klinik bir belirteci olan c-MET, tümör invazyonunu çevre dokulara sürer. Ayrıca metastaza da karışır. Diğer hedef vasküler endoteliyal hücre büyütme faktörü (VEGF) olan bir proteindir. VEGF, yeni kan damarlarının büyümesini teşvik eden bir proteindir. Büyüyen tümörler besin sağlayabilmek için kendi kan damarlarının ağını genişletebilmek için bu süreci gasp ederler. VEGF’yi bloke eden ilaçlar, eğer tümörün kan tedarikini keserseniz büyüyemezler varsayıma dayanarak geliştirilmişlerdir.
Bu molekülleri hedef alan ilaçlar geliştirilme aşamasındadır ve birkaç tanesi halihazırda pazarda bulunmaktadır. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), bunlardan ilkini (Avastin) 2004 yılında metastatik kolon kanserinin tedavisi için onaylamıştı. VEGF’yi bloke etme bir süre için tümör büyümesini yavaşlatıyor gibi gözüküyor; ancak FDA, kullanan kadınların çoğunun ömrünü anlamlı olarak iyileştirmediğini veya uzatmadığını belirlemişti.
İki yıl önce UCSF’den Prof. Dr. Douglas Hanahan ve meslektaşları laboratuar deneylerinde Avastin benzeri ilaçların tümörü küçülttüğünü ancak beklenmedik bir şekilde başka bir şey daha yaptığını buldular. İlaçlar tümörlerin şeklini yuvarlak damlalardan son derece düzensiz şekilli, çevre dokulara penetre olan ve hatta diğer organlara sıçrayan filizli tümörler haline getirdi – VEGF blokajının tümörleri daha agresifi, invaziv ve metastatik hale getirdiği öne sürüldü.
Prof. Dr. McDonald’ın grubu, Prof. Dr. Hanahan’ın bulgularını onayladı ve c-MET’in karıştığını keşfetti. En son araştırmalarında, Dr. Barbara Sennino grubundaki diğer araştırmacılarla birlikte c-MET’in anti-VEGF tedavisi sırasında c-MET’in tümör agresifliğini sürüp sürmediğini belirlemek için düzenledi. Makaleleri farelerde c-MET ve VEGF’nin birlikte bloke edilmesinin, her hangi birinin tek başına bloke edilmesinden daha güçlü olduğunu gösterdi. Çünkü sadece tümörün büyümesini değil aynı zamanda invazyon ve metastazını da azaltıyor.
İki VEGF inhibitörünü – bir antikor nötralize edici ve sunitinib – ve üç c-MET inhibitörünü – crizotinib, PF-04217903 ve cabozanitinib (XL184) – test ettiler. Diğer ajanlardan farklı olarak cabozantinib, hem c-MET hem de VEGF’yi aynı anda inhibe ediyor. Bir ilaç kombinasyonu veya cabozantinib ile c-MET VE VEGF’nin birlikte inhibe edilmesi tümörler üzerinde hedeflerden sadece birini bloke eden ajanların herhangi birinden daha derin etkilere sahip olarak gösterildi. Prof. Dr. McDonald, “Bu umut verici laboratuar bulgularının klinikte daha fazla güvenlilik ve etkililik testine ihtiyacı var. İlaçların rutin olarak hastalara ulaşabilmesine bir yıl veya daha fazla bir süre olabilir” dedi.
KAYNAK: Suppression of Tumor Invasion and Metastasis by Concurrent Inhibition of c-Met and VEGF Signaling in Pancreatic Neuroendocrine Tumors. Barbara Sennino, Toshina Ishiguro-Oonuma, Ying Wei, Ryan M. Naylor, Casey W. Williamson, Vikash Bhagwandin, Sebastien P. Tabruyn, Weon-Kyoo You, Harold A. Chapman, James G. Christensen, Dana T. Aftab, and Donald M. McDonald. Cancer Discovery, March 1, 2012
Makalenin tamamına aşağıdaki linkten ulaşılabilmektedir:
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?