MSD İlaç Firmasından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: Avrupa Komisyonu’nu, pembrolizumab’ı, yetişkinlerde ileri (rezeke edilemeyen ve metastatik) evre melanom tedavisi için onayladı. Avrupa Komisyonu’nun pembrolizumab onayı, 1500’den fazla birinci basamak ve önceden tedavi görmüş ileri evre melanom hastaları ile yürütülen üç klinik çalışmadan elde edilen verilere dayanıyor. Pembrolizumab, Faz 3 verilerine dayanarak Avrupa Komisyonu düzenleyici makam onayını almıştır ve bu veriler, pembrolizumabın, ileri evre melanom için güncel tedavi standardı olan ipilimumab ile karşılaştırıldığında monoterapi olarak istatistik açıdan daha yüksek sağkalım faydası sağlayan ilk ve tek anti-PD-1 tedavisi olduğunu göstermiştir. 21 Temmuz 2015 itibari ile alınan onay, pembrolizumabın, tüm (28) AB üye devletinde üç haftada bir 2 mg/kg onaylanan dozda pazarlanmasını mümkün kılmaktadır.
İmmüno onkoloji ile kanser tedavisinde yeni bir çağın kapıları açılıyor!
MSD Araştırma Laboratuvarları Başkanı Dr. Roger M. Perlmutter “Bugün Avrupa’nın onayı, dünyanın her yerindeki hastaların yararı için immüno-onkoloji araştırmasını hızlandırma amacımızı desteklemektedir”. “Bu onayı destekleyen geniş veri grubunun, yıkıcı bir hastalık olan ileri melanomu tedavi etmede pembrolizumabın önemli potansiyelini göstermeye yardım ettiğine inanıyoruz” dedi.
Avrupa Komisyonu’nun onayı, üç çalışmadan (KEYNOTE-001, KEYNOTE-002 ve KEYNOTE-006) elde edilen verilere dayanmaktadır. Bu çalışmalar, ileri evre melanom hastalarında pembrolizumabın etkinliğini ve güvenliğini değerlendirmiş – tedavi basamaklarında, prognostik faktörlerde ve BRAF mutasyon durumunda – ve onaylanan dozu üç haftada bir 2 mg/kg olarak belirlemiştir.
Anti-PD-1 antikorunun bugüne kadar yapılmış en kapsamlı Faz 1b çalışması olan KEYNOTE-001, pembrolizumabın tek kollu açık etiketli çalışmasıdır . Çalışmada Pembrolizumab üç haftada bir 2 mg/kg , iki veya üç haftada bir 10 mg/kg dozlarında kohortlarda uygulanmıştır. Daha önce ipilimumab ve eğer BRAF V600 mutasyon-pozitif ise BRAF veya MEK inhibitörü ile tedavi edilen ileri evre melanom hastalarına ve ipilimumab tedavisi almamış hastalarına (ve BRAF V600 mutasyon pozitif, BRAF veya MEK inhibitörü) yer vermiştir. Pembrolizumabın ileri evre melanom hastalarının karşılaştırıldığı iki grupta, üç haftada bir onaylanmış 2 mg/kg alan 140 hastadan pembrolizumab için genel yanıt oranı (ORR) (birincil sonlanım noktası), ipilimumab tedavisi almamış hastalarda (%95 CI, 21,48) %33 ve daha önceden ipilimumab (%95 Cl, 16,35) ile tedavi edilmiş hastalarda %25’tir (n=89). İkincil sonlanım noktaları, genel sağkalım (OS), ilerlemesiz sağkalım (PFS) ve RECIST v1.1 başına yanıt süresidir. Sonuçlar, dozlama programlarında birbirine yakındır.
KEYNOTE-002, faz 2 çok merkezli randomize bir çalışmadır. Pembrolizumab (üç haftada bir 2mg/kg veya üç haftada bir 10 mg/kg) daha önceden ipilimumab ve eğer BRAF V600 mutasyon pozitif ise, BRAF veya MEK inhibitörü kullanımış 540 hastada araştırmacı tercihli kemoterapi ile karşılaştırılmıştır. Birincil sonlanım noktaları PFS ve OS’dir. Değerlendirilen tüm pembrolizumab dozlarında, araştırmacı tercihli kemoterapi (n=179) için elde edilen %16 ve %8 oranları ile karşılaştırıldığında, PFS için kemoterapi oranı, 2 mg/kg doz için (%95 CI, 0.57 [0.45, 0.73]) (n=180) sırasıyla altı ayda ve dokuz ayda %34 ve %24 ve 10 mg/kg doz (%95 CI, 0.50 [0.39, 0.64]) (n=181) için sırasıyla altı ayda ve dokuz ayda %38 ve %29 idi. OS verileri, analiz zamanında yeterli değildi. İkincil sonlanım noktaları, RECIST v1.1 başına ORR ve yanıt süresiydi.
KEYNOTE-006, Faz 3, çok merkezli randomize pembrolizumab (her iki veya üç haftada bir 10 mg/kg) çalışmasıdır. Eş birincil sonlanım noktalarının planlanan ara analizinde pembrolizumab, ipilimumab ile karşılaştırıldığında daha üstün PFS ve OS göstermiştir. Pembrolizumab için tahmin edilen 6 aylık ve 9 aylık PFS oranları, ipilimumab (n=278) için %27 ve %16 ile karşılaştırıldığında 2 haftalık grup için sırasıyla %47 ve %40, (%95 CI, 0.58 [0.46, 0.72], p<0.00001) (n=279) 3 haftalık grup için %46 ve %42’ydi (%95% CI, 0.58 [0.47, 0.72], p<0.00001) (n=277).
Pembrolizumab için bir yıllık OS, ipilimumab için %58 ile karşılaştırıldığında %74 (2 haftalık grup) (%95 CI, 0.63 [0.47, 0.83], p = 0.00052) ve %68 idi (3 haftalık grup) (%95 CI, 0.69 [0.52, 0.90], p = 0.00358). Ölüm riski, 3 haftalık grupta pembrolizumab tedavisi görmüş hastalar için %31 (risk 0,69) ve 2 haftalık grupta (risk oranı 0,62) %37’ydi. İkincil sonlanım noktaları, RECIST v1.1 başına ORR ve yanıt süresiydi.
Yeni kanser aşısı pek çok tümör tipinde etkili sonuçlar verdi!
Pembrolizumabın Avrupa onayını destekleyen güvenlik analizi, birleştirilmiş KEYNOTE-001 ve KEYNOTE-002 çalışmalarında üç dozda (üç haftada 2 mg/kg veya her iki ya da üç haftada 10 mg/kg) 1021 ileri melanom hastalarından elde edilen bilgileri temel almıştır. Pembrolizumab için görülen en yaygın advers reaksiyonlar (>%10), ishal (%15), bulantı (%12), kaşıntı (%25), ciltte kızarıklık (%25), artralji (%13) ve yorgunluktu (%33). Bildirilen advers reaksiyonların çoğu, Derece 1 ve 2 şiddetindeydi. En ciddi advers reaksiyonlar, immün sistem ve ciddi infüzyon ile ilgili reaksiyonlardı.
En ciddi kanser çeşidi olan Melanom, derinin pigment üreten hücrelerin kontrolsüz büyümesi olarak nitelendirilir. Melanom insidansı son kırk yıl içinde giderek artmıştır. Avrupa’da, 2012 yılında yaklaşık 100.000 yeni vaka olduğu tahmin edilmektedir ve bu da küresel melanom insidansının neredeyse yarısına denk gelmektedir. İleri veya metastatik melanomun (4. Evre) beş yıllık sağkalım oranının, ABD’de %15 ila %20, Avrupa’da ise %5 ila %22 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Pembrolizumab, PD-1 ve ligandları PD-L1 ve PD-L2 arasındaki etkileşimi engelleyen insan monoklonal antikorudur. PD-1 reseptörüne bağlanan ve reseptör ligandları arasındaki etkileşimi engelleyen pembrolizumab, tümör karşıtı immün yanıt da dâhil olmak üzere immün yanıtın PD-1 yolu aracılı inhibisyonunu serbest bırakır. Avrupa Komisyonu kararıyla pembrolizumab, ileri melanom tedavisi için 35’ten fazla ülkede onaylanmış oldu. MSD, hem monoterapi olarak hem de diğer terapilerle kombinasyon halinde 100’den fazla klinik çalışma ile – 30’u aşkın tümör türü ve 16.000’in üzerinde hasta katılımıyla- geniş kapsamlı ve büyüyen bir klinik araştırma programı yürütüyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?