Bulantı kusma karşı klinik yaklaşımda birinci adımın kanser tedavisi görecek hastanın ilk başvurduğunda atılması gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Er, “Hasta tedavi öncesinde mutlaka bulantı kusma açısından değerlendirilmelidir. Kemoterapi uygulanan hastalarda akut ve gecikmiş bulantı kusma için profilaksi uygulaması bir standarttır.
Ayrıca bulantı kusma tedavi edildikten sonra da hasta izlemine devam etmek gerekir. Ayaktan ve yatarak izlenen hastaların ilk başvurularında bulantı kusma açısından değerlendirilmesi çok önemlidir. bulantı kusmanın gelişim mekanizmasına baktığımızda kemoterapinin sinir sistemi ve gastroentestinal sistem üzerindeki etkilerini görürüz. Kusma kemoterapinin neden olduğu uyarılar sonucunda gelişiyor” diye konuştu.
5HT-3 reseptör antagonistlerinin randomize kontrollü çalışmalarda eşit etkinlik ve güvenlilikte bulunduğunu belirten Doç. Dr. Er, şu bilgileri verdi: “Palonosetron 3 registrasyon çalışmasında Ondansetron ve Dolasetron’a karşı üstün bulunmuştur. Ancak bu çalışmalar eşdeğerlik üzerine yapılandırıldığı için ASCO önerilerinde 5HT-3 reseptör antagonistleri içinde tercih yapılmamıştır. Yan etki profilleri benzerdir. Baş ağrısı, konstipasyon, ve serum aminotransferazlarda geçici yükselme görülür. Tek doz uygulama tercih edilmektedir.
Biyolojik eşdeğer dozlarda oral formlar IV formlar kadar etkili ve güvenilirdir. İlaçların birlikte kullanımı söz konusu olduğunda dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var. Kombine kullanımında kortikosteroidlerde doz azatlımı gerekiyor. Kortikosteroidleri uzun süredir kullanıyoruz ve etkin olduğunu biliyoruz. Düşük teropatik indeksteki ilaçlar etkinlik olarak daha düşüktür ve yüksek riskli hastalarda ilk seçenek ilaçlar değildir. Yinede daha düşük riskli hastalarda özellikle metokloromin sıklıkla kullandığımız bir ajan ve kemoterapi tedavisinde uygun bir seçenektir.”
Kemoterapi öncesi görülen beklentiye bağlı bulantı kusmanın farklı başlıklar altında incelenebileceğini dile getiren Doç. Dr. Er, “Akut bulantı kusma kemoterapi uygulamasından ilk 24 saat sonra gelişen kusmadır. 24 saatten 5 güne kadar olan sürede ise gecikmiş bulantı kusma görülebilmektedir. Kemoterapi öncesi daha önceki deneyimlerde yaşanmış olumsuz deneyimler nedeniyle görülmektedir. Bulantı ve kusmanın en önemli nedenleri arasında uygulanan kemoterapatik ilaç bulunuyor.
Kemoterapi nedir? Kanser tedavisinde nasıl uygulanır, yan etkileri nelerdir?
Uygulama yolu, dozu, hangi kombinasyonda kullanıldığı ve risk düzeyi önemli faktörlerdir. Yüksek riskli grupta bulantı kusma tedavisi verilmediğinde hastaların % 90’nında bulantı kusma görülür. Yüksek risk grubundaki hastalar için yapılan ilaç önerilerini özetlemek gerekirse Akut uygulamada, kemoterapi öncesi bulantı kusma önlemede Seratonin reseptör antagonistleri, kortikosteroidler, Dexametazon ve Aprepitant birlikte uygulanmaktadır. Bunlar arasında bir tercih yapılmıyor ancak uygun dozlarda uygulanması öneriliyor. Çalışmalar tek doz uygulamasının bölünmüş dozlara göre daha iyi sonuçlar verdiğini gösteriyor” dedi.
Akut ve gecikmiş bulantı kusmayı önlemek için uygulanan protokollere Aprepitant eklenmesi durumunda önemli yarar sağlandığını söyleyen Doç. Dr. Er, “Bu nedenle burada da tedaviye Aprepitant eklenmesi öneriliyor. Orta risk grubunda seratonin reseptör antagonistlerinin plesebo ile karşılaştırıldıkları çalışma sonuçları anlamlıdır. Meta-analizlerde bunların hepsinin benzer etkinlik ve güvenlikte olduğu belirtilmiştir. Düşük risk grubunda randomize kontrollü çalışma bulunmuyor.
Radyoterapi nedir? Kanser tedavisinde nasıl uygulanır? Yan etkileri
Bu nedenle hasta ile ilgili veriler göz önüne alınmalıdır. Eğer risk yüksek görülüyorsa Dexametazon 8 mg olarak önerilebilir. Yüksek risk grubunda % 90 fazla BK görme riski olan hasta grubunda Antrasiklin ve Siklofosfamid alınırsa seratonin reseptör antagonistleri, Dexametazon ve Aprepitant ilk gün uygulanmalıdır. Orta risk grubunda ise seratonin reseptör antagonistleri ve Dexametazon birlikte ilk günde verilmelidir. Düşük risk grubunda Dexametazon uygun bir seçenek olabilir” diye konuştu.
Bulantı kusmanın önlenmesinde tek seçeneğin farmakolojik uygulamalar olmadığını belirten Doç. Dr. Er, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu konuda rehberlerin bize net önerileri bulunmuyor ama yapılmış çok sayıda çalışma var. Bunların başında akupunktur tedavisi geliyor. Yapılan bir çalışma akupunkturla kusmanın azaldığı ancak bulantıda önemli bir değişim olmadığı görülmüş. Yine randomize yapılan başka bir çalışmanın sonuçlarına göre yüksek doz kemoterapi uygulanan meme kanseri hastalarında elektro-akupunktur uygulamasının kusmayı azalttığı gösterilmiştir.
Uygulanan tedaviye rağmen bulantı kusma devam ediliyorsa tedavide birlikte kullanılan ilaçların ve eşlik eden sorunların tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?