Kanser tedavisinde hastaya ve ‘hedefe yönelik’ beslenme rejimi uygulanmalı

Yazan Hatice Pala Kaya
Kategori: Kanser, ONCOLife, Onkoloji Print

sebze-tabagi-yemekKanser tedavisinde beslenme faktörünün önemi göz ardı edilemez
Kanser tedavisinde beslenmenin öneminin her geçen gün daha iyi anlaşılmaya başlandığını söyleyen Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman İlhan, artık hastaya ve hastalığın durumuna göre ‘hedefe özel’ beslenme yöntemlerinin ön plana çıktığını ve bunun tedavi başarısını doğrudan etkilediğini belirtti. Kanserde beslenme ile ilgili çok sayıda bilimsel çalışması bulunan Prof. Dr. Osman İlhan, bu alandaki gelişmelerle ilgili ONCOLife ve Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtladı.

Kanser hastalarının dikkat etmesi gereken beslenme alışkanlıkları hakkında pek çok şey yazılıp, söyleniyor. Kanser ve beslenme arasındaki ilişkiyi gösterecek doğru bilgiye ulaşmanın hasta ve hasta yakınları açısından önemi nedir?

osman-ilhan1Prof. Dr. İlhan: Görsel ve yazılı medyada bu konu ile ilgili pek çok bilgi yer alıyor.  Fakat bazı konular çok tartışıldığı için bunun bir bilimsel dayanağı olması gerekir. Otuz beş yıllık tıp doktorluğum süresince hematoloji ve onkoloji hastalarının tedavi planlaması sırasında hastalar daima bana ‘ne yemeli ne yememeliyim?’ diye sordular. Ben de güncel literatüre dayalı önerilerde bulunurdum. Ama onların tatmin olmadıklarını anlardım. Araştırmalarım sırasında ESMO (Avrupa Tıbbi Onkoloji Derneği) tarafından ‘Kanser ve Beslenme’ isimli bir kitap yayınlandığını gördüm. Avrupa Kanser Birliği’ne başvurarak kitabın tercüme hakkını aldık. Bu kitabı Türkçe’ye çevirmemin en önemli nedeni hematoloji – onkoloji hastalarına ve hasta yakınlarına bilimsel veriler ışığında yardımcı olacak bir kaynak oluşturmaktı.

Bu kitap, hasta ve hasta yakınlarının kanser ve beslenme arasındaki karmaşık ilişkiyi daha iyi anlamalarına yardım etmek için hazırlandı. Yani, iddiamız temel bir yaklaşımı ortaya koymak. Birinci olarak ‘Beslenme ile kanserin ilişkisi var mıdır?’, ‘Kanserli hasta nasıl beslenmelidir?’ ve ‘Kanserin ileri döneminde bu tedavi nasıl yönlendirilmelidir?’ Bu kitapçık bazı sorulara temel olarak cevap vermektedir. Bu kitabın tartışmalara sağlam bir dayanak olacağına inanıyorum.

Kanser tedavisinde doğru beslenme hayatta kalma şansını arttırıyor

Kanser hastaları beslenmeyle ilgili en fazla hangi bilgilere ihtiyaç duyuyor?

Prof. Dr. İlhan: Her ne kadar kanser hastalarının ve kanseri yenmiş kişilerin kanser tedavisi seçenekleri, kanser tedavisi kaynakları, hastalığın seyri, kanser riski ve bu tür tedavinin uzun dönem komplikasyonlarını içeren çeşitli konularda eğitim talepleri mevcut ise de defalarca dile getirilen soruların büyük bölümü daha gündelik konulara odaklanmaktadır. Şöyle özetlenebilir; Ne yemeliyim? Zebrack, 879 erişkin kanser hastası üzerinde yaptığı araştırmada, bu hastaların en fazla gereksinim duyduğu bilgileri derinlemesine inceledi. Beklendiği gibi listenin başında diyet ve beslenme konusunda daha fazla bilgi ihtiyacı yer alıyordu.

Ancak ilginç bir şekilde cevap verenlerin yaklaşık %50’si eğitim ihtiyaçlarının karşılanmadığını söylediler. Bu dizinin amacı bu eğitim ihtiyaçlarını karşılamaktır. Kitapçık, sağlık hizmeti sunanlar, yani doktorlar için nutrisyon ve kanser konusunda hazırlanan eğitim kaynaklarının, hizmet verenlerin daha bilgili olmalarını ve hastalar ile ailelerini nutrisyon ve kanserle ilgili konularda eğitmek amacıyla hazırlanmıştır.

Kanser tedavisinde uzmanlardan farklı görüşler geldiği zaman hastaların kafası karışıyor ve hasta neye inanacağını şaşırıyor. Bu konuda nasıl bir yaklaşım sergilemek gerekli?

Prof. Dr. İlhan: Aslında güncel toplantılarda hastaların sorularına cevap vermek istiyoruz ama bazı konularda fikir ayrılığı doğuyor. Söylenenlerin hepsi doğru ama yaklaşımlar farklı. İşte bu kitap başta hekimleri daha sonra da hastaları eğitiyor. Ama bundan sonra bir hekim kendi deneyimlerinden yola çıkarak her hasta için kişiselleşmiş bir beslenme programı yapabilir diye düşünüyorum. Genelleşmiş tedavi değil hastaya yönelik yani hedeflenmiş tedavi, hedeflenmiş beslenme yaklaşımı benimsenmelidir.

Yüksek D vitamini düzeyi, kansere karşı hayatta kalma şansını arttırıyor

Ayrıca kanser tedavisinde tıbbi onkolog, beslenme uzmanı ve psikiyatrist tarafından multidisipliner bir yaklaşım olmalı. Bir de tedavi sırasında sadece hasta değil, hasta yakınının da doğru davranış şekli içinde olması gerekir. Kanserli hasta kemoterapi sırasında ne yapmalı, ilerlemiş durumda ne yapmalı veya hasta yakını ne yapmalı? Mesela; hasta kemoterapi almış, yemek yiyemiyor, hasta yakını ‘ye’ diye zorluyor. Bu durumda hasta nasıl yiyecek? Bu kitapta hastanın hangi durumlarda ağızdan, hangi durumlarda damardan veya sondayla beslenmesi gerektiği detaylı şekilde anlatılıyor.

Son yıllarda üzerinde en çok durulan konulardan bir tanesi de obezite ve kanser ilişkisi. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Prof. Dr. İlhan: Obezite oldukça tehlikeli bir durum ve obez kişilerde pek çok sorun görülüyor. Ben diyetten ziyade kalori sınırlaması görüşündeyim. Bugün Türkiye’de herkes diyet yapıyor ama bence bu sakıncalı. Çünkü tedavi süreci zaten stresli bir süreçtir. Hasta bir de diyete sokularak ayrıca bir stres içinde olmamalı. Örneğin; hastaya kemoterapi yapıldı, yaşam süresi uzatıldı ama yaşam kalitesi bozuldu, amaç bu değil. Önce yaşam kalitesi ve yaşam süresi birlikte düşünülmelidir. Beslenme ve kanserde asıl önemsediğim konu hastayı tedavi eden hekimlerin bilmesi gereken bilgilerdir. Siz tüm bu bilgileri beraber takip etmedikçe sorun var demektir.

Pankreas kanserinden korunma, doğru beslenme ve tedavi

Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği Başkanı olarak derneğinizin amacı ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?

Prof. Dr. İlhan: Türk hemotolojisi son yıllarda sadece ulusal değil uluslararası alanda belli bir yere geldi ve çok başarılı bir grafik çiziyor. Ama ortalama yapılan tedavilerin istenilen sonucu elde etmediğinin farkına vardık. Bilindiği üzere 2000’li yıllardan itibaren hedefe yönelik tedaviler ön plana çıkmaya başladı. Bunların en önemlisi de hücresel tedavidir. Hücresel tedavi, başta kök hücre olmak üzere tümör aşısı, doku mühendisliği, gen tedavisi ve son olarak da plastik cerrahiye yönelik hücresel tedavi uygulamalarıdır. Burada amacımız hücresel tedavi ve rejeneratif tıp’ta standardizasyon ve son gelişmelerin Türkiye’de uygulanması ile bunun bir çatı altında olmasını sağlamak.

Derneğimiz resmi olarak 2008 yılında kuruldu. Dernek kurucuları hematologlar, kardiyologlar, kardiyovasküler cerrahlar, genetik uzmanları, doku mühendisleri, patologlar ve embriyologlar gibi bir gruptan oluşuyor. Derneğimiz multidisipliner bir dernek. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileriyle ANTKÖK, şimdi de 20 fakülteden oluşan TÜRKKÖK grubunu kurduk. Bugün Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve Hücresel Tedavi ve Rejeneratif Tıp Derneği tarafından organize edilen Rejeneratif Tıp Sempozyumu’nda hücresel tedavinin geldiği son nokta, hücreden doku mühendisliği gibi konuları ele aldık. Toplantıda amacımız, Çanakkale Üniversitesi işbirliğinde Türkiye’nin en önemli tarih dokusu olan bir bölgede bilim insanları ile tıp fakültesi öğrencileri işbirliğinde farkındalık yaratmaya çalışmak. Artık sadece kemik iliği naklinden ziyade organ ve doku nakli ve tamirine, yenilenmeye doğru da gitmeye çalışacağız. Bugünkü toplantıda bu konuyu da tartışmaya açtık.

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla