Kanser beslenmesinde sıfır şeker kullanımı hastayı zora sokuyor!

Yazan Hatice Pala Kaya
8 Mayıs 2019   |    17 Ocak 2020    |   Kategori: Kanser, Sağlık Gündemi Print

Kanserli hastaların beslenmesinde ‘şekerden tamamen uzak durulmalı’ algısının yanlış olduğunu söyleyen Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kanser hastalarının şeker alımını tamamen durdurmasının yanlış bir yaklaşım olduğunu belirtti. Özel durumlar dışında şeker kullanımının tamamen durdurulmasına gerek olmadığını dile getiren Prof. Dr. Sağlam, konuyla ilgili olarak Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice Pala Kaya’nın sorularını yanıtladı. Özel durumlar dışındaki kanserli hastaların şeker alımını tamamen durdurmasının yanlış bir algıdan kaynaklandığının altını çizen Prof. Dr. Sağlam, mide-barsak tümörleri ve yemek borusu kanseri olan hastaların normal beslenme yapamadığını hatırlatarak, özellikle bu gruptaki hastaların şeker kullanmamasının ilave bir zorluk doğuracağını belirtti.

Protein kanser hastaları için çok önemli

Kanser hastalarının beslenmesinde, enerji kaynağı olarak en üstte proteinler olduğunu ve bu hastalara protein almayı şiddetle önerdiklerini anlatan Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, şu bilgileri verdi: “Kanser hastaları için özel tasarlanmış nütrisyon ürünleri çok önemlidir. Solüsyon şeklinde ve toz şeklinde beslenme ürünleri (farmakonütrisyon) var. Şu an Türkiye’de 4 firma aktif olarak çalışıyor. Bu ürünlerin içerikleri ve farklı tatları mevcut. D vitamininden zengin olanı, liften zengin olanı, proteinden zengin olanı, immüniteyi artıran ürünler var. Hastaların doktor gözetiminde bunları kullanmalarını ben çok mühimsiyorum.

Kanser tedavisi sırasında yapılan beslenme hataları hastalara zarar veriyor

Mesela; yemek borusu tümörlerinde, mide tümörlerinde, kilo kaybı olan hastalarda nütrisyon ürünlerini tedavi başlangıcından itibaren vermek çok önemli çünkü bunların bir kısmı kas kitlesini de arttırıyor, kanserin getirdiği inflamasyonda da etkili. Kas kitlesi bizim için çok önemli, zira tedavilerimiz ve hastaların sağ kalım sürelerinde bile ön plana geçiyor. Sarkopeni (kas kitlesi kaybı) onkolojik tedaviler üzerine negatif etki yapmakta ve hastaların hayat kalitesini ciddi oranda düşürmekte” diye konuştu.

Bu ürünlerin geri ödeme kapsamında olduğunu anlatan Prof. Dr. Sağlam, önemle vurgulamak istediği noktanın ise hekim kontrolünde kullanım olduğu ve sağlık raporu gerektiği konusu olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kanser hastalarının beslenmesine yönelik KEPAN Derneği ve Türk Radyasyon Onkolojisi Derneğinin ortak bilinçlendirme çalışmaları yaptığını da açıklayarak, “Uygun beslenme ürünleriyle birlikte hastalığın tedavisini yaptığımız zaman hastaların hayat kalitesini bozmadan, kilo kaybı ve kas kitlesinde azalma yapmadan daha az yan etki ile daha etkin tedaviler oluşturmamız mümkün olabiliyor” bilgisini verdi.

Kanser hastalarında beslenme bozuklukları ek zorluklar yaratıyor

Kanser hastalarının doğru beslenmesinin tedaviye yardımcı olduğunu ve olabilecek pek çok sorunu engellediği için maliyeti de azalttığını dile getiren Prof. Dr. Sağlam, bu ürünlerin ihtiyacı olanlara verildiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Sağlam, “Biz başlangıçta hastalara hangi risk grubunda olduklarını analiz eden bir test yapıyoruz. Basit bir test ve bu testin sonucuna göre beslenme ihtiyacı olanlara baştan başlanmasını öneriyoruz ki tedaviyi iyi tolere edebilsinler.

Radyoterapi nedir? Kanser tedavisinde nasıl uygulanır? Yan etkileri

Özellikle radyoterapinin yarattığı mukozit (ağız ve mukoza yaraları), tad duyusu azalması, cilt reaksiyonları gibi yan etkilerin tedavisinde farmakonütrisyon ürünlerinin etkisi önemlidir. Uygun kullanım yapıldığı zaman yan etkileri azaltarak hastaların hastanede kalış ve ek ilaç gereksinimini de azaltarak oldukça maliyet etkin olduğunu görüyoruz” dedi.

Kanser hastaları hangi besinlerin alındığına dikkat edilmeli

Gıda alımında sağlıklı ve uygun koşullarda üretilmiş, mevsiminin sebze-meyvesinin kullanımının önemini hatırlatan Prof. Dr. Sağlam, onaylı, bilinen ve takip edilebilen üreticilerin ürünlerinin tercih edilmesi gerektiğini kaydetti. Yoğun trafik olan karayollarının yanında üretilmiş ürünler olduğunu belirten Prof. Dr. Sağlam, alınan ürünün nerede nasıl yetiştiğine dikkat edilmesini, özellikle yeşil bitkilerin mutlaka sirkeli suda yıkanmasını tavsiye ettiklerini söyledi.

Bazı kanser türlerinde dikkat edilecek hususlar

Prof. Dr. Sağlam, bazı besinlerin bazı kanser türlerinde dikkat edilmesi gerektiğini de belirterek, nane, maydanoz gibi bitkileri gıda olarak çok önemsediklerini ancak meme kanseri gibi hastalara östrojen içerdikleri için bunları ve soyayı önermediklerini vurguladı.

Kanserde doğru sanılan yanlış bilgiler teşhisi geciktiriyor!

Kanser hastaları için beslenme önerileri

Keçi sütlü dondurma ağız içi yaralara iyi geliyor

Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, doğrudan beslenme yapamayan yemek borusu tümörü, mide kanseri gibi hastalarda enerji ihtiyacının karşılanmasında dengeye dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizerek, endüstriyel şeker almaması gereken hastaların şeker ihtiyacını, hurma, kuru üzüm, kuru kayısı gibi ürünlerden alabileceğini belirtti.

Sütlü tatlıların da kabul edilebilir olduğunu anlatan Prof. Dr. Sağlam, yine sütlü ürünlerden olan dondurmaya yönelik vurgu yaparak, şunları söyledi: “Ağız içi yaralarında benim en çok kullandığım ürün dondurma. Çünkü keçi sütü ile beraber soğuk bir gıda, ağız içindeki mukozit dediğimiz yaralara özellikle ağız içi boşluğunda, yemek borusundaki yaralara çok iyi geliyor ve hastalarıma dondurma öneriyorum. Hem soğuk, hem keçi sütlü, hem de enerji alabilecekleri besleyici bir ürün. Her gün bir top dondurma tüketmelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Yine ağız içi yaralarına karadut şurubu çok iyi geliyor.”

Hareketlilik ve obez olmamanın da önemli bir unsur olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Sağlam “Kas egzersizi kanser hastası için çok önemli. Mutlaka yürüyüş ve hafif spor öneriyoruz. Yani yürüyüş, kas gevşetme, çekme, eğilme, kalkma, özellikle karın, uyluk, sırt, bel kaslarını çalıştıran egzersizler yapılmalıdır. D vitamini düşüklüğüne dikkat edilmelidir. Ancak, D vitamininin kanseri önlediği yönünde bir bulgu-araştırma yok. Kanserli hastalardaki D vitamini eksikliği hastalığın nüks riskini arttırabilir” dedi.

D vitamini neye yarar, hangi besinlerde bulunur? Faydaları ve eksikliği

Beslenmeye yönelik bazı dikkat edilmesi gereken unsurlar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Sağlam, şu uyarılarda bulundu: “Mevsimin meyvesi, sebzesini yiyelim, beslenmeyi çeşitlendirelim. Protein ön planda olsun, daha az karbonhidrattan enerji alalım. Sebzeler, kuru baklagillerden de protein alalım. Bitkisel protein, hayvansal proteinleri belli oranda tüketmek iyi olabilir. Yağsız kırmızı et haftada bir yenilebilir.

Süt çok ortada bir konu ama günlük bir bardak sütün zararı yok, içilebilir. Eğer barsakta sıkıntı yoksa, yoğurt güzel bir ürün, tüketilebilir. Yumurta olmazsa olmazımız bizim. Bunun yanında minimum da olsa şekerin alınması, karbonhidratlardan da bir besin alınması ve hatta lifli gıdaların alınması çok önemli.”

Zerdeçal ve maydanoz uyarısı

Zerdeçalın kan sulandırıcı özelliğine işaret eden Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kan sulandırıcı besinlerin radyoterapi ile kullanımında radyoterapinin etkinliğini azaltma ihtimali olduğunu ve radyoterapi alan hastalara önermediğini belirtti. Prof. Dr. Sağlam, genel olarak beslenmede olduğu gibi zerdeçal, çörek otu gibi besinlerle ilgili de mutlaka hekime danışılması gerektiğini anlattı.

Prof. Dr. Sağlam, maydanoz suyunun tüketimine yönelik medya haberlerinin hatırlatılması üzerine de uyarıda bulunarak şunları kaydetti: “Maydanoz suyu diyetleri, meme kanseri hastaları için önerilmiyor çünkü çok yoğun östrojen içeren preparatlar.

Maydanozun faydaları nelerdir? Maydanoz suyu neye iyi gelir?

Ama salatada iki sap maydanoz yiyorsanız, bunun dozu o. Çörek otunun dozu ne? Bir tutam. Çörek otu yağına da dikkat etmek lazım çünkü çörek otu yağında ne kadar çörek otu kullanıldığını bilmiyoruz ama bizim dozumuz bir tutam. Zerdeçalın dozu nedir? Çok küçük bir miktar, bir yemek kaşığı olmamalı. O zaman toksik doz oluyor. İlaçların ilaç olmasının sebebi etkin doz, toksik doz, yan etkilerinin ortaya konmuş olmasıdır. Omega 3, çörek otu yağı, ısırgan, dediğim gibi bunların belli dozlarının üzerinde kullanılması faydadan çok zarar getiriyor.”

YAZIYI PAYLAŞ

YORUMUNUZ VAR MI?

guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Araç çubuğuna atla