Kanser hastalarının gebelik konusunda dikkat etmelere geren konularla ilgili bilgi veren Op. Dr. Seval Taşdemir, şu tavsiyelerde bulundu: “Artan kanser hastalıkları, çocuk sahibi olma hayallerine engel değil. Kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinden önce yumurta ya da embriyolarınızı dondurtabilirsiniz. Böylelikle kanser tedavisi sonrasında bebek hayalinize kavuşabilirsiniz. Ancak bunun için hastaların tedaviden önce tüp bebek uzmanları, radyasyon ve medikal onkologlar tarafından değerlendirilip kısırlık koruyucu yöntemler hakkında bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.
Kanserken hamile kalınır mı? Gebelikte kanser olanlar ne yapmalı?
Çocukluk çağında ve doğurganlık dönemindeki kanserlerde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi üremeye zarar verir. Doğurganlık dönemi kanser türleri; meme, rahim ağzı, rahim, yumurtalık ve tiroit, çocukluk çağında ise kemik iliği nakli gerektiren lösemi ve kan hastalıklarında, yoğun kemoterapi olduğundan, doğurganlığın korunması bu yaşlardan itibaren önemli olmaktadır. Kullanılan ilacın çeşidi, süresi, dozu ve yaşa göre etkisi değişiklik gösterir. Özellikle kemoterapide kullanılan ajanlar ve rahim-yumurtalık bölgesine yapılan radyoterapi, üreme hücrelerine zarar verir.
Kısırlıktan koruma yöntemi hastanın evli olup olmadığına göre değişmektedir. Hasta bekar ise yumurta veya yumurtalık dokusunu dondurma tercih edilir. Yumurta dondurmada, kemoterapi öncesi (yaklaşık 15 gün öncesinden) yumurtalıklar ilaçla uyarılarak büyütülüp toplanmakta, döllenmeden önce dondurulmaktadır. Yumurtalık dokusu dondurulması; ilaç tedavisi için zamanı olmayan hastalarda, daha çok çocuklarda tercih edilmektedir. Laparaskopi yöntemiyle yumurta dokusunun bir kısmı alınarak saklanmaktadır.
İlk olarak embriyo dondurma tercih edilir. Embriyo dondurmada hızlı dondurma (vitrifikasyon) yöntemiyle embriyolar -196 derecede saklanır. Çözüldükten sonra ise yüksek oranda canlılığını devam ettirmektedir. Dondurma tekniklerinde gelişmeler ile gebelik elde etme başarı oranı taze uygulamalar ile benzerdir; yaklaşık 55-60 oranındadır.
Yumurta dondurma işleminin başlangıcı; tüp bebek tedavi protokolü gibidir. Öncelikle yumurtaların uygun şekilde büyütülmesi veya doğal sikluslarda yumurta takibi, sonrasında da yumurtaların toplanarak saklanması işlemi gerçekleştirilir. Elde edilen yumurtalar çeşitli dondurma teknikleri ile dondurularak saklanır. Özellikle son yıllarda hızlı dondurma (vitrifikasyon) ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Şu anda vitrifikasyon ile embriyolarda ve yumurtalarda çözüldükten sonra yüzde 100’e yakın canlılık oranı elde edilmektedir. Kısa süreliğine, yüksek konsantrasyonda dondurma solüsyonları ile ani ısı düşüşü sağlanarak, hücrenin etrafında cam yüzey oluşturularak hücre korunmaktadır.
Kemoterapi veya radyoterapiye başlamadan yaklaşık iki hafta önce, yumurtalıklar uyarılarak, yumurta büyümesi sağlanır. Meme kanseri vakalarında, hormon reseptörü pozitif olduğundan, kanser östrojene hassas ise yumurtalıkları uyarmada kullanılan östrojen düşük seviyede tutulur.
Kanser tedavisi sonrası ne zaman gebe kalınabileceği veya tedaviye başlanabileceği kanser türüne, evresine ve ilaç süresine göre değişmektedir. Yeterli ilaç dozu sağlandıktan sonra kanser taramalarında röntgen, MR ve kan testlerinde kanser belirtisi yoksa gebelik için izin verilir.
Evli çiftler tüp bebek tedavisi ile embriyo dondurma işlemi yaptırabiliyorlar. Embriyo transferi yapıldıktan sonra kalan dondurulmaya uygun embriyo mevcutsa, çiftlerin de izniyle alınarak dondurulma yapılabilmektedir. Yumurta dondurma işlemi eskiden sadece kanser hastalarında uygulanıyordu. Ancak 2014 yılının son aylarında Sağlık Bakanlığı tarafından tüp bebek yönetmeliğinde yapılan değişiklikle erken yaşlarda yumurtalık rezervi azalmış veya erken menopoza girme riski olan kadınların da bu durumunu kanıtlaması şartı ile yumurtalarının dondurulmasına izin verildi.
Kemoterapi sonrası adetler en az 6-12 ay gibi değişen sürede geri dönebilmektedir. Adetlerin düzelmesi her zaman gebelik elde edilebileceği anlamına gelmiyor. Yumurtalık fonksiyonlarının tedaviden etkilenip etkilenmediğini anlamak için, adetin üçüncü gününde FSH, E2 (östradiol) ve AMH (antimüllerian hormon) testlerinin yapılması gerekir.
Dünyada yapılan birçok çalışma ile dondurulmuş yumurtalarla ve yumurtalık dokusunun vücudun farklı bölgelerine konmasıyla gebelikler ve canlı doğumlar bildirilmektedir. Gün geçtikçe gelişen teknoloji ve kanser tedavilerindeki ilerlemelerle, hayatta kalma oranlarının artması; fertilitenin korunmasını da sağlamaktadır. Kullanılan kemoterapi ve radyoterapi, kadınlarda yumurtalık fonksiyonlarını etkileyerek, erken yumurta yetmezliği dediğimiz erken menopoza yol açmaktadır.
Bu sebeple onkologların tedavi öncesi, hastalarının ileriki dönemde çocuk arzusunu da dikkate almaları önemlidir. Hastaların; tüp bebek uzmanları, radyasyon ve medikal onkologlar tarafından değerlendirilip kısırlık koruyucu yöntemler hakkında bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Hastanın psikolojisi ve düşünceleri de önemsenerek bir tedavi protokolü oluşturulmalıdır
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?