Prof. Dr. Örem: Laboratuvar testleri; alınacak tıbbi kararlarda %70’in üzerinde katkı sağlayarak, tanıdan tedaviye ve hastalığın gidişatına kadar uzanan süreçte klinik hekimlere, alınan kararlarında önemli bilgiler sunmaktadır. Kan tetkikleri, hastaların tanı ve tedavi süreçlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu sebeple klinik biyokimya laboratuvarlarının görevi doğru zamanda, doğru örnekten, doğru testi çalışıp, doğru sonucu rapor etmektir. Hızlı ve doğru test sonucu, acil ve yoğun bakım gibi ünitelerde acil müdahale gerektiren hastalarda erken ve doğru tanı koymak için hayati öneme sahiptir.
Günümüzde sağlık çalışanları, laboratuvar uzmanları ve acil nitelikteki hastaların ihtiyaçlarına göre geliştirilen yüksek teknolojili ürünler sayesinde; temiz ve yüksek kalitede plazma ve serum örneği ile sonuç alma zamanını azaltarak tedavi kararlarının daha hızlı alınması mümkün. Aynı zamanda bu yenilikçi ürünler, laboratuvar iş süreçlerinin geliştirilmesine ve teşhis maliyetlerinin düşmesine de katkıda bulunuyor.
Prof. Dr. Örem: Hasta tarafında; kan örneği alımında en önemli işlemlerin başında hastanın kimliğinin doğrulanması gelir. Hastanın kan örneği vermeye hazırlanması bir başka dikkat edilecek husustur. Kan alınmadan önce hasta en az 15 dakika sakin bir ortamda oturarak dinlendirilir. Analiz edilecek teste göre varsa hazırlık diyeti yapılmalı; açlık-tokluk durumu, kullanılan ilaçlar, testin biyolojik ritmi, fiziksel aktivite, hastanın pozisyonu, stres gibi durumlar mutlaka değerlendirilmelidir.
Gökalp: Tıbbi cihazlarda değer bazlı satın alma teknoloji kullanımını artırır
Sağlık çalışanı tarafında ise, kan alma işlemi sırasında güvenlik donanımlı cihazların kullanımı sağlık çalışanı güvenliği için hayati önem taşımaktadır. Bu teknolojiye sahip cihazlar, iğne batma yaralanmalarına karşı sağlık çalışanlarını korurken, bundan kaynaklanacak yüksek sağlık maliyetlerini de bertaraf eder. Kan alma işlemi sırasında kullanılacak iğnenin kalınlığı, seçilecek damarın yeri, alanın temizliği, turnike zamanı gibi bir dizi kurala da dikkat edilmelidir. Sonraki aşamada, testler ile kan alınacak tüplerin uygunluğu kontrol edilmelidir.
Prof. Dr. Örem: Numune kalitesi için analiz öncesi faktörler önemlidir. Bunlar; uygun anatomik bölgeden uygun koşullarda ve uygun tüpe yeterli miktarda örnek alınması, ayrıca örnek alındıktan sonra saklama koşulları ve laboratuvara transfer koşulları gibi faktörlerdir. Bu faktörlere uyulursa kaliteli bir örnek elde edilir. Hangi test için hangi tüpe örnek alınacağı, tüp kapaklarının renginden bellidir. Vakumlu tüpler oluşabilecek birçok hatayı en aza indirir.
Ayrıca daha hızlı pıhtılaşmayı sağlayan kullanıma hazır jelli tüpler üretilmiştir. Bu tüplerin kullanımı ile hem örnek elde etme süresi kısalıyor hem de risk azalıyor. Poliklinik alanlarındaki örnek alma ünitelerinde jelli ve vakumlu tüp kullanımı günümüzde çok yaygınken, maalesef klinik yataklı servislerde kan numuneleri enjektörle alınıp çekilen kan tüpe boşaltılmakta ve bu işlem maalesef yoğunluktan hızlı yapıldığı için “hemoliz” dediğimiz istenmeyen numune problemleri oluşmaktadır. Numune kalitesi düşük olan bu numuneler maalesef test sonuçları üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
Prof. Dr. Örem: Yapılan hatalara bağlı olarak örnek reddetme oranları ülkemizde yaklaşık %3’lerdedir. Bu hata kaynakları arasında en çok pıhtılı, yetersiz ve hemolizli örnekler görülmektedir. Bu hataların tespitinde numune reddedilip hastadan yeni kan örnekleri istenmektedir. Kalitesi düşük numuneler test sonuçlarını çeşitli derecede etkileyerek hastaların tanı ve tedavilerini olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca, önemli derecede maliyet artışına ve zaman kayıplarına yol açmaktadır.
Prof. Dr. Örem: Test sonuçlarının güvenilirliğini ve doğruluğunu etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bu faktörleri; preanalitik, analitik ve post analitik aşamalar olarak üç başlık altında toplamak mümkündür. Kan testi sonuçlarını etkileyen hataların yaklaşık %70’i preanalitik (analiz öncesi) aşamada yapılan işlemlerden kaynaklanmaktadır. Hasta tanımlama hataları, yanlış örnek veya yetersiz örnek alma gibi durumlar preanalitik hatalardır. Bu hataların içinde en çok görülenler hemolizli, pıhtılı ve yetersiz örnek alımlarıdır.
Prof. Dr. Örem: Doğru test sonuçları için preanalitik, analitik ve post analitik aşamaların standardize edilmesi gereklidir. Preanalitik aşamada hastanın hazırlığının doğru yapılması, kan alma prosedürlerinin doğru uygulanması ve hastadan alınan örneklerin uygun koşullarda ve doğru zamanda laboratuvara ulaşması ve analiz aşamasına girmesi gerekir. Analitik dönemde çalışılan testlere ait kalite kontrollerinin ve test performanslarının standartlara göre uygun yapılması ve postanalitik (analiz sonrası) dönemde ise çıkan sonuçların doğruluğunun kontrol edilip gecikmeden rapor edilmesi gerekmektedir.
Prof. Alpsoy: Bitkisel ürünler Behçet Hastalığı tedavisini olumsuz etkiliyor!
Kan almadaki hataları azaltmak ve karşılaşılan zorluklara çözüm önerileri sunmak adına hazırlanan kan alma kılavuzları mevcut. Bu kılavuzlar sayesinde birçok sağlık çalışanına ulaşarak ülke genelinde bu konuda bir standardizasyon sağlanacağına inanıyorum.
Prof. Dr. Örem: Kan alma işleminde kullanılan malzeme kalitesi elde edilecek test sonuçların doğruluğunda oldukça önemli katkı sağlayacaktır. Örneğin, kan alınan iğnenin çapı yeterli genişlikte olmalı ve kan hücrelerinin hemolizine neden olmamalıdır. Tüplerin vakumları yeterli numune hacmini uygun hızda çekebilmeli, separatörlü tüplerde bulunan jel dağılmamalı ve kan ile plazmanın ayrımını tam olarak yapabilmelidir. Günümüzde artık malzeme kalitesini artıran yeni teknolojiler ile serum tüplerindeki numune kalitesini plazma tüpleri ile de elde edebiliyoruz.
Prof. Dr. Örem: Hastalar kan numunelerini vermeden önce varsa hazırlık diyetini yapmalı; açlık-tokluk durumunu, kullandığı ilaçları mutlaka belirtmelidir. Hem testlerin doğru yorumlanması hem de laboratuvar standardizasyonu açısından hastalar sabah,10-12 saat açlık sonrası kan vermelidir (Saat 21:00’dan sonra hiçbir şey yenilip içilmemesi gereklidir).
İhtiyaç duyulan miktarda su alınabilir. Hastaneye gelmeden önce ağır ve zorlayıcı egzersiz yapılmamalıdır. Kan vermeden önce, yarım saat kadar dinlenilmesi önerilir. İlaç tedavisinin sürdüğü durumlarda mümkünse sabah ilaçlar kullanılmadan önce kan alınmalıdır. Bu durum için kan vermeden önce doktora danışılması gerekir. Günümüzde çok yaygın olarak kullanılan ilaç dışı bitkisel kaynaklı destek ürün kullanımı varsa bunlar belirtilmelidir.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?