Sağlık Bakanlığı’nın ana görevi olan sağlık hizmetlerini planlama, değerlendirme ve geliştirme konusunda değişiklik olmadığını dile getiren Dr. Orhan Koç, “Ancak yeni anlayışta kamu sağlık hizmeti verilmesine yönelik faaliyetlerin kesin bir şekilde ayrılarak kalite ve etkinliğinin artırılması hedefleniyor. Ayrıca diğer sağlık hizmet sunucuları ile aynı planlama içinde olması sağlandı” diye konuştu.
Yeni sistemin temel noktaları hakkında bilgi veren Dr. Koç, şunları söyledi: “Bakanlık, düzenleyici rolünü Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile yönetecek. Hastane işletmeciliği ise tıpkı üniversite ya da özel hastanelerdeki gibi, Bakanlığın belirlediği mevzuat ve kurallar çerçevesinde yapılacak. Kamu hastaneleri de istediği gibi istediği yerde hastane ve ünite açamayacak. Bakanlık planlamasına tabi olacak. ‘Peki Kamu Hastaneleri Kurumu, Sağlık Bakanlığı değil mi?’ Hayır, değil.
Bakanlık artık, nerede kaç yatak olacağını, ne kadarının özel sektör, ne kadarının üniversite ve ne kadarının kamu sağlık hizmet sunucuları tarafından oluşturulacağını ayrı bir birim ile planlıyor ve Kamu Hastaneleri Kurumu bu planlamaya karışamıyor. Bize düşen görev bu planlama doğrultusunda hizmet sunmaktır. Kamu Hastaneleri Kurumu da özel sektör, üniversite gibi kendine düşeni yapıyor.”
Bu yapılanmanın zaman zaman eleştirildiğini ve sağlık hizmetinin özelleştirilmesine yönelik bir adım gibi sunulduğunu belirten Dr. Koç, planlama aşamasında kamu sağlık hizmet sunumunun sosyal devlet anlayışına göre yapıldığının altını çizdi ve getirilen düzenlemenin diğer hizmet sunucuları ile aynı kurala tabi olmayı gerektirdiğini kaydetti.
Kurumun sağlık hizmeti sunumu anlayışındaki önemli yeniliklerden birinin de hayatın bütün kritik evrelerine dönük yaklaşım olduğunu belirten Dr. Koç, “İnsan sağlığı anne karnında başlar. Bunun için de annenin bilinçlendirilmesi; sağlık hizmeti alması dahi önemlidir. Mesela, bebeğin anne karnındaki sağlığını iyi kontrol ederseniz, yaşamı ona göre etkilenecektir. Yine doğduktan sonra ihtiyacı olan yenidoğan yapılanmasını da yapmak zorundasınız. Bütün bunlar ciddi planlama ve yönetim gerektiren unsurlardır” dedi.
Kamu Hastane Birlikleri teşkilatlanması içinde getirilen yenilik olan Genel Sekreterlerin önemli rollerinden birinin bu planlamayı uygulamaya geçirmek olduğunu söyleyen Dr. Koç, hayatın kritik evrelerinde gerekli olan sağlıkla ilgili ihtiyaçların belirlenmesi ve sunulmasında her genel sekterin kendi bölgesindeki hizmet sunumuna katkı vermesini beklediklerinin altını çizdi. Bu unsurun performans kriterlerinden biri olduğunu dile getiren Dr. Koç, bir bölgede bu kritik evrelerin yönetimine ilişkin teknolojik donanım, insan kaynağı gibi altyapının bulunmamasının kaliteli klinik hizmeti sunumunu engelleyeceğini ve altyapı eksikliklerinin çözümünü ciddi biçimde takip edeceklerini belirtti.
Genel sekreterlerden, insan kaynaklarının etkin yönetimi, tıbbi araç ve gereçlerin verimli kullanımı konusunda da yaratıcı çözümler beklediklerini belirten Dr. Koç, daha önce il sağlık müdürlerinin bu sorumluluğu taşıdığını ancak, bu görevdeki insanlara çok çeşitli görevlerin yanı sıra bu işin verildiğini söyledi. Koç, yeni yapılanmada ise genel sekreterlerin sadece hizmet sunumuna ve kalitesine odaklanma fırsatı olduğunu söyledi.
Genel sekreterliklere yönelik beklentilerinden birinin de hastanelerde anlayışın değişmesi olduğunu dile getiren Dr. Koç, şunları kaydetti: “Her genel sekreter ‘benim ilimde sağlık hizmeti sunuyorken vatandaşıma nasıl davranılıyor?’ diye kontrol etmeli. Misafir gibi mi davranılıyor, yoksa ‘nereden çıktı bu’ diye mi bakılıyor? Davranış değişikliğini önemsiyoruz. Hizmet alan vatandaştan da davranış değişikliği bekliyoruz.
Çünkü, hizmet alırken kaç dakika bekleyeceklerini, ne şekilde işlerin yürüyeceğini bilmeliler ve ona göre davranmalılar. Tabii genel sekreterlerin de bu sürelere-işlemlere ilişkin net olarak bilgileri önceden vermiş olması gerekir. Yani poliklinikte kaç dakika bekleneceği, randevu ile gelinirse kaç dakika olacağı belirlenmiş olmalı. Kamu sağlık hizmet sunumunda yatırıma dayalı iyileştirmeler yanında, davranışlara yönelik iyileştirmeler de önemli yer tutmaktadır. Vatandaş geldiği zaman ‘hoşgeldiniz’ denilerek karşılansın istiyoruz. Bunu yapmak için paraya gerek yok.”
Sağlık hizmet sunumunda poliklinik ve diğer tıbbi hizmet sunum süresinin, hastanede geçirilen zamanın küçük bir bölümünü oluşturduğunu söyleyen Dr. Koç, başta yatan hastalar olmak üzere, bütün vatandaşların, temizlik, tesislerin iyi ve güzel işletilmesi, kantin ve yemek hizmetleri gibi diğer unsurlar bakımından da kaliteli hizmet alması gerektiğini vurguladı. Bir kişinin doktor-hemşire-tetkik gibi sağlık hizmet çalışanları ile muhataplığının en fazla yarım saat olduğunu ancak, hastanede toplam bulunma süresinin en az 2 saat olarak ölçüldüğünü belirten Dr. Koç, bu yöndeki hizmet kalitesinin önemine işaret ederek şu değerlendirmede bulundu:
“Peki o yarım saatin dışında ne yapılıyor? Vatandaşımız kantine, tuvalete gidiyor, koridorlarda oluyor, diğer sosyal alanlarda bulunuyor ve oralarda çalışanlarla muhatap oluyor. Bu nedenle diyoruz ki, bu kişiler bizim misafirimizdir. Evinize gelen misafiri nasıl ağırlıyorsanız, nasıl memnun etmeye çalışıyorsanız bizim şifahanemiz olan bu hastanelere de bu hastalarımız misafir olarak gelmiştir.”
Bu süreçleri yönetmek için Sağlık Bakanlığı bünyesinden ya da dışarıdan özel olarak bu türden hizmetleri yönetmek üzere 100 kişi atanacağını belirten Dr. Koç, kavram olarak yerleşmiş bir isim olmaması nedeniyle “otelcilik hizmetleri” denildiğini ancak her türden hizmetin kaliteli sunumuna ilişkin bir yaklaşım içinde bulunduklarını kaydetti.
Atanacak kişilerde planlama yeteneğinin bulunmasını istediklerini, işin bir yönünün memnuniyet oluşturulması, bir yönünün halkla ilişkiler ve diğer yönünün de otelcilik hizmet sunumuna benzediğini dile getiren Dr. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok iyi bir cerrah ya da uzman olabilirsiniz. Çok başarılı ameliyat yapabilirsiniz. Ancak hasta, odaya girerken kapı kolundaki çivi eline batıyorsa, güvenlikçi-temizlikçi kötü davranmışsa, çok iyi bir doktor olmanın önemi yoktur. Bu kapsamda atanacak kişilerin belirlenmesi için çok aceleci davranmıyoruz. Performans kriteri uygulanan sözleşme ile işe alınacaklar ve her hastane için bu hizmetleri sunmak üzere üç müdür kadrosu ayrılacak.”
Yeni sistemle birlikte hastanelerin aynı zamanda çevreci bir anlayışla işletilmesi esasını da uyguladıklarını belirten Dr. Koç, karbonmonoksit salınımından, atık yönetimine, yeşil alan donatısından su kullanımına kadar çevreci anlayışı planlama aşamasında dikkate aldıklarını kaydetti. Dr. Koç, hastane binalarının bu anlayışa uygun olarak yenilendiğini, çevreci-verimli unsurlar yanında binaların hizmet sunumunun kalitesine de katkı yaptığını belirtti. Yenilenen binalardaki ilaç ve diğer kötü kokuların dahi yok olduğunu söyleyen Dr. Koç, 2016’ya kadar yenileme çalışmalarını tamamlamayı planladıklarını anlattı. Dr. Koç, hasta haklarının iyileştirilmesi yönünde atılan adımların da sürekli olarak iyileştirildiğini, hasta mahremiyetine yönelik yeni bir anlayışı da benimsediklerini kaydetti.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?