Genellikle kadınların erkeklerden yaklaşık 10 yıl sonra kalp krizi geçirdiğini vurgulayan Johns Hopkins Medicine Kardiyoloji Uzmanı Dr. Erin Michos “Ancak günümüzde kalp krizi kadınlarda artık 30-40 yaşlarında bile görülebiliyor. Aslında kalp krizi riskini azaltmak için sadece 4 kurala dikkat etmek yeterli: Sağlıklı beslenin, hareket edin, sigara içmeyin, kilo almayın. Bu dört kurala uyulduğu takdirde kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini yaklaşık yüzde 80 oranında azaltmak mümkün” dedi.
Kalp damar hastalıklarının genellikle damar sertliğine bağlı olarak ortaya çıktığına değinen Anadolu Sağlık Merkezi’nin iş birliği içerisinde olduğu Johns Hopkins Medicine Kardiyoloji Uzmanı Dr. Erin Michos “Damar sertliğine ise yüksek kolesterol neden oluyor. Yağ, kolesterol, damar duvarı içinde ‘plak’ adı verilen yağ tabakalarının oluşmasına yol açıyor. Bu yağ tabakaları ise damar içinde birikerek damarların normal işleyişini bir süre sonra bozuyor. Böylece damar daha sert oluyor, damar içinde darlıklar oluşuyor ve kan akımı bozuluyor.
Damar tıkanıklığının dünyadaki en yaygın nedeni ateroskleroz, yani damar sertliğidir. Bu plaklar kırılıp, yapısı bozulmuş damarın içinde bir kan pıhtısının oluşmasına da yol açabilir. Kan pıhtısı ise kalp krizine ya da inmeye neden olabilir. By-pass ameliyatları ile tıkalı bir damarın değiştirilmesi ya da anjiyo girişimleri ile tekrar açılması mümkün. Ancak burada erken ve doğru müdahale çok önemli” açıklamasında bulundu. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli.
Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor.
Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli. Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor.
Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Dr. Erin Michos, “Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedenle kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli” diyerek Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli.kalp-damar hastalıkları ve kalp krizi riskini azaltmak için şu önerilerde bulundu:
Kadınlarda kalp-damar hastalıklarının belirtileri erkeklerden biraz daha farklı olabiliyor. Erkeklerde kalp krizinde genelde göğüs ağrısı olurken, kadınlarda nefes darlığı, mide bulantısı, kusma ya da sırt ve çene ağrısı görülebiliyor. Ayrıca başdönmesi, sersemlik, aşırı yorgunluk, göğsün alt veya karnın üst kısmında ağrı görülebiliyor. Ancak yapılan araştırmalar, ani bir şekilde kalp-damar hastalıklarından hayatını kaybeden kadınların yaklaşık yüzde 65’inin kriz öncesi hiçbir belirti yaşamadıklarını gösteriyor. Bu nedene kadınların düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemeleri ve kalp-damar hastalıkları açısından risk altında olup olmadıklarını öğrenmeleri çok önemli.
Kalp krizi geçirme riskleri açısından yapılan araştırmalar evde hareketsiz yaşam süren kadınların, çalışan kadınlara oranla daha fazla risk taşıdığını gösteriyor. Kalp hastalıklarının kadın ile erkeği farklı biçimde tehdit ettiğini anlatan Johns Hopkins Medicine ile iş birliği içerisinde olan Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gürsel Ateş, “Yapılan araştırmalarda ev kadınlarının çalışanlara göre daha hareketsiz bir hayat sürdükleri, daha fazla kilo sorunu yaşadıkları, daha hipertansif oldukları, LDL ve trigliserid düzeylerinin daha yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle, ev kadınlarının kalp krizi geçirme riski çalışan kadınlara göre daha yüksek. Yıllarca kalp hastalıkları erkek hastalığı olarak değerlendirildi. Erkeklerin daha fazla kalp krizi geçirmesi ise iş hayatındaki strese bağlandı. Evde kalan eşin daha stresten uzak ve düzenli bir hayat sürdüğü için daha az risk taşıdığı düşünülüyordu. Bu düşünceler halen devam ediyor. Türkiye’de ise toplam kalp hastalığının kadınlarda görülme sıklığı yüzde 7,3 iken erkeklerde ise yüzde 6,2. Kadınlarda özellikle hipertansiyon ve romatizmal kalp hastalıkları daha fazla görülüyor. Koroner kalp hastalığının görünme oranı ise kadınlarda yüzde 3,5 erkeklerde yüzde 4,1 civarında. Koroner kalp hastalığı riski kadınlarda biraz düşük olmasına rağmen zaman içinde artış göstermiş durumda” dedi.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?