Depresyonun pek çok hastalık için ek bir risk oluşturduğu daha önce yapılmış pek çok çalışmada gösterilmişti. Ancak Circulation: Genomic and Precision Medicine dergisinde yeni yayımlanan bir çalışmada, depresyonun kadınlarda kalp hastalıkları riskini çok ciddi oranda artırdığı saptandı. Çalışmaya göre, genetik olarak depresyona yatkın kadınlarda atriyal fibrilasyon (AF), koroner arter hastalığı (KAH) ve kalp yetmezliği (KY) gibi kardiyovasküler hastalıklar geliştirme riskinin arttığı bulundu. İlginç bir şekilde, bu risk artışı erkeklerde gözlemlenmedi.
Çalışma, depresyonun genetik etkilerinin cinsiyete özgü biyolojik mekanizmalarla ilişkili olabileceğini vurguluyor. Menopoz sonrası dönemde riskin daha yüksek olması, hormonal değişimlerin de bu mekanizmada rol oynayabileceğini düşündürüyor. Araştırmacılar, bu bulguların kadınlara özel koruyucu sağlık stratejilerinin geliştirilmesi için önemli bir temel oluşturduğunu ve hekimlerin mutlaka bu riskleri gözetmesi gerektiğini belirtiyor.
Depresyon ve genetik: Mutsuzluk ve intihara neden olan genler
Çalışma kapsamında İngiltere Biobankası’na kayıtlı 345.169 kişinin genetik ve tıbbi verilerini analiz edildi. Katılımcıların depresyon, şizofreni ve bipolar bozukluk için poligenik risk skorları (PRS) hesaplanarak bu skorların kardiyovasküler hastalıklar (KVH) riskiyle ilişkisi incelendi. Çalışma, depresyona genetik yatkınlığı olan kadınların atriyal fibrilasyon (AF), koroner arter hastalığı (KAH) ve kalp yetmezliği (KY) geliştirme risklerinin sırasıyla %4, %7 ve %9 oranında arttığını ortaya koydu. Bu risk artışı, depresyon tanısı veya ilaç kullanım geçmişinden bağımsız olarak devam etti.
Erkeklerde depresyon genetiği ile KVH arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, kadınlarda riskin özellikle menopoz sonrası dönemde daha yüksek olduğu görüldü. Bu durum, depresyon genetiğinin kadınlarda KVH riskini artıran cinsiyete özgü mekanizmalarla ilişkili olabileceğini düşündürüyor. Çalışmada ayrıca yüksek vücut kitle indeksi (VKİ), kolesterol seviyeleri, hipertansiyon ve sigara kullanımının kadınlarda risk artışını kısmen açıkladığını, ancak bu faktörlerin erkeklere kıyasla kadınlardaki daha yüksek riskin tamamını açıklamadığı belirtildi.
Menopoz öncesi ve sonrası kadınlar arasında risk farklılıkları gözlemlendi. Menopoz sonrası kadınlarda depresyon genetiği, AF ve HF risklerini sırasıyla %3 ve %10 oranında artırdı. Ancak premenopozal kadınlarda bu ilişki daha düşük düzeydeydi. Hormonal değişimlerin bu farkta rol oynayabileceği düşünülse de çalışma, hormon replasman tedavisi gibi faktörleri dikkate almadı.
Depresyon nedir? Neden olur? Belirtileri, türleri ve tedavisi
Araştırma, depresyon genetiği ile KVH arasındaki bağlantının kadınlarda daha güçlü olduğunu ve bu ilişkinin genetik yatkınlık dışında diğer faktörlerle de desteklendiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, bu genetik yatkınlığın kadınlarda KVH risk tahmini ve önlenmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesinde kullanılabileceğini belirtiyor. Çalışmanın başyazarı Dr. Jiayue-Clara Jiang, genetik faktörlerin cinsiyete özgü mekanizmalarının daha iyi anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, gelecekte kadınlara özel koruyucu sağlık önlemleri üzerinde durulması gerektiğini ifade etti.
Yeni bir araştırma, kadınlarda depresyona genetik yatkınlığın kardiyovasküler hastalık riskini artırdığını ortaya koyuyor. Circulation: Genomic and Precision Medicine dergisinde yayımlanan çalışmada, depresyona genetik yatkınlığı olan kadınlarda atriyal fibrilasyon (AF), koroner arter hastalığı (CAD) ve kalp yetmezliği (HF) riskinin sırasıyla %4, %7 ve %9 oranında arttığı bulundu. Bu risk artışı, depresyon tanısı ya da antidepresan kullanımı olmadan bile gözlemlendi. Erkeklerde ise benzer bir ilişki tespit edilmedi.
Depresyon türleri nelerdir? Depresyonun yarattığı sorunlar ve çözümleri
Araştırmacılar, kadınlardaki bu riskin bir kısmının vücut kitle indeksi, yüksek kolesterol, hipertansiyon ve sigara kullanımı gibi faktörlerden kaynaklandığını, ancak bu faktörlerin tek başına kadınlardaki artan riski açıklayamadığını belirtti. Ayrıca, menopoz sonrası dönemde riskin daha yüksek olması, hormonal değişimlerin etkisini düşündürüyor. Bulgular, genetik depresyon yatkınlığının kadınlarda kardiyovasküler risk tahminini geliştirebileceğini ve bu alanda cinsiyete özgü yaklaşımlar gerektiğini gösteriyor. Araştırma, depresyonun kalp sağlığı üzerindeki cinsiyete özgü etkilerini daha iyi anlamak için yeni çalışmaların önünü açıyor.
Kaynaklar ve Referanslar:
1- Sex-Specific Association Between Genetic Risk of Psychiatric Disorders and Cardiovascular Diseases. Circulation: Genomic and Precision Medicine. doi:10.1161/CIRCGEN.124.004685.YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?