Evet, hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz. Ülkemizde hematoloji, onkoloji, gastroenteroloji, solunum, metabolizma, enfeksiyon ve kas iskelet sistemi gibi önemli terapötik alanlarda faaliyet gösteriyoruz ve dürüstlük, adalet, bütünlük ve azmi içeren Takeda-izm adını verdiğimiz kurumsal değerlerimiz ile toplumun, hastaların, paydaşlarımızın güvenini kazanmayı, dokunduğumuz hayatları iyileştirmeyi ve hayat kalitelerini artırmayı hedefliyoruz. Yaklaşık 2 yıl önce Türkiye’de önemli bir satın alma yaptık. Bu da tabii hedeflerin gerçekleşmesini hızlandırdı.
Yine onkolojide büyüme hedefliyorduk ama ürünlerimiz yoktu henüz. Şimdi ruhsatını aldığımız 2 onkoloji ürünümüz var, % 100 geri ödemeyle hastalarımızın hizmetine sunduk. Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin tedavisinde kullanılan biyolojik bir ürünümüzü de Türkiye’de hastaların kullanımına sunduk.
Yapmış olduğumuz portföy satın almasıyla beraber 100 milyon doların üzerinde bir rakamdan bahsedebiliriz.
Farklı dozlarıyla beraber şu anda hematoloji, onkoloji, gastroenteroloji, solunum, metabolizma, enfeksiyon ve kas iskelet sistemi tedavi alanlarında Türkiye’de hastaların kullanımına sunduğumuz 32 adet ilacımız var. Biyolojik ilaçların tamamı ithal ediliyor. Türkiye’de ürettiğimiz ilaçları daha çok temel farma ürünleri oluşturuyor. Yerelleşme politikasıyla beraber Türkiye’de üretimi artırma planlarımız var. İthal ettiğimiz ürünleri Türkiye’de üretmek istiyoruz. Şu anda bu kapsamda var gücümüzle çalıştığımız 2 ürünümüz var ve anlaşmaları yapılmak üzere. Üretim aşamasına geçmek 2 yılı bulabilir. Bu konuda aşama aşama gitmeyi planlıyoruz.
Kısa vadede böyle bir planımız yok. Özellikle biyolojik ilaçlarımızı üretmemiz şu an itibarıyla mümkün değil. Ancak üretimini Türkiye’de yapabileceğimize inandığımız ithal ürünlerimiz için lokal üretim çalışmalarımıza hızlı bir şekilde devam ettiğimizi söyleyebilirim. Japonya’nın Türkiye’ye olan bu ilgi ve odağı bizim için çok memnun edici.
Yaklaşık yarısını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de üretilmesi için şu an üzerinde çalıştığımız 2 tane ilacımız var. Bu iki ilacı da Türkiye’de üretmeye başladığımızda ciromuzun yarısından fazlasını Türkiye’de üretilen ürünlerimiz oluşturacak.
Bu hedefi kesinlikle destekliyoruz. Bilim hızla ilerlemekte, Takeda olarak bunun avantajını kullanarak, tüm imkanlarımızı insanlığın yararına kullanarak iyileştirme amacıyla çalışıyoruz. Türkiye’de kendi tesisimiz bulunmuyor ancak son portföy satın alma süreciyle birlikte Takeda, Türkiye’yi odak ülkelerden biri görerek yatırımlarını artırdı dolayısıyla yerel işbirlikleri ile halihazırda ürünlerimizin büyük bir bölümü Türkiye’de üretiliyor.
Önceliğimiz ülkemize ürünlerimizin en doğru zamanda ve en yüksek kalitede ulaşmasını sağlamak. Yerel üretim konusunda farklı işbirlikleri geliştirmek, yeni yatırımlar yapmak da odak alanlarımız arasında yer alıyor. Takeda olarak 2023’te Türkiye’de çok daha sağlam, her ürünümüzü hastalarımıza ulaştırabilen bir şirket olmayı hedefliyoruz.
Takeda’nın ana Ar-Ge üssü Japonya’da bulunuyor. Nobel ödüllü bir bilim adamıyla çalışıyoruz. Kendisiyle 10 yıllık bir anlaşma yaptık ve yaklaşık 2 yıldır bizimle birlikte çalışıyor. Bu çok güzel bir adım. Biz de Türkiye olarak orada yapılan çalışmaları belli bir aşamadan sonra Türkiye’ye getirebiliriz diye düşünüyoruz.
Burada en büyük payı hastalar alıyor. Hasta öncelikli felsefemizin bize doğru yolda olduğumuzu gösterdiğini söyleyebilirim. Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonuçlanıp da hastaların karşılanmamış ihtiyaçlarına yönelik yeni ilaçlar geliştirildikçe bu yeni çözümler Türkiye de dahil dünyadaki her yere ulaşıyor diye düşünebiliriz aslında.
Kanser ilaçları portföyümüzde henüz çok yeni. Osteosarkoma ve Hodgkin lenfoma için 2 yeni ilacımız var. Dolayısıyla portföyümüzdeki yeri çok az ama büyüyeceğini düşünüyoruz. . Kanserle olan savaşta bize büyük yol kat ettiren yeni ilaçlarımızla birleşen girişimci ruhumuzun Takeda’yı kanserle olan savaşta öncü ve tedavi ihtiyacı karşılanmamış diğer kanserlerde lider konuma taşıyacağına inanıyorum. Global yetkinliklerimizi Türkiye’deki ihtiyaçlarla buluşturmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz.
Türkiye’de klinik araştırma yapabilmek için oldukça donanımlı bir kapasite var. Biz de önde gelen üniversitelerle birlikte yürüttüğümüz klinik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ülkemizde halihazırda yürütmekte olduğumuz onkoloji ve gastroenteroloji alanında 14 tane faz çalışmamız var ve 41 merkezde 14 uluslararası çalışma yürütülüyor. Bu araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla değer yaratmaya çalışıyoruz.
Takeda 236 yıllık bir şirket. Globalleşmeye karar verdiklerinde önce Amerika’ya açılmış, sonrasında yeni organizasyonlarla dünyaya yayılmaya başlamış. Avrupa bu anlamda baktığınızda Türkiye gibi hâlâ genç bir organizasyon.
Türkiye olarak şunu söyleyebilirim ki; olduğumuz yerden daha iyi bir noktaya ulaşacağımıza ve yaptığımız çalışmalarla bunu göstereceğimize inancım tam.
Onkoloji ve gastroentolojinin, bizim öncelikli olarak büyümeyi düşündüğümüz iki alan olduğunu söyleyebilirim. Şu anda ruhsatlandırma süreçlerini başlatmak üzere hazırlık yaptığımız onkoloji ve gastroenteroloji ilaçlarımız bulunuyor.
İşimizi büyüttüğümüz gibi, insanımızı da büyütüyoruz. Yeni ürünler geliştirip bu ürünleri Türkiye’de de hastaların kullanımına sundukça Takeda Türkiye olarak büyümeye devam edeceğiz. Halihazırda hızla büyüyen bir ekibimiz var, bu sayıyı yıllar geçtikçe büyütmek hedefindeyiz.
Takeda olarak Türkiye’de bir fabrikamız yok. Ancak şu anda farklı dozlarıyla beraber 17 adet ilacımızı Türkiye’de ürettiriyoruz. Türkiye’de üretim anlaşması yaptığımız bir üreticimiz var ve çok kısa bir süre içerisinde bir yenisi ile de anlaşma imzalayacağız. Yapmış olduğumuz lokal üretim anlaşmalarıyla global kalite ve standartlarda ilaç ürettiriyoruz.
Ben Türkiye’de ilaç sektörünün geleceğini sağlam görüyorum ve büyümeye devam edeceğini düşünüyorum. Dünya sıralamasında Türkiye 17. sırada. Türkiye’de biliyorsunuz güçlü yerel bir ilaç endüstrisi var. Bunun yanında dünya devlerinin de var olduğu bir pazar. Böyle bir ortamda her alanda rekabet söz konusu oluyor; insan kaynakları, bilimsel araştırmalar, ürünlerin pazara verilme tarihlerinin sıralaması, sürdürülebilir büyümeye sahip olmak rekabetin temel konuları.
Türkiye’de yatırıma odaklanan TAKEDA İlaç son 6 yılda 3 kat büyüdü
Tabii ki tek bir amaç var; hastalara en iyi ve en akılcı çözümü ulaştırabilmek. Diğer taraftan kurumlarda da pazara erişim süreçlerinin iyileştirilmesi için yapılan çalışmalar memnun edici. Örneğin, Sağlık Bakanlığı yakın bir süre önce hastalık ve hastanın durumuna göre ruhsatlandırmada başlattığı önceliklendirme sistemiyle ruhsat alma işlemlerini hızlandı. Bu da sektörün ilerlemesini sağladı ve pozitif etki yarattı.
Yaş ortalaması ve nüfusa bakıldığında büyük bir potansiyel olduğunu görüyoruz. Ortalama yaşam süresi 69’dan 75’e çıktı. Yapılan sağlık reformlarıyla beklenen yaşam süreleri uzadı ve buna bağlı olarak kronik hastalıkların görülme sıklığı da arttı. Bu da beraberinde hem konvansiyonel ilaçlara hem de yenilikçi ilaçlara olan ihtiyacı artırdı. Dolayısıyla sektördeki büyümenin daha da artacağını düşünüyorum. Sektör 2016 yılında %15 büyüdü. Bu yıl da %10’un üzerinde büyüyeceğini tahmin ediyorum. Takeda Türkiye olarak, pazar büyümemizin pazarın üzerinde olacağını tahmin ediyoruz.
Takeda’nın 70’den fazla ülkede 31 bin çalışanı var
Takeda, 1781 yılında Chobei tarafından kurulan, merkezi Osaka’da bulunan hasta odaklı inovatif ve global bir ilaç firması. Dünyanın 70’den fazla ülkesinde, 31.000 çalışanı ile insanlara daha sağlıklı, daha parlak bir gelecek sunma misyonuyla çalışıyor. Bugün Japonya ve Asya’daki çeşitli pazarlarda birinci sırada yer alan Takeda, dünyanın en büyük 15 global ilaç şirketi arasında yer alıyor.
İlaç sektörüne tesadüfen girdim aslında. Ben işletme kökenliyim. 18 yıl boyunca bir Amerikan ilaç şirketinde çalıştım. O süreçte neredeyse her bölümde çalışma fırsatını buldum. 4 sene yurtdışındaydım. 2.5 sene Paris’te çalıştım, sonrasında Basel’de. İlaç sektörünü çok sevdim. Çalıştığım şirketin değerleri benim için önemli, içselleştirdiğim şeyler. O yüzden Takeda’ya da çok büyük hevesle geldim. İnsanlar için çalışmak, ürünlerinizin hastaları iyileştirdiğini görmek çok büyük bir tatmin ve mutluluk getiriyor.
Takeda’nın 2 yıldır birlikte çalıştığı Nobelli bilim insanının çalışmaları konusunda bilgi alabilir miyiz? Japon Prof. Dr. Shinya Yamanaka, hayvanların hücrelerinin yeniden programlanabileceğine dair çalışmalarıyla 2012 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü almıştı. Yaklaşık 2 yıldır 50 kişilik ekibiyle beraber Tokyo Shonan Araştırma Merkezi’mizde kök hücre konusunda çığır açacak ilaçlar için araştırmalarına devam ediyor ve bu çalışmaların önümüzdeki 10 yıl boyunca devam etmesi planlanıyor.
“İRADE VE SABRIN SEMBOLÜ” DARUMA’YI TAMAMLADI:
Takeda, faaliyetlerini sürdürürken “sabır ve güvene dayanan” Japon felsefesinden ilham alıyor. 2 yıldır Takeda Türkiye Genel Müdürlüğü görevini başarıyla sürdüren Gamze Yüceland, “irade ve sabrın sembolü” Daruma bebeğinin 2 gözünü de 1 yıl içerisinde boyamış çünkü koyduğu hedefleri gerçekleştirmeyi başarmış. Japon inancına göre, bir hedef belirlenerek Daruma’nın önce sol gözü boyanıyor.Hedef gerçekleşince diğer gözü de boyanarak gizem tamamlanıyor.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?