Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde bulunan Hava Kalitesi İzleme’nin 7 Aralık’ta yaptığı ölçümler sonucunda İstanbul’daki “Partikül madde 10” (PM10) olması gereken değerlerin çok üzerinde olduğu anlaşıldı. Öyle ki, uzmanların “Günlük ortalama 50 mikrogram/metreküp oranını aşmaması gerekir” dedikleri PM10 oranları bazı ilçelerde 200 seviyesinin üzerine çıktı. Hava Kalitesi İzleme İstasyonları’nın kasım ayında 119 olarak ölçtüğü partikül oranı 7 Aralık’ta yapılan ölçümlerde Esenyurt’ta 284’e çıktı. Bu oran Kadıköy’de 247 (Kasım ölçümü 57), Yenibosna’da 201 (58), Ümraniye’de 163 (66), Başakşehir’de ise 135 (102) mikrogram/metreküp olarak tespit edildi.
İstanbul’daki değerlerin sınır değerlerin çok üzerinde olduğunu dile getiren Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Günlük değerler korkutucu boyutlara ulaşmış durumda. PM10 oranı günlük ortalama 50 mikrogram/metreküp oranını aşmaması gerekir. 2014 yılında havası en kirli yerler Esenyurt, Şirinevler, Başakşehir ve Ümraniye olarak tespit edilmişti. Esenyurt’ta 2014 yılında 126 kez günlük kısa vadeli sınır değerler aşılmıştı. Mevzuata göre sınır aşımına yılda sadece 35 kez izin veriliyor. Başakşehir, Şirinevler ve Ümraniye’de de sınır değerler defalarca aşılmıştı. İstanbul’da ölçüm yapılan istasyonların tamamında ‘PM10’ seviyesi sınır değerlerin üzerinde. Ancak bu dört ilçe daha büyük bir risk altında. Aradan geçen bir yılda tabloda herhangi bir iyileşme olmadığı görülüyor” dedi.
Pala, halk sağlığı konusuna da dikkat çekerek; “Hava kirliliği özellikle iskemi, miyokard enfarktüsü, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı ve kanser açısından risk teşkil ediyor. Partiküler maddeler Dünya sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından akciğer kanseri nedeni olarak sınıflandırılıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günlük PM10 konsantrasyonlarında her 10 mikrogram/metreküp artış ölümlerde yüzde 0.2 ile 0.6 artışa yol açıyor. Uzun dönem PM10 konsantrasyonlarında her 10 mikrogram/metreküp artış ise kalp-akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerde yüzde 6 ile 13 arasında artışa yol açıyor” diye konuştu.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Hava Kalitesi Uzmanı Prof. Dr. Selahattin İncecik de, İstanbul’un havasında ölçümlenen partikül madde oranlarıyla ilgili şunları söyledi: “Aralık ayında ortaya çıkan tablo benim için sürpriz değil. İstanbul genelinde ciddi bir partikül madde kirliliği var. Kışın oranlar daha da artıyor. Şile dışında hava kalitesi iyi olan bir yer yok. AB kriterlerine göre günlük PM10 değeri 50 mikrogram-metreküp seviyesinin üzerinde olmamalı. İstanbul’da bu kritere uyan tek ilçe Şile. Maalesef Esenyurt, esenler, Yenibosna, Kadıköy, Başakşehir gibi yerleşim yerlerindeki PM10 değerleri çok ciddi risk içeren boyutlarda. fikirtepe’deki inşaatlar Kadıköy’deki partikül madde oranını yukarı çekiyor. Kent genelinde inşaat tozları ve dizel araçlardan kaynaklanan partikül madde kirliliği çok yoğun. Kartal ile Silivri arasındaki bölgede yılın yüzde 70’lik döneminde hava kirliliği standart değerlerin üzerinde seyrediyor.”
Türk halkı %2 ile en az sağlığa, %26 ile en çok yemeğe para harcıyor
Partiküler maddeler (PM), hava içerisinde asılı olarak bulunan katı ve sıvı parçacıkların karışımından oluşan, yaygın hava kirletici olarak biliniyor. Partiküller çapları 10 mikrogram/metreküp veya 2,5 mikrogram/metreküpten daha küçük olan partiküller olarak aerodinamik çapları uyarınca tanımlanıyorlar. Partiküler maddelere hem kısa, hem de uzun dönemde maruz kalmak; solunum, kalp damar hastalıkları, astım atakları, solunumla ilgili rahatsızlıklar ve akciğer kanserinden ölümlerde artışa yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü, ‘PM10’ için yıllık sınır değeri 20 mikrogram/metreküp, 24 saatlik sınır değeri ise 50 mikrogram/metreküp olarak belirmiş durumda. ‘PM2.5’ için yıllık değer 10 mikrogram/metreküp, 24 saatlik değer ise 25 mikrogram/metreküp.
Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Bat, fabrikalar tarafından atmosfere bırakılan zehirli gazlar ve moleküllerin, asit yağmuru şeklinde denizlere ve tatlı sulara karışarak kirliliğe neden olduğunu söyledi. Kirlilik nedeniyle, denizlerin gelecekteki besin deposu özelliğini yitirdiğini vurgulayan Prof.Dr. Bat denizlerde balıklar, kabuklular, memeliler gibi su canlılarının bu kirliliğin etkisi altında olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Denizlerimiz havadan da kirlenmekte olup, en önemli nedeni ise sanayiler veya fabrikalar tarafından oluşturulan hava kirliliğidir. Atmosfere bırakılan zehirli gazlar ve moleküller asit yağmuru şeklinde deniz ve tatlı sularımıza karışmaktadır.”
Evsel atıklarla arıtılmadan denize dökülen kanalizasyon sularının da kirlenmede büyük rol oynadığını söyleyen Prof.Dr. Bat, “Kanalizasyon suları organik madde içerir. Bu organik maddeler bakterilerin artmasına sebep olur. Sudaki oksijeni bakteriler kullanınca aynı ortamdaki balıklar yetersiz oksijenden etkilenir hatta ölür” dedi. Prof. Dr. Bat, “Özellikle çinko, bakır, kurşun, cıva gibi ağır metaller sucul organizmaların doku ve organlarında birikim yaparak ya canlıların zehirlenmelerine ya da besin zinciri yoluyla diğer canlılara hatta insanlara zarar verebilirler” dedi.
NASA’nın yayınladığı dünya hava kirliliği haritasına göre, Türkiye’de Tekirdağ ve Erzincan en kirli havaya sahip iller oldu. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi, dünya genelinde 195 ülkenin yer aldığı hava kirliliği haritasını yayınladı. Son 10 yılın verileri alınarak hazırlanan haritada, gelişmekte olan endüstrileriyle Çin, Hindistan ve Orta Doğu ülkeleri hava kirliliğinin en yoğun olduğu bölgeler arasında yer aldı. Çalışma, özellikle ABD ve Avrupa’da hava kirliliğinin 2004’le karşılaştırıldığında büyük azalma kaydettiğini gösterdi. Avrupa’da hava kirliliği en yoğun yer Türkiye olurken, hava kirliliğine en sık Marmara, Ege ve İç Anadolu’nun kuzey, batı kesimlerinde rastlanıyor.
Haritada hava kirliliği yeşilden bordo renge doğru artış gösterirken, Türkiye ortalama sayılacak bir bölümde yer aldı. Türkiye’de hava kirliliğinin en yoğun yaşandığı yer Tekirdağ ili olurken, koyu bordoyla renklendirilen bu bölge ‘sağlık açısından en riskli’ kısımda yer aldı. Sağlığa yönelik risk oluşturan ikinci il ise Erzincan oldu. Haritada en temiz yer ise Karadeniz bölgesinde yer alan Artvin ili oldu.
Almanya’nın Mainz kentinde yer alan Max Planck Kimya Enstitüsü’nün yaptığı yeni bir araştırma ise, gelecekte hava kirliliğinin yol açacağı sorunları gözler önüne serdi. Araştırmada, hava kirliliğinin 2050 yılında 6.5 milyon insanın ölümüne neden olacağı ortaya çıkarılırken, bu oran bugünkünün tam iki katı. Küresel bazda yaklaşık 3.3 milyon insanın ölümüne neden olan hava kirliliğiyle en çok karşılaşan kıta ise Asya. Uzmanlar, hava kirliliğinin akciğer kapasitesini ve büyümesini direkt olarak etkilediğini belirtirken, akciğer kanseri ve kalp hastalıklarıyla bağlantısını ortaya koydu ve uzun dönem sağlık riskleri konusunda uyarılarda bulundu.
Çin’in Zhangjiagang şehrindeki bir restoran, müşterilerinden ‘temizlediği hava’ için ‘temiz hava ücreti’ kapsamında 15 sent telep etmeye başladı. Uygulama, dünyanın en fazla karbon salımına neden olan Çin’de tartışma yaratırken, ücreti eleştirenler temiz havanın temel bir hak olması nedeniyle ücret almanın doğru olmadığını savunuyorlar. YAPRAK KOÇER- DHA
Şap hastalığı hızla yayılıyor: Bu kez Eskişehir’de karantina başladı
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?