Becton Dickinson, Türkiye’nin diyabet konusunda önde gelen 11 dernek ve sivil toplum kuruluşu ile Türkiye’de bir ilk olan “İnsülin/GLP 1 Kullananlar İçin Enjeksiyon Rehberi”nin hazırlanmasına destek verdi. Rehber, insülin enjeksiyonu uygulayan diyabetlilere “insülin tedavisi” ve özellikle “doğru insülin kullanımı teknikleri” konusunda ihtiyaç duyabilecekleri en doğru ve en güncel bilgileri sunuyor.
İnsülin bağımlılık yapmaz. İnsülin tedavisi normal şartlarda vücutta salgılanması gereken insülin hormonunun salgılanamadığı için dışarıdan verilerek uygulanan bir ”yerine koyma” tedavisidir. İnsülin çoğu kez enjeksiyon uygulama kurallarına uyulmaması nedeniyle kan glukozunu olması gereken değerin daha altına düşürebilir (hipoglisemi). İnsülinin hipoglisemi dışında bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. İnsülin tip 1 diyabette mutlak uygulanması gereken bir tedavi yöntemidir. Tip 2 diyabette ise gerekli durumlarda ve hekimin uygun gördüğü şekilde ağızdan alınan kan glukozunu düşüren ilaçlarla beraber ya da tek başına insülin uygulanabilir. Erken başlanan insülin tedavisiyle diyabetin vücuda (göz, kalp, böbrek, damar ve sinirler gibi) vereceği zararlar önlenebilir.
Tip 2 diyabetiklerde kan glukoz değerleri dengelendiği takdirde daha sonrasında ilaç tedavisine dönme olasılığı da bazı hastalarda olabilir. Ayrıca tip 2 diyabetlilerde ameliyat, ateşli ağır hastalık ve hastanede müdahale edilmesi gereken durumlarda geçici olarak insülin tedavisi uygulanmalıdır.
Diyabet bir metabolizma hastalığı olduğu için kilo alımı sık rastlanılan bir sorundur. İnsülini fazla yapma ya da insülin-öğün ilişkisinde aksamalar, hekim, hemşire ve diyetisyen önerilerine uyulmaması sadece insülinde değil, insülin salgılatıcı ilaçlarda da kilo artışına neden olabilir. Kendi kendinize düzenli kan glukoz ölçümü yaparak, hekim kontrolünüzü aksatmayarak, hekim önerilerine uyarak, düzenli ve doğru beslenerek ve yeterli fiziksel aktivite ile kilo alımını önleyebilirsiniz.
Evet, her sağlıklı birey gibi diyabetik bireylerin de spor yapması gerekir. Önemli olan yaşam tarzımıza en uygun sporu tercih etmemizdir. Ağırlık çalışmak ve dalmak gibi tek başına yapılan sporlardan kaçınılmalıdır. İnsülin kullanan dünya çapında ün yapmış pek çok basketbol oyuncusu ya da yüzme sporu yapan diyabetli vardır.
Önemli olan kurallara uymak ve bilinçli olarak spor yapmaktır. Egzersiz glukoz kullanımını arttırdığı için insülin ihtiyacını azaltır. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta egzersiz yapılacak bölgeye enjeksiyon yapmamaktır. Örneğin uyluktan yapılan enjeksiyon sonrasında yürüyüşe çıkılırsa insülin çok daha hızlı etki göstererek kan glukozunda ani ve hızlı düşüşlere neden olabilir. Ayrıca egzersiz planı hekim ile paylaşılarak egzersiz yapmadan önce uygulanacak insülin dozu tekrar azaltılmalı, hekiminizin önerisi doğrultusunda egzersiz sırasında ek karbonhidrat alınmalıdır.
Hayır, tam tersi gebelikte kan glukozunun kontrol altına alınmaması durumunda diyabet anneye ve çocuğa çok ağır zararlar verebilir. Bunu önlemenin en iyi yolu insülin tedavisidir.
Günümüzde insülin kalem iğneleri oldukça inceltilip, kısaltılmıştır. Bunun yanında iğne ucundaki kesit sayısı da enjeksiyon ağrısını azaltmak amacıyla üzerinde çalışılan bir teknik özellik haline gelmiştir. Özellikle son geliştirilen 5 kesit (pentapoint) teknolojisi enjeksiyon ağrısının azaltılmasında ve daha rahat, daha konforlu enjeksiyonda önemli rol oynamaktadır. Bu teknolojik gelişmeler sayesinde insülin enjeksiyonu mümkün olduğunca ağrısız hale getirilmiştir. Fakat her kalem iğnesi yüksek teknolojiyle üretilmediği için aynı özelliklere sahip değildir. Kalitelisiz iğne kullanımı kızarıklık, morarma, enfeksiyon ve lipohipertrofiye sebep olabilir. Bu yüzden kullandığınız ürünün kalitesi konusunda hekiminize danışmanız çok önemlidir.
İnsülin enjeksiyonunun deri altı yağ dokuya yapılması gerekir. Yağ dokusu içine yapılan enjeksiyonda insülin dengeli şekilde emilir. İnsülinin yağ doku içerisinde derine ya da yüzeye enjekte edilmesi emilimi etkilemez. Ayrıca yağ dokuya enjeksiyon kasa yapılan enjeksiyondan daha az acı verir.
Deri kalınlığının; kişinin etnik kökeni, cinsiyeti, yaşı ve kilosundan bağımsız olarak tüm enjeksiyon bölgelerinde ortalama 2 mm olduğu bilinmektedir (1.8-2.5 mm).
Kas içine yapılan insülin yağ tabakasına yapılan insüline kıyasla 2 kat daha hızlı emilir. Bu yüzden kasa yapılan enjeksiyon kan şekeri düzeylerinde büyük oynamalara ve kan şekerinin aniden düşmesine (hipoglisemi) neden olur. Yağ dokunun kalınlığı herkeste farklıdır ve bölgeden bölgeye değişir. Bu sebeple uzun iğne kullanmak ve enjeksiyon yaparken çok bastırmak kas içi enjeksiyona neden olabilir.
Eğer insülin yağ doku yerine daha derine yani kas dokuya yapılırsa, insülin çok daha hızlı etki gösterir ve kan şekeri hızla düşerek hipoglisemiye sebep olabilir.
Kan şekerinin düşmesi hipoglisemi olarak tanımlanır. Diyabetik bir kişide genellikle kan şekerinin 70 mg/dl’nin altında olması, hipoglisemi bulgu ve belirtilerinin gözlemlenmesi ile tanı konur. Ancak özellikle kan şekeri yüksek seyreden bireylerde 70 mg/dl değerinden daha yüksek kan şekeri değerlerinde de hipoglisemi yaşanabilir.
Hipoglisemi halsizlik, soğuk soğuk terleme, baş dönmesi, çarpıntı ve titreme gibi belirtilerle kendini gösterir. Hemen önlem alınmazsa hipoglisemi derecesine bağlı olarak sinirlilik, baygınlık, nöbet, bilinç kaybı gelişebilir. Olası hipoglisemilere hemen müdahale edebilmek için yanınızda küp şeker ya da glukoz tablet bulundurmanız önerilmektedir. Kan şekerini hızla yükseltmek için yaklaşık 15 g basit karbonhidrat almanız gerekir.
Hipoglisemi belirtilerini farkettiğinizde 3-4 adet küp şeker ya da 1 bardak meyve suyu tüketebilirsiniz. Böylece kan şekeriniz hızlıca tekrar yükselerek olması gereken değerlere ulaşacaktır. Ayrıca önlem olarak glukagon kiti bulundurmanız faydalı olacaktır. Hipoglisemi geçiren kişinin bilinci açık ya da yarı açıksa ıslatılmış şeker ya da bal dişler üzerine ve ağız içine (yanaklara) sürülmelidir. Kişide bilinç kaybı oluşmuşsa hemen 112 Acil Yardım aranmalıdır ve hasta yakını tarafından glukagon iğnesi yapılmalıdır. Bu sayede sağlık ekibi gelene kadar kişiye ilk müdahale yapılmış olur.
İnsülin enjeksiyonu için uygun vücut bölgeleri karın, uyluk (bacak), kol ve kalçadır.
Kişi vücut yapısı, kullandığı insülin tipi, günlük enjeksiyon sayısı, yaşam tarzı ve el becerisine göre enjeksiyon yapacağı bölgeyi belirlemelidir.
Özellikle çalıştırılacak bölgelere enjeksiyon yapmaktan kaçınılmalıdır. Örneğin; yürüyüşe çıkmadan önce uyluktan enjeksiyon yapmak, ütü yapmadan önce koldan enjeksiyon yapmak gibi.
Ayrıca enjeksiyon bölgesine enjeksiyon öncesi ve sonrası masaj yapmak, sıcak uygulamak ve ovalamak insülin emilimini etkileyeceği için önerilmez.
Omuz başlarının 4 parmak altı ile dirseklerin 4 parmak üstü arasında kalan alan ile gömlek ütü çizgisinin dış kısmında kalan alan içerisine enjeksiyon yapılmalıdır.
Göbek deliğine ve çevresine ikişer parmak mesafede kalan alan içine enjeksiyon yapılması önerilmemektedir. Kaburga kemiklerinin altında kalan alan (çatı şeklinde üst sınır) ile iç çamaşırı çizgisinin üzerinde kalan alan (alt sınır) enjeksiyon için uygundur. Yan sınırları belirlemek için ise göbek deliğinden ikişer parmak mesafe bırakılmalı ve kalça kemiklerinin başladığı noktaya kadar olan alana enjeksiyon yapılmalıdır.
Kasığın 4 parmak altı ile dizin 4 parmak üstünde kalan alan ve pantolon ütü çizgisinin dış kısmı ile pantolon yan dikiş çizgisinin ön kısmında kalan alan içerisine enjeksiyon yapılmalıdır.
Her 2 kalça da 4 eşit parçaya bölünerek üst dış tarafta kalan alan içerisine enjeksiyon yapılır (pantolon cebinin üst kısmı). Diğer kalça için de aynı şekilde enjeksiyon alanı belirlenir.
Enjeksiyon bölgeleri dönüşümlü olarak (rotasyon) kullanılmalıdır. Hem enjeksiyon bölgeleri arasında hem de aynı enjeksiyon bölgesi içinde rotasyon yapılması gerekir.
Aynı saate aynı bölgenin kullanılması en çok tercih edilen yöntemlerdendir. Bu yöntemde her bir enjeksiyon zamanı için bir bölge belirlenir (örneğin; sabahları karın, öğlenleri kol, akşamları uyluk ve yatma zamanında kalça gibi) ve her gün bu kural tekrar edilir. Kalça kullanılmayacak ise yatmadan önce yapılan insülin de uyluktan yapılabilir.
Eğer günde tek doz ya da iki doz insülin kullanıyorsanız enjeksiyon bölgenizi haftalık değiştirebilirsiniz. Bu enjeksiyon yönteminde enjeksiyon bölgesini bölerek kullanmak oldukça önemlidir. Örneğin karın bölgesini dörde bölerek her hafta bu bölünmüş alanlardan biri içerisine enjeksiyon yapılması ve saat yönünde ilerlenmesi önerilir. Böylece 4 hafta sonunda tekrar başlangıçtaki alana gelindiğinde bu alan tamamen iyileşmiş olur.
Aynı zamanda enjeksiyon bölgelerinin sağ ve sol taraflarının dönüşümlü kullanılması gerekir (örneğin; önce sağ sonra sol kol, önce karnın sağ tarafı sonra sol tarafı gibi).
Sık sık aynı noktaya enjeksiyon yapmak bu bölgede doku hasarına ve buna bağlı olarak kızarıklık, morarma, ağrı ve yağ dokuda komplikasyonlara (tahribatlara ve yan etkilere) neden olur. Bu durumun önüne geçmek için iki enjeksiyon noktası arasında en az 1 parmak ( 1cm ) boşluk bırakılmalıdır.
Sürekli aynı noktaya enjeksiyon yapmak ve doğru rotasyon uygulamamak enjeksiyon noktalarında yumru şeklinde oluşumlara (lipohipertrofi) neden olur.
Lipodistrofi, sağlıklı yağ dokusunun bozulması sonucunda meydana gelir. Lipo-distrofiler insülin tedavisi gören diyabetlilerde insülin enjeksiyonuna bağlı olarak yağ dokuda çöküntü (Lipoatrofi) ya da yumru (Lipohipertrofi) şeklinde oluşur.
Lipohipertrofiler insülin kullanan diyabetlilerde oldukça sık gözlenmektedir. Lipohipertrofiler vücutta insülin enjeksiyonu yapılan tüm enjeksiyon bölgelerinde oluşabilir.
Sürekli aynı noktaya enjeksiyon yapmak ve doğru rotasyon uygulamamak enjeksiyon noktalarında yumru şeklinde oluşumlara (lipohipertrofi) neden olur.
Enjeksiyon bölgeleri arasında ve enjeksiyon bölgesi içinde rotasyon yapmamak,
İnsülin kalem iğnesini 1 defadan fazla kullanmak lipohipertrofi oluşumuna neden olur.
Lipohipertrofi içine yapılan enjeksiyonda insülin emilimi oldukça düzensizdir ve emilim hızı öngörülemez. Sürekli lipohipertrofi içine enjeksiyon yapılırsa yumru gittikçe büyür ve insülin görevini istenilen şekilde yapamaz. Bu durum kan şekerinde beklenmedik iniş çıkışlara ve hipoglisemiye sebep olabilir. Ayrıca lipohi-pertrofili bölgeye masaj yapmak ya da sıcak uygulamak insülinin hızla emilmesine sebep olabilir. Bu sebeplerle lütfen lipohipertrofi içine enjeksiyon yapmayın, masaj ya da sıcak uygulamayın.
Belirli aralıklarla enjeksiyon bölgelerinizi el ile muayene edin. Elinizi hafifçe bastırıp enjeksiyon bölgesi üzerinde masaj yapar gibi tüm enjeksiyon bölgenizi kontrol edin. Eğer lipohipertrofiniz varsa bu alana tamamen iyileşene kadar hiç enjeksiyon yapmayın ve kontrole gittiğinizde bu bölgeyi hekim ve hemşirenize muayene ettirin.
Lipohipertrofiyi önlemek için,
İnsülin çeşitlerini 5 farklı gruba ayırabiliriz. Bunlar;
Yemek yedikten sonra yükselen kan şekerinizin düzenlenmesi amacıyla kullanılır. Yemeklerden 30 dakika önce yapılır. Enjeksiyonu yaptıktan 30 dakika sonra mutlaka yemeğinizi yemelisiniz. Bu insülini kullanırken ara öğünler atlanmamalıdır.
Yemek yedikten sonra yükselen kan şekerinizin düzenlenmesi amacıyla kullanılırlar. Tokluk kan şekeri düzeyiniz üzerine etkilidirler. Yemeklerden hemen önce (5-10 dk) yapılırlar. Enjeksiyonu yaptıktan sonra mutlaka yemek yenmeli, yemek yenmeyecekse bu insülin yapılmamalıdır.
Öğünden bağımsız olarak yapılan insülindir. Ancak uygulamadan 1-2 saat sonra ara öğün alınması önerilir. Bulanık görünümlüdür. Genelde gece 23:00’de yapılır. Bazı durumlarda sabah ve/veya akşam da yapılabilir. Gece ara öğününü almak unutulmamalıdır. Orta etkili insülin kullanıyorsanız insülininizi uygulama öncesinde önerilen şekilde karıştırmanız ve süt beyazı görünümünde olduğundan emin olmanız gerekir (doğru karıştırma tekniği için “İnsülin kalemi ile doğru enjeksiyon nasıl uygulanır” bölümü 4. basamağı okuyun).
Açlıkta ve gece boyunca kan şekerimizi normal düzeyde tutmaya yarayan insü-lindir. Genelde günde 1 kez, bazı durumlarda 2 kez de yapılabilirler. Bu insülinler her gün aynı saatte yapılmalıdır, aç ya da tok yapılması fark etmez.
Karışım insülin kullanıyorsanız insülininizi uygulama öncesinde önerilen şekilde karıştırmanız ve süt beyazı görünümünde olduğundan emin olmanız gerekir (doğru karıştırma tekniği için “İnsülin kalemi ile doğru enjeksiyon nasıl uygulanır” bölümü 4. basamağı okuyun).
Bulanık görünümlüdür. Açlık ve tokluk kan şekerinizin düzenlenmesi için kullanılır. Bu insülinler günde 2 bazen de 3 kez uygulanabilirler. Günde iki kez uygula-yacaksanız sabah kahvaltısından ve akşam yemeğinden hemen önce (5-10 dk) yapılmalıdır. İki insülin uygulama saati arasında yaklaşık 12 saat olması gerekir. Günde 3 kere uygulayacaksanız sabah, öğle, akşam yemeklerinizden hemen önce (5-10 dk) yapılmalıdır.
Bulanık görünümlüdür. Açlık ve tokluk kan şekerinizin düzenlenmesi içindir. Yemeklerden 30 dakika önce yapılır.
Kullanılmayan (açılmamış) insülinlerinizi buzdolabının kapak ya da sebzelik kısmında saklamanız önerilmektedir.
Kullandığınız insülin (kalem, kartuş ya da flakon) güneş görmeyecek ve nem almayacak şekilde muhafaza edilmelidir. Özellikle yaz aylarında sıcaklıkların yükselmesi sebebiyle insülinlerin sıcak ortamlarda bırakılmamasına dikkat edilmelidir (araba torpido gözü, kumsal gibi). Sıcak havalarda insülininizi buz kalıbı ile taşımanız gerekir. Dikkat etmeniz gereken insülini buz kalıbı ile doğrudan temas ettirmemektir. Eğer insülininiz donarsa bozulur. Bu nedenle insülininizi direkt buz aküsü ya da kabıyla temas etmeyecek şekilde izole edebilir (pratik olarak bir beze sarabilirsiniz) ya da insülininizi soğuk muhafazalı özel çantalar içinde taşıyabilirsiniz.
Dikkat!
Tip 2 diyabeti olan yetişkinlerde, kan şekeri kontrolünü sağlamak için bazı koşullarda hekim önerisi ile enjekte edilerek kullanılan bir ilaçtır. İnsülin değildir ve insülin yerine kullanılamaz. Uzun etkili insülinlerle birlikte kullanılabilir ama kısa etkili ve hızlı etkili insülinlerle birlikte kullanılmamalıdır. Tip 1 diyabetli bireylerde, diabetik ketoasidoz durumunda ve çocuklarda kullanılamaz. Enjeksiyonu “İnsülin kalemi ile doğru enjeksiyon nasıl uygulanır?” kısmında yer alan şekilde uygulayın.
Günde 2 kez enjeksiyon gerektirir. İnsülin enjeksiyonu için belirlenen enjeksiyon bölgelerine deri altı yağ doku içine enjekte edilir. Sabah ve akşam öğünlerinden önceki 1 saatlik zaman diliminin herhangi bir anında uygulanabilir. Yemeklerden sonra kullanılmamalıdır. Özellikle kilo kontrolü üzerine önemli ölçüde fayda
Günde bir kez olmak üzere herhangi bir zamanda, öğünlerden bağımsız olarak deri altı yağ dokuya enjeksiyonla tüm insülin enjeksiyon bölgelerine en-jekte edilebilir.
Kan şekerimizin istenilen aralıkta olup olmadığını anlamak için düzenli olarak kan şekerimizi ölçmemiz ve not etmemiz önemlidir. Hekiminizden ve hemşirenizden edinebileceğiniz kan şekeri takip defterleri ve çizelgeleri size bu konuda yardımcı olacaktır.
En az 8 saat, ideal 10 saat aç kaldıktan sonra ölçülen şekere açlık kan şekeri (AKŞ) denir. Açlık kan şekeriniz 80-130 mg/dl arasında olmalıdır. Yemeğe başladıktan yani ağzınıza attığınız ilk lokmadan itibaren 2 saat sonra bakılan kan şekerine ise tokluk kan şekeri (TKŞ) denir ve TKŞ’nin 140 mg/dl’nin altında olması beklenir. Hedef değerler kişinin yaşı ve eşlik eden hastalığına göre değiklik gösterebilir.
Kan şekeri takibinde kullanılan diğer bir ölçü ise HbA1c‘dir. HbAlc ortalama 90 günlük yani 3 aylık ortalama kan şekerimizi gösteren bir değerdir. Yetişkin diyabetlilerde HbAlc değerinin %7′nin altında olması hedeflenir. HbAlc hedef değeri tüm çocukluk çağında %7,5′ in altı iken, gebelerde, 65 yaş üstünde ve veya diyabetle birlikte kalp-damar hastalığı gibi eşlik eden kronik başka bir hastalığı olan kişilerde değişebilir.
Kan şekerinizi belirli aralıklarla ölçmeniz diyabetinizin seyri açısından çok önemlidir. Hekim ve hemşirenizden şekerinizi ne sıklıkla ölçmeniz gerektiğini öğrenebilirsiniz.
Kan şekerinizi ölçerken;
Gestasyonel diyabetli kişiler de insülin enjeksiyonlarını yukarıda belirtilen enjeksiyon tekniklerine göre uygulamalıdırlar. Yapılan çalışmalar gebelerin insülin enjeksiyonu için belirlenen tüm insülin bölgelerini kullanabileceklerini göstermesine rağmen, karın bölgesine enjeksiyon klinik pratikte genellikle tercih edilmemektedir. Eğer karın bölgesi kullanılacaksa enjeksiyonun mutlaka deri kıvrımı yaparak uygulanması gerekir.
Deri kıvrımı ile yapılan enjeksiyonda deri kıvrımını doğru yapmak, sadece deri ve yağ dokuyu kıvırmak çok önemlidir. Aksi taktirde deri ile birlikte kas dokusu da kaldırılarak kas içi enjeksiyon yapılabilir.
Doğru deri kıvrımı için:
Deri kıvrımını, enjeksiyon bitip iğneyi çıkardıktan sonra bırakın. Kıvrımı erken bırakmak kas içi enjeksiyona sebep olabilir.
Kısa kalem iğneleri (4 mm ve 5 mm) çok küçük çocuklar ve zayıf yetişkinler dışında deri kıvrımı yapmadan kullanılır. Enjeksiyonda sıralama şöyle olmalıdır.
– Enjeksiyon deri kıvrımı yapmadan dik olarak yavaşça yapılır.
-Enjeksiyon yaptıktan sonra yavaş yavaş 10’a kadar sayılır (40 ünite ve üzeri dozlarda daha fazla beklemek gerekebilir).
-İğne çıkarılır.
Kalem iğnelerinin ambalajlarında tek kullanımlık oldukları belirtilmektedir. Kalem iğneleri ilk kullanım için sterildir. Tekrar kullanılan kalem iğneleri artık steril değildir.
Kalem iğnesinin tekrar kullanılması aşağıdaki sonuçlara yol açabilir:
Tekrar kullanılan iğneler yağ dokuda bozulmalara sebep olarak lipohipertrofi oluşumunu arttırır.
Kalem iğneleri tek kullanımlıktır ve sağlık bakanlığı tarafından tam geri ödeme kapsamındadır. Lütfen iğneniz bitmeden hekimize kullandığınız iğne ucunu marka ve uzunluk belirterek reçetelemesini rica edin. İğne ucunu 1 kereden fazla kullanarak tasarruf yapmaya çalışmak sizi tekrar kullanım sonucu oluşabilecek risklere bir adım daha yaklaştırır.
Kalem iğneleri kullanım sonrası kalem üzerinde bırakılmamalı ve hemen atılmalıdır. Kalem iğnesini kalem üzerinde bırakmak insülinin hava ile temasına ve bulaşıcı hastalık riskine sebep olur. Ayrıca hava kabarcıkları insülin dozunun doğru uygulanamamasına ve kan şekeri kontrolünün bozulmasına neden olur.
Sıcaklık düştüğünde insülinin hacmi azalır ve kartuşa hava kabarcığı girmesine yol açar.
Kalem iğnesini kalem ucunda bırakmak sıcak havalarda insülinin kalem ucundan sızmasına sebep olur. Bu sızıntı sebebiyle kalem içerisindeki insülin azalır.
Sıcaklık arttığında, insülin genleşir ve kalemde bırakılan iğneden sızar.
Ülkemizde insülin enjeksiyonu için şırınga kullanan kişi sayısı artık oldukça az olmasına rağmen, aşağıdaki durumlardan herhangi biri ile karşılaşılması halinde kişinin şırınga kullanmayı biliyor olması fayda sağlayacaktır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?