Akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı nefes darlığı ile kendisini gösteren Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH, dünyada milyonlarca insanı tehdit ediyor. Hastalığın oldukça sık görülmeye başlandığını ifade eden Prof. Dr. Mecit Süerdem, “KOAH diabet ile benzer sıklıkta görülmekte ve dünyada 300 milyon, Türkiye’de ise 5 milyon KOAH hastası öngörülmektedir. Türkiye’de 40 yaş üstü popülasyonda her 7 kişiden 1’inin KOAH hastası olduğu tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 3 milyondan fazla insan KOAH yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizde ise yılda 26.000 kişi KOAH sebebiyle ölüyor.” diyerek KOAH hastalığının hayati risk taşıdığını vurguladı.
Hastalar arasında dayanışmayı sağlamak, tedavi görmekte olan hastalar arasında yardımlaşma ve iletişim ortamını hazırlamak, hastaları eğitmek ve toplumu bilgilendirmek amaçlarıyla 2015 yılı başında kurulan KOAH Hastaları Derneği Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mecit Süerdem, öksürük ve balgam şikayetleri ile kendini gösteren bu hastalığın toplumumuzda çoğu zaman kronik bronşit ve bazen de astım ile karıştırıldığını vurguladı.
Astım ve KOAH hastalıkları her ne kadar benzese de, iki hastalığın temel farklılıklarla iki ayrı hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mecit Süerdem, şu bilgileri aktardı: “İki hastalık arasındaki temel farklar; KOAH hastalığı 40’lı yaşlardan sonra astım ise genellikle çocukluk ve ergenlik çağında başlar. Önemli risk faktörleri KOAH için tütün kullanımı iken astımda genellikle alerjik bünyeye sahip olmaktır.
Astımlı hastalarda şikayetler zaman zaman ortaya çıkar fakat KOAH hastalarında sürekli bir şikayet hali vardır. Sonbahar mevsiminde hava sıcaklığının düşmesi ve kış aylarında hava kirliliğinin başlaması ile birlikte KOAH hastalarının sağlık durumları kötüleşir. KOAH hastalığının tanısı için ‘spirometri’ diğer adıyla ‘soluk testi’ zorunludur. Soluk testi tüm hastanelerde yapılabilen basit bir testtir. Risk faktörlerine maruziyeti bulunan orta-ileri yaştaki tüm kişilerin, yakınmaları olmasa da yılda bir kez soluk testi yaptırmasını öneriyoruz.”
KOAH için en önemli risk faktörünün sigara olduğunun altını çizen Süerdem, “Bunun dışında diğer önemli riskler; kırsal bölgede ısınmak, yemek yapmak için yakılan organik maddelerin (odun, çalı, kömür, tezek) dumanına bağlı iç ortam hava kirliliği ve iş yerlerinde zararlı maddelerin solunmasıdır. KOAH’ın önemli bir nedeni de tedavisine dikkat etmeyen astımlı hastalarda zaman içinde KOAH gelişmesidir. Tüm bu risklerin yanısıra KOAH, genellikle yaşam şartlarının kötü olması ve risklere maruziyetin yüksek olması nedeniyle düşük sosyoekonomik sınıfın hastalığıdır” diye konuştu.
KOAH’ın en önemli işaretinin nefes darlığı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Mecit Süerdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nefes darlığına ek olarak öksürük ve balgam çıkarma yakınmaları da olabilir. Hastalığın şiddetine göre hastaların yakınmaları değişkenlik gösterir. KOAH; hafif, orta, ağır ve çok ağır olmak üzere dört evreli bir hastalıktır. Hafif evrede; KOAH hastalarında nefes darlığı ve diğer belirtiler çok rahatsız edici olmayabilir. Dolayısıyla bu evredeki hastaların en az üçte ikisi tanı almaz.
Genellikle hastalık daha ileri evrelere geçince teşhis edilir. Dolayısıyla; ilk tanı alan hastalarda akciğer fonksiyonları çoğu zaman bir daha düzelmeyecek seviyede bozulmuş olur. En ağır evredeki KOAH hastaları genellikle evden dışarıya çıkamayacak kadar şiddetli nefes darlığı çekerler ve sürekli oksijen tedavisine ihtiyaç duyarlar.”
KOAH hastalığında erken teşhis ve doğru tedavinin önemine dikkat çeken Süerdem, bu hastalığın bazı hastalıkları tetiklediğine veya mevcut olan bazı hastalıkları ağırlaştırdığına işaret ederek konu ile ilgili şu bilgileri aktardı: “KOAH ile birlikte sık görülen hastalıklar başta kardiovasküler hastalıklar olmak üzere depresyon, mide-barsak hastalıkları, kas erimesi, diabet, metabolik sendrom, uyku apne sendromu, osteoporoz ve kansızlıktır.”
Süerdem, KOAH tedavisinin başarılı olabilmesi için hastaların eğitilmelerinin şart olduğunu vurguladı. Özellikle solunum yolu ile ilaç alımında kullanılan cihazların doğru teknikle kullanılmasının ve fizik aktivitenin sürdürülmesinin tedavinin başarısını belirleyen temel faktörler olduğunu söyledi. Ayrıca her sonbaharda grip aşısı ve ömür boyu bir kez olmak üzere zatürre aşısı yaptırmanın alevlenmeleri önlemede önemi üzerinde durdu.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?