Kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülen böbrek kanserinin son zamanlardaki artışıyla beraber, risk faktörlerinin ve belirtilerinin daha çok önemsenmesi gerekiyor. Hastalığın oluşmasını etkileyen birçok iç ve dış faktör olduğunu belirten Prof. Dr. Başaran metallerin, çevre kirliliğinin ve sigara kullanımının önemli tetikleyiciler olduğunu ifade etti.
Yeni nesil ilaçlar böbrek kanseri tedavisinde başarı umudunu arttırdı
Prof. Dr. Başaran’ın açıklamalarına göre bu risk, özellikle petro-kimya sanayisinde çalışmış, kurşun ve benzin gibi ağır metallere maruz kalmış kişilerde; sigara kullanıcılarında; diyabet, hipertansiyon, diyaliz ve kronik böbrek hastalarında toplumdaki diğer bireylere oranla daha çok artmış görülüyor.
Böbrek kanserinin teşhisinin ultrason görüntüleriyle kolayca yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Başaran, ”Yıllık check-uplarda yapılan karın ultrasonlarına bakıldığında, böbrekteki 1 cm’den büyük kist veya kitleler tespit edilebilir. Meme ve akciğer kanserlerinde 4 cm’lik bir tümör ileri evreleri işaret ederken böbrekteki 4 cm’lik tümörler evre 1 kabul edilir.
7 cm’ye kadar olan tümörler ise, lenf bezine metastaz olmadığı durumlarda cerrahi yöntemle iyileşebilir. Böbrek kanserinin erken dönemde ilerlemesi, meme kanseri gibi hızlı değildir. Öyle ki kitlenin büyüme hızı yılda 1-2 cm olup da takip edilebilen bazı tipleri de olabiliyor. Yavaş seyirli bir hastalık olduğu için, hiçbir semptomu olmayan kişilerde yılda 1 kez ultrason yapılması hastalığın erken teşhisi için yeterlidir.” dedi.
Hastalık ilerledikçe kitlenin büyümesiyle ağrılar oluşabileceğini ve idrarda kanamanın teşhis için önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Başaran konuyla ilgili olarak şunları sözlerine ekledi: “İdrardaki kanama, böbrek kanseri için göz ardı edilemeyecek bir işarettir. Böbrek taşı analizi yapılan bireylerde, her defasında kanamanın taştan kaynaklandığından emin olmak ve kadınlarda menstrüasyon döneminde oluşabilecek kanamalarla böbrek kaynaklı kanamaları karıştırmamak gerekir.
İdrarınızdaki değişiklikler ve kan görülmesi hangi hastalıkların habercisi
Kanama bir kereye mahsus olsa bile, bu gibi durumlarda hastanın idrar yolları böbrek de dahil olmak üzere incelenmelidir. Hastalarda idrarda kan görülmesi bir kez olup devamındaki aylarda olmayıp, daha sonra tekrarlayabilir. Ancak bu olay ciddi bir uyarı niteliğinde algılanarak doktor denetiminde üzerine gidilip ne olduğu ortaya konulmalı ve iyi takip edilmelidir.”
Böbrek kanserine ultrasonla hızlı şekilde tanı konulduktan sonra ileri teknoloji görüntüleme teknikleriyle tümörün türü belirlenebiliyor. Bu tetkikler, tüm tanıların yüzde doksanından fazlasında kullanılıyor. Tedavi aşamasında kemoterapinin değil, hedefe yönelik tedavi yönteminin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Mert Başaran konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Böbrek kanseri tedavisinde son 10-15 yılda çok şey değişti.
Daha önceki tecrübelerimizden kemoterapinin bu işte etkili olmadığını biliyorduk. Son 10-15 yılda ise tümörü hedefleyen moleküller var. Böbrek tümörlerinin damarsal yapılarının çok zengin olduğunun görülmesiyle yeni damar gelişimini engelleyen ilaçlar tedavide etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı. Bu tedavi yönteminin direkt hedef bölgeye yönelerek hastalığın küçülmesini ve gerilemesini sağladığı kanıtlandı ve hastanın yaşam süresini ikiye katlayacak kadar etkili olduğu görüldü.”
Prof. Dr. Mert Başaran, böbrek kanserinin en önemli etkenlerinden biri olan çevre kirliliğine karşı gerekli önlemlerin, yetkili kurum ve kuruluşlarca titizlikle alınması gerektiğini vurguladı: “Metal zehirlenmelerinin önlenmesi, çevre kirliliği denetimi, kurşunlu benzinlerin uzaklaştırılması gibi önlemlerle çevre temizliği artırılmaya çalışılmalıdır.
Buna ilaveten gıda ve tarım ürünlerinin kontrolleri de yetkililer tarafından etkili şekilde yapılmalıdır. Doğalgazla beraber baca gazlarının artık çevreyi kirletmemesi önemli bir gelişme ancak sigara kullanımı da sonlandırılmalı ve ağır metal sanayisinde çalışan kişilerin yıllık check-upları iş yeri hekimliği veya halk sağlığı merkezlerinin yönlendirmesiyle daha yüksek bir titizlikte yapılmalıdır. Ayrıca böbrek kanserinin sık görüldüğü ailelere mensup bireylerin ve 40 ila 50’li yaşlardaki herkesin rutin üroloji veya aile hekimliği kontrollerinden geçmesi faydalı olacaktır.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?