Artık yaşam düzeninizi bozmaya başlayan yakınmalarla birkaç kez sağlık kurumlarına gitmenize rağmen her defasında bütün tetkikleriniz normal çıkıyor ve “bu durum sinirsel” denerek bir psikiyatriste gitmeniz gerektiği söyleniyor olabilir. Çekilen film, tomografi veya ultrason tetkiklerine dayanarak safra kesesi, yumurtalık, apandisit veya rahim organları ile ilgili hastalıklardan operasyon geçirmenize rağmen ameliyat sonrası yakınmalarınız eskisi gibi devam ediyorsa; bu tablodakine benzer yakınmaları olan kişilerin sahip oldukları hastalık huzursuz bağırsak sendromudur.
Huzursuz bağırsak sendromu tüm dünya ülkelerinde benzer sıklıkta ve her yaş grubunu ilgilendirecek tarzda, kabaca toplumun % 10-15 kadarında görülmektedir. Vakaların çoğunluğu kadındır, erkeklerden bir misli sıklıkta görülmektedir. En önemli özelliği kronik seyirli bir hastalık olmasıdır yani hiçbir zaman tam olarak geçmeyip zaman zaman tekrarlamasıdır. Bu hastaların bağırsakları yapısal ve endoskopik olarak normal bireylerden farksızdır. Nedeni tam olarak belirlenememiş ve özel laboratuvar, görüntüleme ve patolojik belirteçleri olmayan bir hastalıktır. Tanısı kendine ait yakınmaların özel birlikteliği ve oluş süresindeki önceden belirlenmiş kriterlere uygunluğuna dayanarak ve benzer tablo oluşturabilecek diğer organik kökenli bağırsak hastalıklarının mevcut olmadığının gösterilmesine dayanarak konulmaktadır. Bu gruptaki hastalar nedeni tam olarak belirlenemeyen bir şekilde bağırsaklarından gelen ve normal bireylerin hissedemediği uyarılara karşı aşırı duyarlı hale gelirler. Sindirimle ilgili normal bağırsak işlevlerini aşırı gaz, değişmiş bağırsak hareketi, ağrı, rahatsızlık hissi şeklinde algılamaya ve bu durumla yaşamaya çalışırlar. Bu algılamada bağırsaktan gelen uyarıların beyinde değerlendirildiği merkezlerin sağlıklı bireylerden farklı merkezler olmasının da rol oynadığı düşünülmektedir.
Huzursuz bağırsak sendromu hastalığına sahip kişiler bağırsağın organik olarak nitelenen kronik iltihap, polip, kanser gibi hastalıklara yakalanma riski açısından genel toplumdan farklılık göstermezler. Hastalık fonksiyonel kökenli olduğu için düzenli tedavi gerektiren bir hastalık değildir. Ancak yakınmaların yoğun olduğu dönemlerde kişi tedavi desteği almaz ise yaşam kalitesi depresyona giren bir hasta kadar bozulmaktadır. Bu bireylerdeki psikolojik durumun normal bireylerden farklılık gösterdiğini söylemek güçtür. Çoğu hastanın psikolojik tablosu normal toplum bireylerinden farklılık göstermemektedir. Ancak tanı konmamış, sürekli sağlık kurumlarının kapısını aşındıran ve klinik olarak ağır hastalık grubu olarak nitelendirilen % 5’lik bir grupta psikolojik tablo genel toplumdan farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle hastalığı psikolojik kaynaklı olarak nitelendirmek ve bu tür yakınmaları olan hastaları hemen psikiyatriste yönlendirmek doğru değildir. Hastalığın tanı ve tedavisi gastroenteroloji merkezlerinde yapılmaktadır. Huzursuz bağırsak sendromu tanısı konmuş kişilerde temel yakınmanın niteliğine göre tedavisinde spazm çözücüler, bağırsak hareketi düzenleyici ajanlar, gaz giderici ilaçlar, bazen antidepresan ilaçlar ve probiyotik gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Bazı durumlarda hipnoz tedavisi ve psikiyatrik tedaviler seçilen hastalar da uygulanmaktadır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?