Türkiye’de hipertansiyon sıklığında artış olduğunu söyleyen Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Şükrü Sindel, “Yapılan çalışmalarda son 4 yılda hipertansiyon oranlarında %12 bir artış olduğunu gösteriyor. Bu nedenle hipertansiyon sorunu yaşayan bütün hasta gruplarına yönelik olarak ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Günümüzde artık yüksek normal tansiyon grubuna giren kişilerde hastalığa aday gösteriliyor. Bu grupta yer alan hastaları yakalamak sorunun erken dönemde çözülebilmesi açısından çok önemlidir” dedi.
Her 3 kişiden 1’ünde hipertansiyon görülüyor
Dünyada hipertansiyonun görülme sıklığının giderek arttığını dile getiren Prof. Dr. Sindel, “2000’li yılların başında dünyada 972 milyon hipertansif hasta vardı. Yıllar içinde hızla yükselen bu rakamın 2025 yılında 1,56 milyarı bulacağı tahmin ediliyor. Hipertansiyonun bu kadar hızlı yayılmasında endüstriyelleşmenin rolü büyük. Beslenme alışkanlıklarının fast-food tarzı beslenmeye kayması ve tüketilen tuz miktarının artması, yetersiz fiziksel aktivite ve diyabetin görülme oranının artması gibi nedenler, bu vahim rakamlardan sorumludur” diye konuştu.
Türkiye’de obezitenin giderek bir soruna dönüşmeye başladığını söyleyen Prof. Dr. Sindel, “Ancak obeziteyi tedavi etmek yerine gelişmemesini sağlamaya odaklanmak gerekiyor. Obezitenin hipertansiyondan bağımsız olarak böbrek hasarına yol açıyor olması bütün hekimlerin üzerinde ciddi olarak durması gereken bir konudur. Böbrek hem tedavide hem de önlenmesinde çok sıkı takip edilmesi gereken bir organ. Hipertansiyonla birlikte anemi sorunu özellikle diyaliz hastaları için önemli bir sorundur” dedi.
Hipertansiyon hastalarının hekim tarafından doğru bilgilendirilmesinin sorunun çözümünde önemli bir fonksiyona sahip olacağını belirten Prof. Dr. Sindel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastanın komplikasyonlar konusunda zamanında uyarılması çok önemli; dolayısıyla aile hekiminin en önemli görevi erken dönemde tansiyonu tanımlamak ve gerekli önlemleri almaktır. Tansiyon tanımını yaptıktan sonra eğer erken dönemde tedavi vermezseniz pek çok şeyi kaybedersiniz. Gecikmiş tansiyon tedavisinden başarı beklemek mümkün değildir. Çünkü damar sistemi bozuldukça tansiyonu tedavi etmek için 3-4 ilaçla uygulama yapmak gerekir. Bu tedavi uyumunu zorlaştırmakta ve organ hasarını artırmaktadır. Burada aile hekiminin amacı tansiyonu erken tanılamak erken müdahale etmek veya müdahale edilemeyecek boyutta komplikasyonları gelişmiş bir tansiyon hastasıyla karşılaştığında; en yakın merkeze sevk etmektir. Bunun en pratik yolu ise 18 yaş üstündeki her bireyin; şikâyeti ne olursa olsun tansiyonun ölçülmesidir.”
Türkiye’de hipertansiyonun 25 yıl içinde görülme sıklığının % 60 artacağı ve öngörülen artış hızının %80 olacağı düşünülmektedir. 2004 yılı verilerine göre hipertansiyonun kontrol altına alınması ile önlenen ölüm sayıları: İskemik kalp hastalıklarında 50 bin, Serebrovasküler hastalıklarda 40 bin, Hipertansif kalp hastalıklarında 11 bin olarak düşünülüyor. Hipertansiyon prevalansı 1964 yılında %10-14, 1984’de %24-36, 1990’da (TEKHARF Çalışması) %33, 7 ve 2003’te (PATENT Çalışması) %31,8 olarak saptandı.
Türkiye’de hipertansiyon oranları:
– 30 yaş altı: %11
– 30-39 yaş arası: %18
– 40-49 yaş arası: %31
– 50-59 yaş arası: %45
– 60-69 yaş arası: %55
– 70 yaş üzeri: %58
Tansiyonu ölçülenlerin yüzde 10,5’i daha önce tansiyonunu ölçtürmemiş.
Ölçtürmemiş olanlar içinde hipertansif oranı: %25,9
Ölçtürmüş olanlar içinde hipertansif oranı: %42,9
Kan basıncı ölçüm sonuçlarına göre halkın yüzde 41,1’i hipertansif
Tansiyonu ölçülenlerde şeker, kalp ve börek hastalıklarına sahip olma oranları:
Kalp: %11,1
Şeker: %15,9
Böbrek: %4,0
Tansiyonu ölçülenlerin % 26,7’si sigara kullanıyor.
Halkın % 35’i tansiyonun yüksekliği için ilaç kullanmıyor.
Hipertansiyonun kontrol altına alınması ile önlenen ölüm sayıları:
İskemik kalp hastalıklarında 50.717
Serebrovasküler hastalıklarda 39.731
Hipertansif kalp hastalıklarında 11.503
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?