Dr. Perez, bu ilacın ilerlemiş meme kanseri olan hastalarda birinci basamak tedavi olarak kullanılan ilk anti-HER2 antikor konjügatı olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Sonuçlar oldukça ümit verici. Bu çalışma bize T-DM1’in antitümör aktivitesinin gayet iyi olduğunu ve diğer ilaçların yan etkilerine kıyasla toksisite düzeyinin düşük olduğunu gösterdi”.
Yapılan klinik öncesi çalışmalar da T-DM1’in ümit verici aktivitesini göstermişti. Başka çalışmalar da, diğer tedavilere yanıt vermeyen, ilerlemiş kanser hastalarında T-DM1’in etkili olduğunu ortaya koymuştu. Dr. Perez, bu çalışmanın yeni HER2 pozitif metastaz tanısı konulan hastalar için ümit verici sonuçlar doğurduğunu belirtiyor.
Çalışma kapsamında araştırmacılar 137 kadını trastuzumab artı kemoterapi ilacı dosetaksele veya T-DM1’e randomize etti. Katılımcıların tümünde HER2 pozitif metastatik kanser mevcuttu ve hastalara daha önce kemoterapi uygulanmamıştı. Yaklaşık medyan 6 aylık takip sonrasında, araştırmacılar T-DM1 verilen hastaların %48’inde genel yanıt elde etti. Bu oran, trastuzumab artı dosetaksel kolunda %41’di. Daha da önemlisi, klinik açıdan ilişkili advers olay oranı T-DM1 kolunda anlamlı düzeyde daha düşüktü (T-DM1 kolunda %37 trastuzumab artı dosetaksel kolunda %75).
Devam etmekte olan bu çalışmanın pozitif sonuçları, Faz III çalışmaya geçilmesini sağlayacak. MARIANNE adlı çalışmada taksan artı trastuzumaba kıyasla T-DM1 incelenecek ve üçüncü bir kol oluşturularak T-DM1 artı pertuzumab (yeni bir HER2 ajanı) test edilecek. Dr. Perez, hastaların tedavi kalitesini iyileştirecek bir çalışmada yer aldığı için kendini çok şanslı hissettiğini belirtiyor. Fransa, Villejuif, Gustave Roussy Enstitüsü’nden Dr. Fabrice André, bu çalışmanın iki açıdan önemli olduğunu dile getiriyor. Bunlardan birincisi, bu çalışma ileriki yıllarda kemoterapinin yerini daha az toksik bir ilacın alabileceğini gösteriyor. Kemoterapi koluna kıyasla, T-DM1 kolunda görülen advers olayların oranının anlamlı düzeyde daha düşük olması bu varsayımı destekliyor.
İkincisiyse, bu çalışmanın monoklonal bir antikorun sitotoksik bir ilaçla olan bağlantısının antikanser etkisi yarattığı tezini kanıtlıyor olması. Dr. André’ye göre bu tezin kanıtlanması yalnızca HER2’yi hedef alan ilaçların geliştirilmesi için değil, daha başka gelişmeler için de oldukça önemli.
Kaynak: European Society for Medical Oncology (2010, October 10). Targeted therapy promising for HER2-positive metastatic breast cancer.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?