Nörolojik hastalıkların yaşla birlikte artan hastalık grubu olduğunu ve risk faktörlerini önleme açısından farkındalık yaratmak zorunda olduklarını dile getiren Prof. Dr. Öztürk, “Dünyada hastalık kaynaklı ölümlerin yüzde 12’sini nörolojik hastalıklar oluşturuyor. Fonksiyon kaybının ilk nedeni nörolojik hastalıklardır. Avrupa’da 1 yıllık nörolojik hastalık maliyeti 700 milyar euro. Bu sadece görünen maliyeti, bir de insanların yaşamlarını etkileyen, parayla ölçülemeyen maliyeti var” diye konuştu.
Türkiye’de hastalık sonucu ölümlerin 2’nci sıklıktaki nedeninin nörolojik olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, “Dünyada 17 milyon kişi beyin hastalıkları nedeniyle fonksiyon kaybına uğramakta, 6 milyon kişi ise ölmekte. Her 40 saniyede 1 kişi inme geçirmektedir. Tanı erken konulabilirse bu hastalıklar tedavi edilebilir” dedi.
AKRABA EVLİLİKLERİ ÖNLENMELİ
Nöromüsküler hastalıkların nörolojik hastalıklar içersinde sık görülen hastalık grubu olduğunu, hastalığın bir grubunun edinsel (sonradan ortaya çıkan), bir grubunun ise genetik olduğunu aktaran derneğin ikinci başkanı Prof. Dr. Yeşim Parman ise “Ülkemizde akraba evliliğinin çok olduğunu düşünürsek ne oranda bu hastalığa rastladığımızı anlayabiliriz. Hastalığın edinsel grubunu tedavi edebiliyoruz, ama genetik olanlar için çalışmaların olduğunu söylemek lazım. Akraba evliliklerinin bu bilinci vererek önlenmesi bu hastalıkların önüne geçecektir” diye konuştu.
KAS HASTALIĞINDAN HENÜZ KÖK HÜCRENİN YERİ YOK
Prof. Dr. Mehmet Ali Akalın ise kas ve sinir hastalıklarında tedavinin yanı sıra işin sosyal kısmına da önem verilmesi gerektiğini savundu. Ailelerin en çok kök hücre tedavisi sorusuyla kendilerine geldiklerine de değinen Prof. Dr. Akalın, kas hastalıklarında kök hücre tedavisinin henüz yer almadığını söyledi.
DEMANS HASTALIĞI
TND Genel Sekreteri Prof. Dr. Ayşe Bora Tokçaer ise ‘demans’ hastalığıyla ilgili bilgi verdi. Kişilerde giderek gerileme, unutkanlık, kelime kurma zorluğu ya da alışverişte para hesabını yapamama gibi işlev bozukluğuyla başlayıp, çatal bıçak tutamamaya kadar giden bir durum olduğunu belirten Prof. Dr. Tokçaer, “En sık görülen demans nedeni alzheimer. Toplumun yaş ortalaması arttıkça bununla karşılaşacağız. Önlem için herkes bulmaca çözüyor ama tek başına yetmez. Fiziksel aktivite de önemli. Bu hastalar gündüz evde yalnız bırakılmamalı, özel bakım evlerinde kontrol altında tutulmalıdır” dedi.
Parkinson hastalığı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bülent Elibol, hastalığa pek çok konuda müdahale olabildiğini, ilaçların yetmediği durumlarda cerrahinin devreye girdiğini belirterek, “Bu kişilerin hayatla iç içe olmaları çok önemli. Çok erken yaşta başlayıp yavaş seyreden hastalıkta, hastaya destek olunması gerekiyor” dedi.
MİGRENDE HASTA HİKAYESİ ÇOK ÖNEMLİ
Polikliniğe baş ağrısı şikayetiyle gelen hastaların genellikle beyninde tümör çıkacağı korkusuyla tedirgin olduklarını anlatan Prof. Dr. Neşe Çelebisoy da şikayetlerin çoğunluğunun belirli bir nedeni olmayan ağrılardan oluştuğunu söyledi. Asıl başvuru grubunu migren hastalarının oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Çelebisoy, “Migren hastanın günlük yaşam aktivitelerini bozuyor ve işgücü kaybına neden oluyor. Migren halkın yüzde 16’sında görülen bir rahatsızlık. Bu oran kadınlarda yüzde 25’e çıkıyor. Hem atak şiddetinin hem de atak sıklığının azaltılabildiği bir hastalık” diye konuştu.
MS ZEKA HASTALIĞI DEĞİL
Prof. Dr. Cavit Boz da MS (multipl skleroz) hastalığı hakkında bilgi verdi. Merkezi sinir sistemi hastalığı olan MS hastalığının başlangıcında bulanık görme, vücudun bir kısmında uyuşma ya da denge kaybı gibi belirtiler başladığını ancak kısa sürede düzeldiğini aktaran Prof. Dr. Boz, uzun vadede kalıcı etkiler yarattığını açıkladı. Bu hastaların evlenebilir, çalışabilir günlük hayatlarına devam edebilir olduklarına dikkati çeken Prof. Dr. Boz, “MS akıl hastalığı değildir ve öldürücü değildir. Bazı hastalarda tekerlekli sandalyeye mahkum edebilmektedir. Türkiye’de 40 bin civarında MS hastası olduğu tahmin edilmekte. Dünyadaki hastaların ise yüzde 70’ini kadınlar oluşturmakta. MS kontrol altına alınabilen hastalık haline geldi” dedi.
YORUMUNUZ VAR MI?