Tüm dünyada kronik Hepatit B (HBV) enfeksiyonu taşıyan insan sayısının 350 milyon civarında olduğunu söyleyen Türk Gastroenteroloji Derneği Genel Sekreteri ve Başkent Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Özer, ülkemizde kanında hepatit B virüsünü taşıyanların oranının yaklaşık %4 civarında olduğunu kaydetti. HBV’nin son derece bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özer, Hepatit B ile enfekte çoğu bireyin herhangi bir belirti ya da semptom göstermediğini, ancak siroz ve karaciğer kanseri açısından çok daha büyük bir risk taşıdıklarını ifade etti. Türk Gastroenteroloji Derneği, Toplumsal Farkındalık Projesi Kapsamında Adana’da düzenlenen ‘Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı’nda görüştüğümüz Prof. Dr. Özer, Hepatit B ve C hakkında Medikal Akademi Ankara Temsilcisi Hatice PALA KAYA’nın sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Özer: Tüm dünyada kronik HBV enfeksiyonu taşıyan insanların sayısı 350 milyondur. Ülkemizde kanında hepatit B virüsünü taşıyanların oranı yaklaşık %4 civarındadır. HBV ayrıca son derece bulaşıcıdır. (AIDS’ten 100 kat daha fazla)
Prof. Dr. Özer: HBV, insandan insana virüs taşıyan kan ya da vücut sıvılarına temasla bulaşır. Batı Avrupa’da enfeksiyonların büyük bölümü hasta kişiyle cinsel temas ya da iğne ve enjektör paylaşımı yoluyla bulaşır. Asya ve Orta Doğu’da HBV en yaygın olarak anneden çocuğa geçer. Diğer bulaşma yolları ise virüsü taşıyan bireylerle diş fırçası, tıraş bıçağı gibi kişisel eşyaların ortaklaşa kullanılması ve dövme ve piercing için sterilize edilmemiş alet kullanımıdır.
Prof. Dr. Özer: Hepatit B ile enfekte çoğu birey herhangi bir belirti ya da semptom göstermez. Ancak siroz ve karaciğer kanseri açısından çok daha büyük bir risk taşırlar. Hastalık yenidoğan döneminde virüs bulaşan bireylerin yaklaşık %90’ında, çocukluk döneminde bulaşanların %20, erişkin dönemde bulaşanların %5’inde kronik (müzmin) hale gelir. Hepatit B virüsü açısından inaktif taşıyıcı olarak adlandırılan bireylerde virüsün çoğalma hızı oldukça düşük ve karaciğer testleri normaldir. Bu hastalar tedavisiz izleniyor
Hepatit B nedir? Nasıl bulaşır? Belirtileri ve tedavi seçenekleri
Enfekte kişilerin %15-25’inde virüsün çoğalma hızı yüksektir ve HBV kaynaklı karaciğer hastalığı gelişir. Virüs yüküne de bağlı olmakla birlikte genç yaşta enfekte olanlarda 15-20 yılda, ileri yaşta enfekte olanlarda 7-8 yıl içinde, normal karaciğer dokusunun yerini ölü skar dokusunun alması demek olan siroz ortaya çıkar. HBV, tüm dünyada kronik karaciğer hastalıklarının ve karaciğere bağlı ölümlerin baş sebebidir.
Prof. Dr. Özer: Evet. Ancak anne adayının doktor takibinde olması gerekir. Gebeliğinin son aylarında gerekirse hepatit B için tedavi alması ve doğumun hemen ardından bebeğin aşılanması gerekir. Doğum yönteminin sezaryan ya da normal doğum olması bulaş için dezavantaj teşkil etmez.
Prof. Dr. Özer: Kronik HBV’yi vücuttan tamamen yok edecek bir tedavi seçeneği günümüzde yoktur. Ancak daha ağır ve hayati tehdit oluşturan hastalıkları önlemeye yardım eden iki tip tedavi bulunmaktadır. İnterferon tedavisi antiviral ve bağışıklık sisteminin enfeksiyona yanıtını güçlendirmek yoluyla etki gösterir ve iğne şeklinde uygulanır. Direk etkili antiviral tedavi ise virüsün çoğalmasına müdahale ederek, böylece kandaki virüs miktarını azaltmak suretiyle etkili olur ve tablet şeklinde kullanılır.
Tedavi şunları hedefler:
Prof. Dr. Özer: Aşılama HBV’ye karşı başlıca korunma yöntemidir. Gebelik sırasında mutlaka HBV için tarama yapılmalıdır. HBV’nin yayılmasını önlemek için risk faktörlerini anlamak ve virüse maruz kalmaya yol açabilecek durumlardan kaçınmak gerekir.
Prof. Dr. Özer: Hepatit C, karaciğere zarar veren bir hastalıktır. Hastalığa hepatitis C denilen bir virüs neden olur. İnsandan insana kan ve kan ürünleri ile bulaşır. Ayrıca ortak iğne kullanımı ve cinsel temas yoluyla da bulaşabilir.
Prof. Dr. Özer: Hepatit C’li birçok hastada bulgu ya da belirti yoktur. Ancak bazı hastalarda halsizlik, yorgunluk, bulantı, kas eklem ağrısı ve kilo kaybına neden olabilir.
Hepatit C hastalığı tedavi edilmediğinde uzun yıllar sonra karaciğerde sertleşme, büzüşme ile kendini gösteren siroza neden olabilir.
Sirozu olan hastaların çoğunda da şikayet yoktur. Sirotik hastalarda ileri dönemde karında şişme, kol ve bacaklarda incelme, ciltte sararma, morluklar, kanamaya eğilim artışı, nefes darlığı, aniden gelişen şuur değişikliği ve koma görülebilir.
Prof. Dr. Özer: Tüm dünyada 170 milyondan fazla insan hepatit C ile yaşamaktadır. Ülkemizde hepatit C sıklığı yaklaşık %1 civarındadır. HCV bulaşan kişilerin yaklaşık %15-20’si 6 aylık bir sürenin sonunda tamamen iyileşir. %80-85’İ ise kronik hepatit C ile infekte birey haline gelir. Bu kişilerin %20’sinde ise sonunda karaciğer kanserine dönüşme riski olan siroz gelişir.
Prof. Dr. Özer: Tanı ancak bu hastalığı aramaya yönelik testler yapıldığında konulabilir. Önce anti-HCV testi yapılır. Anti-HCV pozitif bireylerde eğer virüsün çoğalmasını gösteren HCV RNA testi pozitif ise HCV infeksiyonundan bahsedilebilir. Ancak anti-HCV pozitifliği kişide bağışıklığın geliştiği anlamına gelmez. Bireyde ileride yeniden HCV bulaşı olur ise tekrar hasta olabilir.
Prof. Dr. Özer: İğne ve şırıngaların ortaklaşa kullanılması, virüs bulaşmış kan ile yapılan nakiller ya da enfekte kişilerden alınan organ nakilleri ve anneden çocuğa aktarma bu bulaşma yolları arasındadır. Hepatit C virüsü taşıyan kişiyle cinsel temas ve enfekte kişinin kanının bulaşmış olabileceği tıraş bıçağı ya da diş fırçası gibi kişisel bakım eşyalarının ortak kullanılması da bulaşmada rol oynar.
Prof. Dr. Özer: Hepatit C virüsü taşıyan anne, mikrobu bebeğine bulaştırabilir. Bu olasılık %5 civarındadır. Virüs bebeğe doğumdan önce ya da doğum sırasında geçebilir. Virüs, sütle bulaşmaz. Hepatit C’li annelerin bebeklerinin kanında 18. aya kadar anneden geçen anti-HCV antikoru bulunabilir. Bundan dolayı bu süre tamamlana kadar, bebekte saptanan anti-HCV çocukta hastalık olduğu anlamına gelmez.
Prof. Dr. Özer: HCV ile enfekte olan kişilerin çoğu hiçbir belirti ya da semptom göstermez. Kronik HCV zamanla siroza ve karaciğer yetmezliğine yol açabilir. HCV ile ilişkili siroz, hastaların %20-25’inde karaciğer yetmezliği ve ölüme neden olur.
HCV ile ilişkili siroz, günümüzde karaciğer nakillerinin önde gelen sebeplerinden biridir. HCV karaciğer kanserine de yol açabilir.
Prof. Dr. Özer: Eğer karaciğer nakli öncesi hastada virüsün çoğaldığını gösteren HCV RNA testi pozitif ise nakil yapılan karaciğerde de HCV enfeksiyonu gelişir.
Prof. Dr. Özer: Alkolden kaçınılmalı, ideal kilo korunmalı, hepatit A ve B için aşılanmalı, reçetesiz ilaç kullanmadan önce doktora danışılmalıdır.
Prof. Dr. Özer: Hepatit C’li hastaların çoğu normal yaşam sürebilirler. Birçok vakada tedavi ile tam iyileşme elde edilebilir. Eğer hepatit C’niz var ise kendinizi çevreden soyutlamayın. Bu virüsün öpüşmekle, sarılmakla, çatal kaşık, tabak ortak kullanımı ile, öksürük-hapşırma ile ya da emzirme ile bir başkasına geçtiği gösterilememiştir.
Prof. Dr. Özer: Avrupa’da tahmin edilen ortalama tedavi oranı %3,5’dur; ABD’de hepatit C enfeksiyonu olduğu bilinenlerin %10’undan daha azı tedavi edilmiştir. Tedavinin öncelikli hedefi hastanın vücudundan virüsün yok edilmesi ve tam iyileşmenin sağlanmasıdır. Ancak yapılan başarılı tedavi mikrobun yeniden bulaşması ve tekrar enfeksiyonu önleyemez.
Son yıllarda geliştirilen direk etkili antiviral ilaç kombinasyonları ile tedavide %95-100’ye yakın kalıcı başarılar elde edilmiştir. Bu yeni tedaviler ağızdan tablet olarak kullanılmakta olup 12-24 hafta sürmektedir. Bu ilaçlar tedaviyi etkileyecek anlamlı bir yan etkiye de neden olmazlar. Yeni geliştirilen ilaçlar Temmuz 2016 itibariyle de ülkemizde kullanılmaya başlanmış ve ilaç bedeli Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından da karşılanmaktadır.
Prof. Dr. Özer: HCV için aşı bulunmadığından, tek korunma yolu risk faktörlerini anlamak ve virüse maruz kalmaya yol açabilecek durumlardan kaçınmaktır.
Prof. Dr. Özer: Bir yeriniz kanadığında kanınızın bulaşmamasına dikkat edilmeli, bulaşma olursa çamaşır suyuyla temizlenmeli, evde kullanılan, kanla teması olabilecek tırnak makası, jilet ve diş fırçası gibi gereçler kişisel olmalıdır.
Prof. Dr. Özer: Hamile kadınların bebeklerine virüsü bulaştırma olasılığı düşüktür, eğer anne adayında virüs yükü yüksekse bebeğine bulaşma riski artar. Hamilelik düşünen kadının virüsten kurtulup sonra hamile kalması daha akılcı bir yaklaşım olur.
Mikrobiyota nakli siroz hastaları için yeni bir tedavi seçeneği olabilir mi?
Prof. Dr. Özer: Karaciğer biyopsisi, karaciğer hasarının derecesini belirleyebilmek için yapılan bir işlemdir. Bölgesel anestezi altında bir iğne aracılığı ile karaciğerden küçük bir parça (karaciğer ağırlığının binde biri kadar) alınır; mikroskop altında incelenir. Biyopsi ile hepatiti -nekroinflamasyonu (karaciğerin iltihablanması ve hücre kaybı), fibrozu (karaciğerin büzüşmesi), sirozu (karaciğer yetersizliği) ve karaciğer kanserini (hepatosellüler kanser) teşhis edebiliriz. Biyopsi işleminin yararı düşünüldüğünde riskleri çok azdır.
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?