“Genellikle buradaki sorun, havuzun uygun pH değerinden yüksek yani alkali olması, uygun kimyasal temizleyicilerin gerektiği şekilde kullanılmaması veya aşırı klor kullanılarak hijyenin sağlanmaya çalışılmasından kaynaklanan durumlardır. Küçük çocukların girdiği havuzlarda ise, sorunlar daha fazla olmaktadır. Bunun nedenleri arasında, miniklerin sıklıkla havuza idrar yapmaları ve ailelerin bebeklerini bez ile suya sokmalarına bağlı oluşan hijyen bozuklukları söylenebilir” dedi.
Kulak kanalının nemli kalması ve kulak çubuğuyla temizlemenin dış kulak kanalı hastalıklarına zemin hazırladığına işaret eden Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, şunları kaydetti: “Dış kulak yolu, normalde iyi korunan ve kendi kendini temizleyebilen bir yapıya sahiptir. Ancak, dış kulak yolundaki asidik ortamı sağlayan bizim serumen dediğimiz, halk arasında kulak kiri olarak da tabir edilen doğal koruyucu yağlı tabaka bozulabiliyor.
Havuzunuz ne kadar hijyenik? İşte havuzdan bulaşan 8 tehlikeli hastalık
Uzun süre hijyenik olmayan havuzlarda kalmanın yanında, bir de kulak çubuğu gibi çeşitli aletler nedeniyle, dış kulak yolu temizliğine bağlı oluşan hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Havuz veya deniz suyunun kulağa kaçması sonucunda da, dış kulak kanalında iltihap oluşabiliyor. Kulak zarının delik olduğu durumlarda ise, orta kulakta oluşan iltihap hızla ilerleyerek çevre kemikleri de eritebilen enfeksiyonlara neden olabiliyor.
Altını çizeceğimiz bir diğer konu da, dış kulak yolunu koruyucu olarak uygulanan tıkaçlar ile ilgilidir. Tıkaçları, sadece kulak zarı delik olanlara ve kulağına havalandırma tüpü takılan kişilere, uygun bir bone ile öneriyoruz. Orta kulak ile dış kulak yolu arasında sağlam kulak zarı olan kişiler de, kulak tıkacı kullanmak anlamsız olup, tam tersine bölgede tahriş ile birlikte nemli ortam oluşturması sebebiyle flora bozukluklarına veya orta kulak basıncı eşitlenmesi bozukluklarında da sebep olabilmektedir” diye konuştu.
Dış kulak enfeksiyonlarından korunmak için kişisel olarak yapılabilecekler hakkında bilgi veren Doç. Dr. Seçkin Ulusoy, konuşmasına şöyle devam etti: “Suyla temas durumlarında, sıkça dış kulak yolu enfeksiyonu geçiren erişkin ve çocuklarda, suya girmeden önce yarı yarıya sulandırılmış sirke suyu veya limon suyu uygulaması korunma amaçlı faydalıdır. Bu koruyucu doğal uygulamaları güvenle gerçekleştirebilmek için kulak zarında bir delik olmaması gerekli olup, emin olmak amaçlı bir KBB uzmanı tarafından önceden değerlendirilmesinde fayda vardır.
İster kulak zarı delik olsun, isterse sağlam olsun, tüm bireylerde suyla temasın her türlüsünün sonrasında, dış kulak yolunun kurulanması, yani buranın ıslak ve nemli kalmaması gereklidir. Bu amaçla, havlu yada ucu pamuklu kulak temizleyicilerini, kulak kanalının sadece girişinden kurulama amaçlı uygulayabiliriz” dedi.
Kulak iltihaplarında, mümkünse bir KBB hekiminin hastayı görerek uygun tedaviyi yapması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Ulusoy, şunları anlattı: “Flora değişikliğine bağlı oluşan mikrobik dış kulak yolu enfeksiyonlarında, sıklıkla ağrı ön planda olup, bunlarda ödemi azaltması amacıyla antibiyotikli damlalara ilaveten kortizonlu damlalar faydalıdır.
Eğer mantar enfeksiyonu söz konusu ise kaşıntı ön planda olup, mantara dönük solüsyonlar kullanılır ve bunlarda kesinlikle kortizonlu damlalar kullanılmaz. Bazen de, ağrının sebebi orta orta kulak iltihapları olup, bunların tedavilerinde bölgesel damlaların yeri yoktur ve ağızdan antibiyotik kullanmak gerekir. Genellikle bakteriyel enfeksiyonlarda sıkça görülen bir başka durum ise, dış kulak yolunun çok ödemli olup damlaların gerekli sahaya yeterince ulaşamamasıdır ki, bu grup hastalarda dış kulak yoluna yerleştirilen ödem azaltıcı bazı solüsyonlar ve meç dediğimiz minik tıkaçları bir süre uygulayarak kanalı açmak, antibiyotikli damla tedavisini çok daha etkili ve hızlı hale getirebilmektedir”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?