Hava kirliliğinin doğrudan etkileri yanında dolaylı etkileriyle de ciddi sonuçlara yol açtığını bildiren Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, çevreyi kirleten ajanlar içindeki partiküllerin hasarlar oluşturarak temas halindeki hücrenin hasarına ve ölümüne yol açabilmesini doğrudan etkilere örnek gösterdi. Dolaylı etkilerin de ciddi sonuçlar doğurduğunu kaydeden Prof. Dr. Öztürk, “Oksidasyon veya reaktif inflamasyon gibi çeşitli mekanizmalarla hücre ve dokuların çalışma fonksiyonlarını bozup, daha ileri dönemlerde hastalıklara neden oluyorlar. Birtakım romatizmal hastalıklar, kas sinir hastalıkları, astım ve akciğer hastalıkları gibi hastalıklara sebep oldukları iyi bilinmektedir” diye konuştu.
Hava kirliliğinin beyin sağlığını etkilediğini belirten Prof. Dr. Öztürk, şunları kaydetti: “Aynı etkilenmeleri beyinde de görüyoruz. Beyinde de inflamasyon, vaskülitler (kan damarı duvarında oluşan yangısal değişimlerin tümü), dejeneratif hastalıklar ortaya çıkıyor. Beyin dokusunda birikmiş madde partikülleri gösterilebiliyor. Damar duvarlarında gelişen değişiklikler ateroskleroz, hipertansiyon ve damar tıkanıklığı artışına neden olabiliyor.
Hava kirliliği beyin sağlığını tehdit ediyor ve inmeye neden oluyor!
Parkinson, Alzheimer, MS gibi nöroloji hastalıklarının oranlarında artış saptanıyor. Dünyada hava kirliliği olan bölgelerde bu hastalıklarda artış oluyor. Bu hastalıkların çoğunun yaşla ve diğer risk faktörleriyle de arttığını dikkate alırsak, değiştirebileceğimiz bir risk faktörü olarak hava kirliliğinin önlenmesi daha da önemli hale gelmektedir.”
Hava kirliliğinin en ciddi beyin hastalığı sorunlarından olan inmeye etkisini gösteren araştırmalar yayımlandığını bildiren Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, “İnmelerin yüzde 30’u hava kirliliği nedeniyle oluyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 40 bin kişi inme nedeniyle kaybediliyor. Biz, yıllık yaklaşık 200 bin inme hastasına sahip bir ülkeyiz ve bunun da yüzde 30’u eğer hava kirliliğine bağlı ise yaklaşık 60-70 bin kişi hava kirliliği nedeniyle inme geçiriyor. Bu son derece ciddi bir rakam. Ancak bu önlenebilir bir halk sağlığı problemidir ve önleyebilme şansını kullanabilmemiz gereken bir durumdur” bilgisini verdi.
Temiz havanın insan sağlığı için kritik önem taşıdığını ve tüm toplumun bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Öztürk şunları vurguladı: “Havamızı kirletecek yaklaşımlardan kaçınılması ve daha sağlıklı enerji türlerinin kullanılması gerekiyor. Kirlenmeyi giderecek, trafik ve diğer araçların kullanımı nedeniyle oluşan kirlilikleri giderici, şehir ve çevre düzenlemesini de içeren önlemler alınmalı.
Toplu taşımın ve bisiklet kullanımının özendirilmesi çok önemlidir. İklim değişikliği ile paralel yürüyen çevre kirliliği, ne yazık ki iç ortamda da beynimizi son derece etkileyen bir faktör olarak insanlığı tehdit ediyor. Bireyler, kendi yaşadıkları çevrede de bir farkındalık oluşturabilir. En azından çevrede kullanılan yakıtların yani kullanılan enerjinin daha temiz olmasına gayret gösterebilir. Bütün dünyada hala yaygın olan kömür tüketiminin aslında ekonomik bir enerji kullanımı değil, tersine, getirdiği sağlık sorunları ve sağlık bütçesine getirdiği yük nedeniyle son derece pahalı bir enerji türü olduğu belirtilmektedir.
Uygun olmayan boyalar, temizlik maddeleri, ev tozlarını artırıcı yöntemler olabildiğince dikkatle gözden geçirilmeli ve kullanımı azaltılmalıdır. Sigara başlı başına bir hava kirliliği sorunudur ve özellikle ikinci el sigara kullanımına yani evdeki, işyerindeki bir başka kişinin içtiği sigaranın dumanına maruz kalan kişiler de risk altındadır. Çevre kirliliği ve beraberinde hava kirliliği bireysel ve toplumsal düzeyde farkındalık sağlanması ve önlenmesi gereken bir durumdur. Dünya Nöroloji Federasyonunun çağrısına biz de Türk Nöroloji Derneği olarak destek veriyoruz ve ‘Beyin sağlığı için temiz hava’ diyoruz.”
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?