Buna karşılık başhekim, başhekim yardımcısı, müdür ve müdür yardımcılarının sözleşmeleri ise Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı tarafından yapılıyor. Gerek Sağlık Bakanının gerekseTürkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanının hastane idarecileri ile sözleşme yapma yetkisini kısmen veya tamamen alt kademelere devretme yetkisi de bulunuyor. Uygulamada genelde bu yetki devrediliyor.
Sözleşmelerin süresi genellikle iki yıllık yapılıyor. Ancak sözleşme süresi dört yıla kadar çıkarılabiliyor. Süre sonunda tekrar sözleşme yapılabiliyor. Bu sözleşmeler ilgilinin sözleşmede gösterilen performans hedeflerindeki gerçekleşmelere bağlı olarak süresinden önce de sona erdirilebiliyor. Sözleşmeyi sona erdirecek bir diğer sebep de ilgilinin istifa etmesi daha doğrusu sözleşmeyi feshetmesi.
Hangi özel hastane işe aldığı doktoruna sözleşme tuzağı kurdu?
Yazımızın konusu da tam da bununla ilgili. Geçtiğimiz günlerde İzmir İlinde bir hastanede çalışan bir başhekim yardımcı tarafından arandım. Bu meslektaşımız, hastane yöneticisi ve başhekim ile sorun yaşamaya başladığını ve görevine son vermek istediklerini kendisine bildirdiklerini, ancak haksız muameleye tabi tutulduğunu, istifa etmek istemediğini ve görevden alınması halinde ise yargı yoluna başvurmak istediğini söyledi. Ancak bu hekimin bir sorusu daha vardı.
Bir yıl kadar önce sözleşme yaparken aynı zamanda kendisinden tarihsiz bir istifa dilekçesi alınmıştı. Başhekim yardımcısının sorusu, acaba bu dilekçe işleme konulduğunda geçerli sayılır mıydı? Önceden istifa dilekçesi alınması uygulaması, sadece sözleşmeyle görevlendirilen personel için değil atamayla getirilen kişiler için de zaman zaman başvurulan, olağan bir hukuk devletinde ise olmaması gereken bir usul. Hukukiliği oldukça tartışmalı olduğu için de bu dilekçeler genelde işleme konulmuyor. Ancak zaman zaman bu dilekçelerin işleme konulduğu da oluyor.
Öncelikle peşin istifa dilekçesi ilgilinin bir göreve gelebilmek için verdiği,gerçekte iradesine aykırı yazılı bir beyandır. Bu aşamada ilgilinin gerçek iradesi istifa dilekçesi vermek değil, bir göreve getirilmesini sağlamaktır. Bu bakımdan ilgilinin gerçek iradesini yansıtmayan böyle bir dilekçenin hukuksal geçerliliği de mevcut değildir. Nitekim Danıştayın genel olarak yaklaşımı da bu yöndedir. Yüksek Mahkeme kural olarak peşin istifa dilekçelerine hukuki geçerlilik atfetmemektedir.
Çalışma odasına gizli kamera koyan hastane yöneticilerine ceza davası açıldı
Ancak Danıştay’ın gerçekten de haklı sebeple görevden alınan kişilerin yargı önünde önceden verdikleri istifa dilekçesinin geçersiz sayılması yönündeki taleplerine itibar etmediği kararları da mevcuttur. Burada bir biçimde Yüksek Mahkeme genel olarak benimsediği içtihadından dönmekte ve deyim yerindeyse kötü niyeti himaye etmemektedir.
İdari sistemimiz içinde Sağlık Bakanlığı dışındaki kurumlarda yöneticiliğe atanan kişilerden alınan peşin istifa dilekçelerinin işleme konulduğu örnekler mevcuttur. Ancak biz şimdiye kadar Kamu Hastane Birlikleri ile ilişkili sözleşmelerden önce alınan istifa dilekçelerinin işleme konulduğu bir örneğe rastlamadık. Ya da olduysa bu durumun bir hukuki ihtilaf konusu olduğu yayımlanmış bir yargı kararımevcut değil. Ancak böyle bir durum olsaydı, Danıştay’ın yukarıda özetlediğimiz yaklaşımının bu örnekler bakımından da geçerli olacağını şimdiden söylemek mümkündür.
İletişim için: bilgi@erkingocmen.av.tr
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?