Horlama sadece ‘’basit horlama’’ şeklinde olabileceği gibi, uykuda solunum durmalarıyla ortaya çıkan ”uyku apnesi”nin bir belirtisi de olabiliyor. Uyku apnesi, solunum sisteminde hava akımının en az 10 saniye süre kesilmesi olarak tanımlanıyor. Bu solunum durması sonucunda hipertansiyondan kalp hastalıklarına, inmeden depresyona kadar birçok sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor. Yapılan araştırmalara göre; uyku apnesi erkeklerde yüzde 4, kadınlarda ise yüzde 2 oranında görülüyor. Ancak hamilelik döneminde bu oranlar birbirine yaklaşıyor. Özellikle hamileliğin ilerleyen aylarında bu oran daha da artıyor. Bunun nedeni ise hamilelikte kilo artışı ve bozulan hormonal dengenin uyku apnesini tetiklemesi. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk, uyku apnesinin hem bebeğin hem annenin sağlığını tehdit ettiği uyarısında bulunarak, “Bu yüzden uyku apnesi olduğunda anne adaylarının zaman kaybetmeden bir hekime başvurmaları çok önemli.” diyor.
Erken doğuma bile neden olabiliyor!
Hamilelik döneminde hormonların artışı, solunum yolunda direnci arttırıyor. Ayrıca kilo artışıyla beraber horlama ve uyku apnesi oluşabiliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk bu durumun sadece anne adayını değil, bebeği de olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, “Yapılan araştırmalarda uyku apnesi olan kadınların çocuklarında gelişme geriliği ve erken doğum, normal popülasyona göre daha yüksek bulunmuş. Uyku apnesi olan hamileler, normal hamilere göre gebelik zehirlenmesi ve hipertansiyon açısından daha çok risk altında oluyorlar.” diyor. Uyku apnesi tespit edilen hamilelere uygulanan NST’lerde (bebeğin oksijensiz kalma olasılığında kullanılan test) apne periyotları sırasında bebeğin oksijenlenmesinde problem olduğunu ortaya koyan çalışmalar da mevcut.
Kadınlarda daha farklı belirtiler ile gelişiyor
Erkeklerde horlama daha şiddetli ve nefes durmaları daha belirgin olurken Dr. Yeliz Kantürk bu sorunun kadınlarda farklı belirtiler verdiğini söyleyerek bunları şöyle sıralıyor:
- Uykusuzluk, gün içinde uyuklama, uykudan sık uyanma,
- Depresyon, kronik yorgunluk,
- Sabah baş ağrıları,
- Gece sık idrara gitme,
- Cinsel istekte azalma.
Bu nedenle kadınlar hem kendilerinde böyle bir hastalık olduğunu düşünmüyor, hem de hekim bu şikayetlerle gelen kadınlarda farklı hastalıklar araştırıyor ve bunu sonucunda da tanı gecikebiliyor. Bu durum “kadınlarda uyku apnesi seyrek görülür, erkek hastalığıdır.” gibi bir yanılgıya yol açıyor.
Hamilelikte şikayetler azaltılıyor
Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Yeliz Kantürk, hamilelerde kilo alımının denetlenmesi, uygun pozisyonda yatma, beslenmenin düzenlenmesi ve burun açıcı spreyler kullanılarak bu şikayetlerin azaltılmaya çalışıldığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Apnenin şiddetli olduğu durumlarda ise üst solunum yolundaki basıncı yenmeye çalışan, hava pompalayan bir cihaz olan CPAP uygulanıyor. Böylelikle hastanın ve dolaysıyla bebeğin oksijensiz kalmaması sağlanıyor.”
Hamilelik dışındaki dönemde tedavi skalası daha geniş
Hamilelik dışındaki dönemde hem medikal hem de operasyonlar açısından tedavi skalası daha geniş oluyor. Dr. Yeliz Kantürk, horlama sorununda öncelikle fizik muayene ile hastanın değerlendirildiğini söyleyerek bu süreci şöyle anlatıyor:
- Muayenede üst solunum yolunda darlığa yol açan bir neden olup olmadığı araştırılıyor. Burunda kıkırdak eğrilikleri, burun etlerinin büyük olması, poliplerin varlığı, geniz etinin büyük olması, yumuşak damakta sarkma, bademciklerin büyük olması, küçük dilde büyüme ve sarkma ve dilde büyüklük gibi sebepler buna neden olabiliyor. Bu sebeplerin varlığında ameliyat ile eğriliklerin düzeltilmesi, etlerin küçültülmesi, yumuşak damak ve küçük dilin asılması ile germe ameliyatları yapılarak üst solunum yolu açılıyor.
- Bu ameliyatlar uygun adaylara öneriliyor. Hastalara ameliyat öncesinde uyku laboratuvarında uyku testi olan ‘’Polisomnografi’’ uygulanıyor. Bu test ile hastanın solunum durmasının olup olmadığı, beyin dalgalarındaki değişiklikler, horlamanın şiddeti, kan basıncındaki değişiklikler ortaya konuyor ve uyku apnesinin derecesi ile ameliyatlardan fayda görüp görmeyecekleri ortaya konuyor.
- Tedavide ek olarak hastanın kilo vermesi, uygun pozisyonda yatması, sigara ile alkol kullanmaması ve spor yapması, akşamları da hafif yemekler yemesi öneriliyor.
- Ameliyata aday olamayanlara ise CPAP tedavisi uygulanıyor. CPAP ile üst solunum yolundaki direnç aşılarak gece boyu oksijenlenme sağlanıyor.
YORUMUNUZ VAR MI?