Imperial College ve Rochester Tıp merkezinde yapılan çalışmalara göre annenin hamileyken yaşadığı stres plasentada değişiklik yaratıyor ve bu da bebeğin nörogelişimini etkiliyor. Klinik Endokrinoloji Dergisinde çıkan bir çalışmaya göre, hamilelerin yüksek stres seviyeleri bebeğin beyin fonksiyonlarını ve davranışlarını etkiliyor. Başka bir çalışmaya göre de hamilelikteki stres çocuğun hiperaktif olmasına, duygusal problemler ve davranış bozuklukları göstermesine sebebiyet verebiliyor.
Dr. Hansen ve arkadaşlarının 2000 yılında yaptığı bir çalışmaya göre, annenin hamileliğin ilk 3 ayında yüksek strese maruz kalması organların yapım aşamasında çocuğun konjenital anormallik ile doğmasında % 50 oranında bir artışa sebebiyet verebiliyor. Eğer bu stresin boyutları da çok fazla olursa ölü doğumlar bile ortaya çıkabiliyor diyorlar.
Hamilelikte bahar alerjilerine dikkat! Anne adayları ne yapmalı?
Yapılan iki farklı çalışmada da yüksek strese maruz kalan 8719 kadın üzerinde yapılan çalışmada 30 hafta stres yaşayan kadınların erken doğum yaptıkları yani 1. çalışmada 34 haftadan önce 2. çalışmada da 37 haftadan önce doğurdukları gözlenmiş. Imperial College’da yapılan bir başka çalışmada hamilelik ve sonrasında takip edilen kadınların çocuklarının 18 aylıkken genel gelişimleri test edildi.
Oldukça basit temel ölçümlerin yapıldığı testte averaj 100 puandı. Anneleri hamileyken yüksek strese maruz kalan çocuklar 90 puan aldı. Imperial College’dan Prof.Dr.Glover’a göre stres çocukların zihinsel gelişiminde belirgin derecede etkili. Peki, hamilelikte stresi azaltmak için neler yapılmalıdır? Ayben Ertem bu soruyu şöyle cevaplandırıyor; “Stresi azaltmak için ya yaşam stilinizi değiştirebilirsiniz ya da duygusal ve fiziksel olarak hissettiğiniz problemlerle başa çıkmaya çalışabilirsiniz. Başa çıkamayacağınızı düşünüyorsanız bebeğinizin de sağlığını düşünerek yardım almaktan çekinmeyin.
Çalışan bir kadınsanız ve hamile kaldıysanız yaşam stilinizi tekrar gözden geçirin hatta istiyorsanız bir kâğıda yazın ve yeni durumunuza göre neleri değiştirmeniz gerektiğini gözden geçirin. Yoğun iş yaşantısı, ev sorumlulukları, seyahatler var ise bunları tekrar gözden geçirmekte fayda var. Hamilelik ilerledikçe fiziksel olarak da belli bir yük getireceğinden koşturmalı bir yaşam tarzı uygunsuz beslenme size göre olmayacaktır. Düzenli bir beslenmenin yanında düzenli egzersiz de yapın, yüzün veya yürüyün.
Kendinize dinlenmek ve sakinleşmek için mutlaka zaman ayırın, yavaş ve derin bir şekilde diyaframdan nefes alıp vermenin ne kadar önemli olduğunu bilin. Vücudunuzu rahatlatın, mümkünse masaj yaptırın, iyi uyuyun. Uyumakta zorlanıyorsanız yatmadan önce rahatlama hareketlerinden faydalanabilirsiniz.”
Vücudunuzun gerginliğe ve strese verdiği tepkinin temel yollardan biri deri yoluyladır. Bilim adamları buna galvanik deri rezistansı diyorlar. Galvanik deri rezistansı ya da kısaca GSR, sempatik sinir sistemi tarafından kontrol edilen ter bezi aktivitesindeki ve gözeneklerin hacmindeki değişkenliklerin refleksiyonudur. Heyecanlandığınız, korktuğunuz ya da herhangi bir şeyden rahatsızlık duyduğunuzda sistem bütün vücudunuzdaki kimyasal ve fiziksel değişiklikleri aktive eder.
Gebeler için sağlıklı beslenme önerileri: Hamilelikte nasıl beslenmeli
Galvanik deri rezistans seviyeniz de değişir. Gevşemiş ve sakin olduğunuz zaman deri rezistansınız artar, gergin olduğunuz zaman deri rezistansınız düşer. Stresi azaltmak için üretilen ve geliştirilen GSR2 parmak bağlantısı ile bu stresi elimine ediyor.
Biofeedback stresle baş etmede oldukça etkili bir yöntemdir. Biofeedback vücut parametrelerini ölçen ve değiştirmeyi öğreten hamilelikte rahatlıkla kullanılabilecek zararsız bir yöntemdir. Biofeedback’in depresif duygu durumunu ve kronik stresten kaynaklanan anksiyeteyi düzelttiği, akut strese maruz kalan kişilerde genel duygusal sağlığı düzelttiği yapılan çalışmalarda belirtilmiştir.
Hamilelikte strese maruz kalan bayanlarda stresi en aza indirmek bu sebeplerden ötürü oldukça önemlidir. Biofeedback stres altında olan hamile kadınların stresini azaltmada ya da ortadan kaldırmada faydalı olabilir. Birçok ders kitabında ve yayınlarda stres ile baş etme yöntemleri içerinde biofeedback’in etkiliğine dair ampirik araştırmalar bulunduğundan bahsedilmiştir.
Hamile kadının yanı sıra eşi, ailesi ve yakın çevresine düşen sorumluluklar da var. Eşinizle, sevdiklerinizle, arkadaşlarınızla ve ailenizle iletişimi her zaman açık tutun, özellikle de eşinizle. Kendisi hamilelik gibi bir duyguyu yaşamadığı için sizin ne hissettiğinizi ya da ne beklediğinizi anlamayacaktır dolayısıyla bunu ona sizin anlatmanız gerekir, neler hissettiğinizi, isteklerinizi, beklentilerinizi, korkularınızı, kaygılarınızı vb. gibi…
Eşinize ya da ailenize neler hissettiğinizi ve nasıl bir yardım beklediğinizi anlatırsanız o zaman işleriniz daha da kolaylaşır, sağlıklı iletişim olmadan oturup beklentiye girmeniz sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Unutmayın ki eşiniz de sizinle beraber kaygılar, korkular yaşıyor olabilir özellikle de ilk çocukta bu çok doğaldır, doğru iletişimle bunu aşabilirsiniz. Günlük düzenli egzersiz ve yürüyüşlerinize eşinizi de dahil edebilirsiniz.
Hamile kadınlar düzenli ve sağlıklı beslenirken eşlere düşen önemli görevlerden biri de eşin ya da partnerin buna mümkün olduğunca uymasıdır. Alkol, sigara ve sağlıksız yiyecekleri hamile eşin yayında tüketmemesi büyük bir destek olacaktır, beraber sağlıklı besinler tüketmek hamile eş için de bir motivasyon olacaktır. Vücut, özellikle boyun ve sırt ve ayak masajı hamile kadınları oldukça rahatlatır bu konuda eşlerin desteği alınabilir. Doğum sırasında ve sonrasında neler yapılacağı ile ilgili konuşmak, hamile eşi panikletmemek adına her şeyi önceden planlamak son dakikaya bırakmamak ve bunların konuşulması oldukça önemlidir.
Çağımızın kadını anne, eş ve çalışan kimliğiyle en iyi için mücadele ederken, stres faktörleri de yükseliyor. Kadın ve erkekte stresin farklılıkları nelerdir? Kadın olmanın stresiyle nasıl başa çıkılabilir? Uz. Psikolog Ayben Ertem, bu soruların cevaplarını veriyor. Devamı
YAZIYI PAYLAŞ
YORUMUNUZ VAR MI?